Gönderi

288 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
128 günde okudu
Her şeyden önce incelemeye kadının toplumsal yeri,tarihçesi ve feminizm kavramı ile başlamak istiyorum çünkü Kadın Hakları Gerekçelendirilmesi Birinci Feminist Dalga'ya öncülük etmiş ve kadının toplumdaki yerinin sorgulanmasına yol açmıştır. Feminizm,kökeninde Latince'de kadın manasına gelen "femine" kelimesinden türemiştir.TDK (Türk Dil Kurumu) sözlük karşılığı, “Toplumda kadının haklarını çoğaltma, erkeğinkiler düzeyine çıkarma, eşitlik sağlama amacını güden düşünce akımı, kadın hareketi”dir. Feminizm tarihsel süreci,19. yüzyılından 21. yüzyıla kadarki dönemi kapsamakta ve 3 dalgaya ayrılmaktadır. Feminizm algısı ilk olarak 18. yüzyıl'da İngiltere'de ortaya çıkmış ve 1792'de yayınlanan Mary Wollstonecraft'ın "A Vindication of the Rights of Women(Kadın Hakları Gerekçelendirilmesi)"adlı eseriyle ilk akademik alan içerisine girmiştir.Genel çerçevede bu talepler,kadınların oy kullanması,eğitimde fırsat eşitliği ve kadınların mülkiyet haklarını içermektedir.Bu talepler dönemin şartlarına göre temel haklar niteliği taşımaktadır. Bu dönemde kadınların yaşam hakları ve özgürlükleri,oy verme hakkı,yönetimde yer alma hakkı,eğitimde fırsat eşitliği hakkı gibi talepleri içeren birden çok bildiri ve eserler ortaya konmuştur.* Birinci dalga feminizmde temel alınan en önemli sonuç kadınların temel haklarına sahip olabilmelerini sağlayacak toplumsal statü,zihinsel yapı alanlarını etkide bulunacak ve değişimi amaçlayacak zeminin hazırlanmasıdır. İkinci dalga feminizmde ise 1960'lı yıllarda Batı'da gerçekleşen gelişmeler bu dönemde kadınların güvenli doğum yapmalarını sağlayan teknolojik gelişmelerin ortaya çıktığı dönemdir ve kadınlar olanakların bütün kadınlara sunulmasını ve eşit olnasını,mevcut baskıcı ve tutucu yasaların ortadan kaldırılması yönünde mücadeleye girişmişlerdir. Bu anlayış Simone de Beauvoir'ın "kadın olunmaz,kadın doğulur" sözü ve "İkinci Cinsiyet" adlı eserinde de "Kadınların kurtuluşu karınlarından başlayacak."şeklinde sözleriyle sloganlaşmıştır.Kadınlar bedenlerinin erkek denetiminden çıkmasını talep etmişlerdir.Batı'da cinsellikle doğurganlığın birbirinden ayrılması için doğum kontrolünün yaygınlaştırılması talebi gündeme getirilmiştir.Tam olarak güvenli doğum kontrol sistemi henüz yaratılmadığı için kürtaj hakkı tanınması,kadının kendi bedeni üzerinde söz sahibi olması istenmiştir.İngiltere'de feminist mücadeleleri sonucu 1967'de doğum kontrol uygulaması yasalaşmıştır. İkinci dalga feminizmdeki en temel hedef ataerkil yapının kırılmasıdır. Üçüncü dalga feminizm 1990'ların başlarında ikinci dalga feminizm pratiklerine ve algılardaki yanlışlıklara tepki olarak doğmuştur.Sosyal bağlamdan çok bireysel farklılıklara değinmiş,bireysel farklılıkarın kadınları birbirine bağladığına ve eşit olduklarına kanıt olarak gösterilmiştir. Üçüncü dalga feministler daha çok kadına şiddet,cinsellik,kadının güçlendirilmesi gibi mikro politikalarla ilgilenmişlerdir. Uzun uzadıya yazdığım bu feminizm tarihinin gelişiminde aslında 'ataerkil düzen' yatıyor.Nedir bu ataerkil düzen,niye oluşmuştur? Bu konuda birçok görüş olmakla birlikte(hormonların getirdikleri duygularla bağdaştıran görüş,zamanla gelişmiş tarım topluluklarında erkeğin fiziksel gücünün ön plana çıkması ile bağdaştıran görüş vb.) benim naçizane fikrim tek bir sebep değil din de dahil olmak üzere birçok noktanın ataerkil düzene ışık tuttuğudur. Örneğin Tevrat'ın Reuben Ahiti'nde dile getirildiği gibi; "Kadınlar kötüdür,çocuklarım!