Yeniden doğmak
Düşmüşlük, birey ya da toplum olarak, bir yere kadar kendi kusurlarımızın bir neticesi, yaşamamız gereken bir kader ve kendi sorunumuz olabilir ama vicdanın, aklın hor gördüğü , kalbin dur dediği, ruhun yaşamayı reddettiği bir düşme noktası vardır ki o noktaya gelindiğinde hayat ya da daha geniş ölçekte tüm Evren kendini (içinde siz de varsınızdır bu denklemin) sizin kurtuluşunuz ve ayağa kalkıp yeniden doğmanız için ayarlar.
Finlandiya halkının yaşadıkları da bundan ibaret: Hakimiyetleri altında yaşadıkları İsveç’in Finler’e yaşattığı derin ihmal ve boşvermişlik ve Finler’in içine düştükleri kendi kusurları kaynaklı sefaletleri en basit zihinler tarafından bile “görülür” en kör vicdanlar tarafından bile reddedilir hale gelince olanlar olur; kader ağlarını örer: Finler, bazı stratejik hedeflerine ulaşmak isteyen Ruslar’ın müdahalesi ile hakimiyet değiştirirler ve görece daha iyi olan Rus hakimiyetine geçerler. Ve toplum olarak ayağa kalkabilmeleri için gerekli olan rahat zemini yakalamıışlardır. Gerisi kendilerine bağlıdır artık. İçlerinde beliren (yazarın biraz da kurgulaştırdığı) münevver karakterler ve halk kahramanları, uyumakta olan ve sefalet içinde yaşayan halkı, etkili bir tebliğ yoluyla ve sahada bizzat çalışarak ayağa; kalben ve zihnen kaldırıp ülkeleri ve kendileri için çalışmaya yönlendirirler. Başarırlar da. Her alanda: eğitim, sağlık, din, yönetim, ülke savunması, mimari... Çok güzel. Ulaştıkları bu güzellikler de kitabın yazarı tarafından tarihsel gerçekliği içerisinde kitabın daha başında etraflıca ve hayranlıkla karışık bir övgüyle bizlere aktarılıyor.
Keşke hakimiyet değiştirmeden doğrudan bağımsızlık elde etselerdi daha çok yakışırdı böyle bir halka diye düşündüm ama başka şekilde oldu onlar için. Yaklaşık 100 yıllık bir Rusya beraberliğinden sonra tam bağımsızlığa geçebilmişler/
“Göksel Baktagir&Ceyhun Çelikten” imzalı Yeniden Doğmak adlı enstrümantal müzik eşliğinde okuduğum kurgu da içerse bu bir toplumun yeniden doğuş ve pek çok olanaksızlıklarına rağmen kendi bilgelikleri ve çabaları ile ihya oluş hikayeleri ilham verici, dokunaklı, takdiri hak eden bir hikaye idi. Biz Türkler de benzerini yaşamadık mi? Mustafa Kemal (im) realitede çürüme noktasına gelmiş kurumları kaldırıp yerine çağdaş kurumları inşa, halkı millet mektepleri ile ihya, yönetim biçimini değiştirip yenisini bina etmedi mi? Ve daha nicelerini...
Allah cc bu millete bir daha İstiklal Marşı’nı yazdırmasın. Bunun da yolu ulusal bağımsızlığımızı ve yönetim biçimi ile birlikte vatanımızı ilelebet korumak, çalışmak çalışmak çalışmak ve geriye düşmeden kazanımları yükseltmek, ileri taşımaktır. Her millet için geçerlidir bu kaideler.
Grigory Petrov 
Beyaz Zambaklar Ülkesinde
·
25 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.