Gönderi

142 syf.
·
Puan vermedi
·
28 saatte okudu
Mezar taşında "Hiçbir övgü bu adın büyüklüğüne erişemez" yazan Machiavelli, son çağın politik bilimini kurmuş ve bu bilime pratik mantığı sokmak suretiyle de felsefi bir özgünlük göstermiştir.Machiavelli hemen her devirde değişik dünya görüşüne sahip kişilerce göklere çıkartılan veya yerin dibine batırılan ama asla ilgisiz kalınamayan "diri" bir düşünürdür.Prens, işte böyle bir düşünürün, siyaset konusunda hangi ülkeden olursa olsun herkes için geçerli sayılacak kuramların işlendiği bir yapıttır. Machiavelli’nin en bilinen eseridir ve ‘makyavelizm’in temelini oluşturmaktadır. Bu düşünceye göre devlet hiçbir şekilde sorgulanamaz. devletin selameti ve başka birçok kişinin yaşaması için bir kişinin öldürülmesi gerekiyorsa öldürülmelidir. Asıl adı "de principatibus" olan ve yazarı niccolo machiavelli’nin ölümünden beş yıl sonra basılabilmiş politik analiz kitabıdır. Kitabın giriş kısmında uzunca rehber niteliğinde Machiavelli’nin kısaca hayatından tutun, kitabı nasıl yazdığına, içinde bulunduğu Floransa’nın durumuna, komşu ülkelerin siyasi, politik durumlarına, kitabın yazıldıktan sonra nasıl bir yaklaşıma tabii tutulup iki yüzyıl boyunca yasaklandığına kadar kitabı anlamamızı kolaylaştırmak için birçok durumdan bahsedilmiştir. Eserinde prens nedir, kaç tip prenslik vardır, bunların artı ve eksi tarafları nedir sorularından başlayarak bir prensin dikkat etmesi gerekenler, taşıması gereken özellikler ile kaçınması gereken tüm davranışlar açıklanmış. Eserin giriş bölümünde Machiavelli'nin de belirttiği gibi bu edebi bir eser değil ve sadece içeriği ile eserin değer görmesi için çok basit ve yalın bir dille yazılmış bir kitap. Machiavelli'nin Prens kitabında 16. yüzyılın Ortaçağında, yeni bir düzen var, tek tanrılı din ve bunun etkisinde uzunca bir süre ilerleyen bir siyaset vardı ve halen var(o dönem için konuşmak gerekirse.) Bu kez yavaş yavaş ne olması gerektiğiyle ilgilenildiği kadar ne olduğuyla da ilgilenilen, olanı anlamaya çalışan bir kitap. Bu bağlamda daha çok siyaset biliminin kurucu kitabı olduğu söylenebilir. Machiavel ve Machiavelizm, Machiavellcilik genellikle siyasete dair bütün kötülüklerin toparlandığı, atledildiği ve siyasetle kötülük arasındaki ve ahlaksızlık arasındaki ilişkinin kurulduğu bir kavram olarak ön plana çıkartılıyor. Ancak bu eksik bir yorum, hatta kısmen yanlış bile olduğu söylenebilir. Machiavelli ahlaksızlığı önermiyor. Ve özellikle "amaca giden her yol mübahtır" diye formülleştirilen, basitleştirilen bir mottoya indirilmiş durumda. Tabii ki dediğim gibi bu eksik ve kısmen de yanlış bir yorumdur. Machiavelli'nin yapmaya çalıştığı şey 16. yyda yeni bir siyasetin temellerini atmak ve aramak. Peki nasıl? Somut bir kişiyi ön plana çıkartarak, yani prensi. Tabi o dönem, yaklaşık binlerce yıldır kilisenin ağırlığı, papanın kontrolü, mezhepler arası bölünmüşlük, Avrupa dünyasında bir parçalanmışlık var bizzat kendi yaşadığı coğrafyada(İtalya), kent devletleri var, Roma'nın mirası bir daha kurulamamış durumda vs. Kendisi Floransa'da yaşıyor ve Floransa tabi ki sanatın, rönesansın ve fikirsel tartışmaların yapıldığı bir kent. Zaten bu kitapta kentin önde gelen ailelerinden "Mediciler"e yönelik yazılmış bir tavsiye kitabıdır aslında. Bunları yaparsanız başarılı olursunuz, demek istiyor Machiavelli. Floransa'nın bu dünyasında yeniyi arayan, iyiyi arayan, düşünen, tartışan dünyasında siyasete yönelik bir tartışma yapıyor Machiavelli. Aslında Platon'un yaptığından bu anlamda çok farklı değil. Var olan düzeni sorgulamak ve değiştirmek istemek. Ama nasıl, işte bu kez artık somut olandan, dünyevi olandan bahsediyor. Olanı değiştirmek, doğrudan müdahalelerle değiştirmek istiyor. Bu müdahaleyi yapacak olan ilahi bir kişi değil, bizzat prens. Dolayısıyla prensin ne yapması gerektiğine dair tavsiyeler, öneriler ve analizler var. “Her zaman iyi olmaya çalışan bir insan iyi olmayan çok sayıda insanın arasında bir yıkıntı haline gelecektir. Bu nedenle otorite kurmak isteyen bir prens nasıl iyi