(Erkekleri)baştan çıkarıp büyüleyerek ağlarına düşürmeye çalışırlar..." [Baring&Cashford,1991, s.513] Mary Wollstonecraft ise kadının çocukluk çağından itibaren süs,dış görünüş gibi daha yüzeysel konularla bağdaştırıldığından ve eğitimi buna göre verildiğinden kadınların anlayı gücünün daha sığ olduğuu savunmakta ve çözümü kadın ve erkeğin eşit eğitim alması olarak görmektedir. "Kadınlar her yerde bu acıklı durumdadır;çünkü cehaletin kibarcası olan masumiyetlerini korumak için hakikat onlardan gizlenir ve zihinsel yetileri olgunlaşmadan yapay bir kişilik geliştirmeye zorlanırlar.Çocukluklarından itibaren güzelliğin kendilerinin asası olduğu masalıyla yetiştirildiklerinden zihinleri de bedenlerinin gelişimine uygun bir gelişim sergiler ve hapsedilmiş olduğu altından kafese hayranlık duymayı öğrenir."(Kadın Hakları Gerekçelendirilmesi sayfa 68) Kitabın dilinden dolayı Mary Wollstonecraft bilgili ama aynı zamanda mesafeli bir kadın olarak canlandı gözümde.Kitabın çoğu yerine Rousseau eserlerine ve diline,kadın anlayışına değinmekte açıkçası Mary Wollstonecraft yüzünden hiç Rousseau okumasam da biraz önyargım oluştu bu da kitabın olumsuz yönü olarak değerlendirilebilir. Benim için uzun soluklu bir kitap olsa da(bazen sıkıldığımı,okurken yorulduğumu da inkar edemem) bana çok fazla şey kattığını düşünüyorum,yazıldığı dönem ve feminizm üzerinde etkisi olduğundan o dönemleri de aydınlatarak daha iyi bir inceleme olacağı kanısındayım. Katılmadığım noktalar da yok değil her ne kadar kadın hakları üzerine yazılmış olsa dahi yazıldığı dönem dolayısı ile kadın ve evliliğin çok fazla bağdaştırıldığını düşünüyorum tabii bu yazıldığı döneme göre gelişmiş bir kitap fakat haksız bulduğum yerler de var. Kadınların o döneme göre anlayış güçlerinin zayıf olması,cinsellik ile elde edilen zafer,dış görünüşe verilen önem gibi zayıf noktalarını yetişme tarzına ve topluma bağlamış lakin bana göre bu noktada kadınların da çaba sarf etmesi gerektiğini düşünüyorum aksi halde sadece toplumun,eğitimin düzelmesini umarak kadınların gerek toplumsal gerek bireysel alanda gelişmesini beklemek boş bir çaba olacaktır. Uzattım da uzattım:) Aynı zamanda mesleğim gereği kadınlara yakın olduğum,mesleki alanım içinde olduğunda da dolayı detaylı bir inceleme yazmak istedim. Keyifli okumalar:) [*Seneca Falls Bildirileri,The Course of Popular Lectures Konferans Bildirileri,On The Nature of Knowledge(Bilginin Doğası Üzerine) adlı Konferans 'ın bildirileri,Letters on Equality (Eşitlik Üzerine Mektuplar),Adress to New York State Legislature(New York Eyaleti Kanun Koruyucuları Üzerine Söylevler,Solitude of Self(Benliğin Yalnızlığı),Akron Women's Rights Convention(Akron Kadın Hakları Toplantısı),Women in the Nineteenth Century (19.Yüzyılda Kadın) gibi eserler örnek gösterilebilir. Ayrıca yararlandığım makale: d1wqtxts1xzle7.cloudfront.net/46348719/1.pdf?... Fikirlerimin oluşmasına katkı sağlayan,birden çok bakış açısı bulunduran kitap: Çöküş-Steve Taylor Aynı zamanda Kadın Hastalıkları dersine kadının toplumdaki yeri ve kadın hareketleri ile başlangıç yapıp beni Mary Wollstonecraft ile tanıştıran Resmiye hocama da teşekkür ediyorum:) Ek bilgi:Mary Wollstonecraft,aynı zamanda ilk bilim kurgu romanı olan Frankenstein romanın yazarı Mary Shelley'in annesidir.
Kadın Haklarının Gerekçelendirilmesi
Kadın Haklarının GerekçelendirilmesiMary Wollstonecraft · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20191,594 okunma
·
58 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.