Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

592 syf.
9/10 puan verdi
·
14 günde okudu
Güneş Doğacak - Açacak Çiçek
Sissoylu serisinin ilk üçlemesinin son kitabı okuru yine yeniden yakalamayı başaran gizemle dolu birçok öğe içeriyordu. Yorumun tamamında sürpriz bozan olacağını baştan belirterek gönül rahatlığıyla devam edebiliriz. Brandon Sanderson ilmeklerce dokuduğu kurguyu bu kitapla tamamlamıştı. Üzerinize geçirebileceğiniz zor zamanlarda giyilen bir depresyon hırkasına benzetmek benim için yanlış olmayacaktır. Pandeminin başında okumaya başladığım bu seri gerçekten de günümüz dünyasından uzaklaşma konusunda beni epey bir içine çekti. Öncelikle Lord Hükümdar’ın başarılarına devasa bir alkış yollamak istiyorum. Bilmek kavramını dönüştürerek bizlere otoriteye sorgulatan bu kitap gücün kötücüllüğüne dair de yeni bir bakış açısı sunmaktaydı. Çok daha kötüsünün olduğun öğrendikten sonra Rashek gözümüze hayli insancıl halkını seven bir kişi olarak gözükmeye başladı. Bu da aslında insanların mücadelesinden çok neyle mücadele ettiklerini de düşünmemiz gerektiğini hatırlatır cinsten bir alt metne sahipti. Yok ettiğimiz sistem aslında bizleri daha korkunç bir kıyımdan koruyorsa bunu yine yapar mıydık? Eh finali düşündüğümüzde evet diyoruz. Rashek neye dönüşürse dönüşsün temelde Harap’a karşı bin yıl boyunca insanlığı ve dünyayı korumaya çalışan bir liderdi. Bunu yapmak için yarattığı diğer halklar beni hayli cezbetti. Bunların içerisinde en çok Kandra’lara vuruldum. Bu gizem kurguda en sevdiğim nüanslardan biriydi. Keza Harap’ın cismani gölgesi veya bedeni olarak yorumlayabileceğimiz atiyum zulasının da Kandra’lar tarafından korunması şahane bir fikirdi. TenSoon sayesinde bu kitapta iyice bu halka aşina olduğumuzda güç kayrası tanımlarıyla onların da metal kazıklarla yeniden forma sokulmuş sishortlakları olduğunu öğrendikten sonra içimi gıcıklayan bu halkın sondaki manevrasıyla mest oldum. Aynı zamanda Sazed’in uzun yıllardır aradığı dine ait bilgileri kendi halkından ve hatta birinci ağızdan alması fikri de muhteşem bir manevraydı. Tüm dinlerin içerisinde aradığı tanrı figürüne dönüşümüyse ayrı bir nokta. Hatta bu konuda en çok hoşuma giden detaylardan biri de öğrendiği ve araştırdığı her dinin dünyayı tekrar şekillendirirken kullanılması oldu. Kurgu boyunca gördüğümüz göreceğimiz her detay bizlere sonrasında işlevli bir halde geri döndü. Keyif almamın asıl sebeplerinden biri de bu. En küçük bir bilgi kırıntısı dahi bir öneme sahip olunca kitabın ne kadar incelikli düşünüldüğünü görmemek imkansız hale geliyor. Kolossların arasındaki İnsan’a da buradan minik bir sevgi bırakıyorum. Keza kendileri büyük manevralardan birini çözmemizi sağladı. Denge algısı ekstra sevdiğim konulardan biriydi. Kendi içimde bizlere verilen günlük parçalarında çözüme yaklaştığım bir pasajla devam etmek isterim. “Üç güç arasında Ferusimya denge gücüdür. Muhafaza ve Harap arasındaki mücadeleden önce insanlar arasında yalnızca o bilinirdi. Ferusimya’da, güç saklanır, ardından sonra kullanılır. Enerji kaybı olmaz, sadece kullanım zamanı ve oranında bir değişim olur.” Yukarıdaki pasaj 229. sayfada yer alıyor. Bunu okuduğumda seriyi bana öneren arkadaşlarım Bihter ve Hatice’ye bunu okuduktan sonraki hissiyatımı paylaşmıştım. Aklıma ilk gelen fikir potansiyel, kinetik ve mekanik enerji olmuştu. Basitçe bir eşleme yaptığımızda potansiyel enerji bu kurguda kendisini Muhafaza olarak bizlere sunuyor. Kinetik enerjiyse Harap olarak karşımıza çıkıyor. Ferusimya ise ikisinin toplamı olan ve asla değişmeyen mekanik enerji. Aslında buradaki açıklama böyle düşündüğümüzde bize finali verir nitelikteydi. Harap veya Muhafaza’dan güçlü olan her ikisinin bütününden oluşan Ferusimya’ydı. Elbette bunun için ilk adayım Sazed olurdu demiyorum ama gücün yönetimi konusunda bu açıklama benim gerçekten hoşuma giden bir vurguydu. Buna ek olarak Muhafaza’nın Harap’ı sona götüremeyeceğini bilmesi sebebiyle ikisinden oluşan bir canlı üzerinden bu planı yürütmesiyse daha da güzel bir hamleydi. Kurgunun bazı noktalarında romantik kırılmalar sebebiyle çekimser yaklaşsam da şu an geri dönüp baktığımda bunlar beni rahatsız etmiyor. Elend’e tanınan ekstra yaşamın nereye gittiğini görmek üzücü olmaktan çok makul bir noktaya taşınıyor. Sazed ile Tindwyl arasındaki ilişki ve sonrasındaki dönüşüm benim için hala sorgulanabilir noktalarda. Kısmen Harap’ın hamlelerinden biri gibi düşünülebilir ama yine de zaten bu aşktan önceki halinde de bu noktaya gelebileceğine inanıyorum. Spook’un dönüşümü, Yomen’in liderlik vasfına sahip oluşu ama savaştan bihaberliği, Demoux’un kendini adayışı, Marsh’ın bitmek bilmeyen çilesi, TenSoon’un kilit hamlelerle halkına karşı bir devrim başlatması ve daha nicesi için teşekkürü borç bilirim. Her şeyin sonunda cennetten bildiriyorum buralar çok güzel havalarına bile tamamım sanırım. Güçlü bir kurgu sunulduğu sürece romantizmi sevebilirim.
Sissoylu - Çağların Kahramanı
Sissoylu - Çağların KahramanıBrandon Sanderson · Akılçelen Kitaplar · 2016616 okunma
·
17 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.