Gönderi

724 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 21 days
Herkese merhaba :) Kitabın popülerliğine kapılıp okumaya başlayıp kitaba tutunamayanlar burdalar mı? Onlara sesleniyorum. En çok yarım bırakılan kitaplar arasında birinci sırada, en çok okunması gereken listelerinde üçüncü sırada olması bile bir başarı olsa gerek Kitaba korku ile başlarsanız, olumsuz yorumlara kapılırsanız, kitabın kalınlığı gözünüzü korkutursa, kitaba başlarken su gibi akacak düşüncesindeyseniz eğer evet kitaba tutunamayacaksınız. Oğuz Atay okuyoruz arkadaşlar tabii ki başlarda azıcık afallayacağız, bazı yerleri iki ve daha fazla okuyacağız, karakterler birbirine girecek, bir mühendis bozuntusunun kitabı ne de olmasa değil mi? Okudukça taşlar yerine oturmaya başlıyor, okumadiğinız zaman bir boşluğa düşmüşte Selim IŞIK sizi çağırıyormuş gibi hissediyorsunuz. Ara ara Turgut, sıkça Selim oluyoruz. Altını çizdiğimiz cümleleri tekrar tekrar okuyunca da bu anlama çabasının boşuna olmadığına kanaat getiriyorsunuz. Kitaba akıcı bir roman gözüyle değilde daha çok psikolojik ve felsefe tarzında bir kitap gözüyle bakarsak daha az hata yapmış oluruz. Kitapta yer yer uzun cümlelerin olması "acaba Atay Proust'u okumuş mu? diye beni düşündürürken bir kaç sayfa sonrasında Proust'un isminin geçmesi hem düsuncemin doğru olması beni mutlu etti, hem de kotaba olan saygım arttı Sıkıldığım sayfalar elbette oldu, özellikle karakter Günseli'nin Selim'i anlattığı kısımda hic bir noktalama işaretinin olmaması, tüm kelimelerin bitişik yazılması hem anlam karmaşasına yol açtı hem de gözlerimin ağrımasına Oğuz Atay Selim'i tasarlarken Franz Kafka'dan çok yararlanmış. Yararlanmış derken; hem eserlerinden hem de biyografisinden faydalanmış. Selim tam da Kafka gibi mızmız biri ve küçük olayları kafasına takarak insanları canından bezdirmeyi güzel beceriyor. Ama Franz Kafka kadar can sıkıcı değil, biraz yenir-yutulur yanı var. Sıradan insanların, sıradan hayatlarını anlatıyor bu roman. Öyle çok akıcı, çok sade bir dili yok ama katkısı asla azımsanacak seviyede değil. Bu kitap bizim içimizdeki bir insanın ürünü. Alın, yavaş yavaş, sindire sindire okuyun. Sonuna gelince hayatınızın romanı olacak; bilmiyorsunuz, farkında değilsiniz. Kitap sıkıcıdır diyenlere de inanmayın. Sıkıcı değildir; 'sıkıcı kitap oyunu' oynuyor bize. Bitince öyle olmadığını anlıyorsunuz, şayet anlayarak okuduysanız. Tutunamayanlara tutunmanız ümidiyle Hoşça kalın
Tutunamayanlar
TutunamayanlarOğuz Atay · İletişim Yayınları · 202062.1k okunma
·
13 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.