olunmayacağını öğrenmeli ve ihtiyaca bağlı olarak bu bilgiyi ya kullanmalı ya da onu kullanmaktan kaçınmalıdır. “Kitapta tabii ki tarih okuması var, Osmanlı'nın yükselişi, Persliler o dönem için Avrupa siyasetini oldukça etkiliyor. Antik Yunan, Roma tartışması var ve oradan gelip de bugüne, ne yapılması gerektiğine dair bir analiz yapmıştır. Önerdiği şey siyasetin o dini ahlakından, soyut ahlakından çıkıp somut, dünyevi bir ahlaka doğru dönüşmek. Dolayısıyla ahlak tanımında bir değişiklik var. Siyasetin ne olduğuna dair bir değişiklik var. Siyaset artık dışarıdan metafizik bir onayla alınmış bir güç değil, ilahi bir güçle sürdürülen bir eylem değil; kişinin kendi erdemiyle halkın kaderini birleştirmek üzerine inşa edilmiş bir ağ olmalı. Somut olanı burada görmüş oluyoruz. Halkın talepleri, çıkarları, derdi, tasasını halkı anlayan ve bunu yönlendiren dalgalı bir denize benzetiyor halkın kaderini. Bu dalgalı denizde yol alabilen iyi bir kaptan fikri var aslında. Dolayısıyla bu tarz Machiavel, Machiavelliciliğin kötülenmesini başka ideolojilerde, sıfatlarda, etiketlerde bulmak mümkün. Yani Komünizm, Anarşizm, Liberalizm, Milliyetçilik gibi meselelerde bağlamından kopartılarak çoğu zaman bu tarz kötü etiketlenmelere maruz kalmıştır. Ama Machiavel ve Machiavelizm sanki siyasete dair kötülerin toplandığı yer gibi düşünülür ve söylediğim gibi bu yanlıştır. Machiavelli, prense; somut olanı değiştirmek için bir güç veriyor ve bu bağlamda da zaten siyaset bilimi dediğimiz yönetmek meselesinin ön plana çıktığını görüyoruz. Ahlakın artık daha dünyevi bir şekilde tanımlandığını görüyoruz. Mesela mal mülk meselesi çünkü kapitalizmin yavaş yavaş geliştiğini görüyoruz; burjuva bireyi değişiyor, yeni bir ahlak doğuyor. Ve prens bunları yönetmek becerisini donanmış kişidir. Bunları yönetmek için çeşitli teknikler, stratejiler geliştirmelidir ve bu bağlamda evet kısmen gerekeni yapması lazım. Ama bu gereken kişisel bir amaç uğruna tiranlık kurmak değil halkın onayını almak için taktikler ve stratejiler geliştirmek. Tam da siyasetin o dönem için bir gereken unsuru olduğunu işaret ediyor. Çünkü bölünmüş bir coğrafya, bölünmüş değerler, bölünmüş bir din; bunları birleştirecek, bir düzen kuracak somut bir kişiye ihtiyaç var kilisenin yıpranmışlığının karşısında. Dolayısıyla Machiavelli siyasetin yönetmek boyutunu ön plana çıkartan bir kitap yazmıştır. Ve bu klasik kitap daha sonraki süreçte yer yer kötüye kullanılmış, yanlış yorumlanmış olsa da siyasetin artık bu var olan ilişkileri, doğrudan halkla olan ilişkilerini kurmak ve yönetmek açısından işlemesi gerektiğinin altını çiziyor. Her ne kadar "prenslerin el kitabı" tarzında olsa da aslında hem günümüz politikacıları için hem iş yerlerinde büyük ya da küçük gruplarda insan yöneten kişiler için hem de kişisel sosyal ilişkilerimizde kullanmak üzere çok güzel tüyolar mevcut. Etik anlamda pek çok noktada sorgulamaya açık bir kitap çünkü "başarıya giden yolda her yol mübah" ifadesi gerçekten vücut bulmuş durumda. Ancak günümüzde yazılmış olan kişisel gelişim kitaplarından daha dürüst geldi bana. Çünkü günümüz kişisel gelişim kitapları toz pembe bir dünyayı baz alarak "iyi düşünün iyi olur" mesajı vererek bizlere “umut”u pazarlarken çok da gerçekçi olmuyorlar. Öte yandan Prens, gayet kurtlar sofrası bir dünyada nasıl başarı olunabileceğini oldukça gerçekçi resmetmiş. Kitabın sonlarındaki "talih kadına benzer, gerekirse sopayla kontrol edilmeli" cümlesi ciddi anlamda tahammül sınırlarımı zorladı. Ancak 1500lü yılların kadın ve insan haklarıyla bugünün bilinci tabii ki farklı(aslında bu da sorgulanabilir). Dolayısıyla bu kitabı anakronizme düşmekten kendimi alıkoymaya çalışarak zamanlarının koşullarına göre değerlendirdim:) Ayrıca her ne kadar, "insanlar kötüdür ve bu nedenle her türlü kötülüğü hak ederler" gibi rahatsız edici genel kabulleri olsa da, gerçekten kaide değer dersler çıkarılacak bir kitap.
Prens
PrensNiccolo Machiavelli · Anahtar Kitaplar · 199914,9bin okunma
·
76 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.