Gönderi

Minikız
“Küçük bir kız,” diyor; “ Çok küçük. Ve hiç kimsesi yok. Kendisine bir anneyle bir baba ağrıyor. Ayakkabılarını yatağının altında saklıyor. Kirlenmesinler diye. Kırmızı ayakkabılar. Bir yere giderken onları elinde taşıyor. İnsanları fark eder etmez yere koyup çıplak ayaklarına giyiyor. Üzerinde her zaman temiz ve ütülü tutmaya çalıştığı elbisesi var. Bu kadar küçük bir kız bunu nasıl yapabilir? Yapıyor. Bu onun tek elbisesi. Beyaz bir elbise. Ayakkabılarını giyiyor ve sonra bulabildiği en tatlı gülümsemesiyle gülümsüyor. İnsanların arasından geçiyor ve her birine “Acaba beni evlat edinirler mi?” Diye düşünerek gülümsüyor. Hem korkuyor, hem de ümit ediyor. Çok heyecanlı. Ona bakan bütün yetişkinlere gözleriyle şöyle söylüyor: “bildiğiniz en cici kız olacağım. Beni evlat edinirseniz sizi hiç üzmeyeceğim. Çok uslu olacağım ve ne isterseniz yapacağım.” akşama kadar insanların arasında böyle dolaşıyor. İçlerinden 1.10’u alıp eve götürmesi için boş yere her birine gülümseyip duruyor. Ama her akşam karanlık inine tek başına, kırmızı ayakkabıları ellerinde giriyor. Küçücük, minicik bir kız akşam karanlığında elinde kırmızı ayakkabıları, 1 metre bile etmeyen boyu, bütün garipliği üstünde, hayal kırıklığının çöktüğü küçük omuzları iyice düşmüş, bütün hayalleri düşmüş, yine de gözyaşları kirpiklerinden hiç düşmeyen o kırık ve küçük haliyle şehirden çıkıyor, kilometrelerce, kilometrelerce yol yürüyor, her akşam, villaların önünden geçiyor, her birinin bahçe duvarından içeri içi giderek ve içi burkularak bakıyor. Aydınlık evlerin bahçelerinde ve aydınlık salonlarında kucaklarda taşınan çocuklara bakıyor ve “ben çok iyi bir çocuğum,“ diye geçiriyor içinden, çok kırık içinde; “beni alsalar çok iyi bir çocuk olurum. Hiç sesimi çıkarmadan bir köşede otururum. Her akşam mutfaktaki külleri süpürürüm ve sonra ocağın içinde kıvrılır yatarım. Sofranın boş bir kenarına üzülürüm ve önüme koydukları artan yemeklerle beslenirim. Hiç yaramazlık yapmam, ne isterlerse yaparım. Kimseye yük olmam, yaşamıyormuş gibi yaşarım.” Sonra yine o buruk, küskün halini, düşmüş omuzlarını, başını alıyor ve karanlık inine giden yoluna devam ediyor. İni çok koyu karanlık. İçinde yarasalardan başka hiçbir şey yok. Bir yatağı yok. Her gece uyumak için taştan yere uzanıyor ve…” “Kırmızı ayakkabılarını yatağının altına koyuyor demiştin?” “Doğru, kırmızı ayakkabılarını yatağının altına koyuyor. Buna rağmen bir yatağı yok. Bu gece de biz burada otururken o şimdi zifiri karanlık inine girdim, kırmızı ayakkabılarını kusunca yanına koyup yere uzanmaya hazırlanıyor. Bir yandan, bu akşam o çok uzun yolu çıplak ayaklarıyla gelirken villaların birinin kapısındaki hizmetçinin yanındaki villanın hizmetçisiyle konuşurken duyduklarını hatırlıyor. Villada yaşayan ailenin, yıllarca istedikten ve her yola başvurduktan sonra nihayet bir kızları olmuş. O kadar sevinmişler ki kıza “kalbimin biricik incisi“ anlamında “İnci“ adını vermişler. Kız şimdi, kendisi için çok önceden bütün detaylarıyla hazırlanmış bembeyaz bir odada bembeyaz cibinliklerle sarılı beyaz bir yatakta süslü beyaz çarşaflar ve beyaz yastıklar üstünde prensesler gibi mışıl mışıl uyuyan bebeği düşünüyor. “Şimdi bir bebek olsaydım onu o yataktan gizlice alıp buraya getirir ve sonra kendim sessizce o yatağa girip uyudum; hiçbir şey anlamazlardı,” diye geçiyor aklımdan. “Nasıl olsa bütün bebekler birbirine benziyor.” bebek olmadığı için derin bir acı duyuyor. Çok beyaz olmadığı ve masum bir bebeğin kötülüğünü dilediği için ayrıca üzgün. Herkes kendi bebeğini istiyor. Bebek kara bile olsa. Herkes ismini kendisinin koyduğu bebeği istiyor. Kız isminin İnci olmasını hayal ediyor. Sonra her akşam önünden geçti ama içine giremediği o evde büyümeyi. Kızın bir ismi yok; bebekken ona kimse isim koymamış. Bir ismi olmadığı için derin bir acı duyuyor. Biri ona ismini koysun diye bekliyor ümitle. “Bana ne isim verirseniz alırım,” diye geçiriyor aklından; isim “Kara” bile olsa. Sanki inci ismini almak, o aydınlık eve girmek ve bir aile tarafından büyütülmek demek.”
Sayfa 45
·
26 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.