Gönderi

93 syf.
10/10 puan verdi
İNTİHAR, TOPLUMDAN KAÇIŞTIR!
"Bu nasıl bir toplum, insan milyonların ortasında en derin yalnızlığı yaşıyor, hiç kimse farkına varmadan dayanılmaz kendini öldürme arzusuyla kahrolabiliyor?" #83362711 "Bu toplum, toplum değildir....Vahşi hayvanların yaşadığı bir çöldür." (Rousseau) Polis müdürü olan Jacques Peuchet'in
İntihar Üzerine
İntihar ÜzerineKarl Marx · Yeni Hayat Kütüphanesi · 2006311 okunma
··
2.189 görüntüleme
Sultannn okurunun profil resmi
"Bizler birer tohumuz. Zamanla filizleneceğiz. Daha çoook boy atacağız. Ve bir gün kocaman bir ağaç oluvereceğiz. Gün gelir yapraklanacağız, meyve vereceğiz. Sapımızı kıracaklar, meyvemizi elimizden alacaklar, yapraklarımız dökülecek ama insanlara oksijen vermeye devam edeceğiz. Çünkü biz çocuklar, GELECEĞİZ!" sözlerin çok anlamlı ve çok güzel. Biz büyükler bazen istemeden siz gençleri kırıyoruz. Kırarken sonunu düşünmüyoruz. Oysa bir sözle gönül almak ne kadar kolay. Bazen onu bile yapmaya üşeniyoruz. Biz büyüklerin siz gençlerden öğreneceği çok şey var. Büyürken geçtiğimiz yolları unutuyoruz. Zaten unutmak insanoğlunun en büyük hatası değil mi? Her şeyde balık hafızalıyız. Sanırım konuyu dağıttım. Yaşlılığıma ver. Gerçi ben orta yaş kategorisindeyim. Sahi ben ne ile yaşayacağım :)) Asıl konuya gelecek olursak, İnsanın bile bile canına kıyması ne acı. Ben bu konu üzerinde fazla konuşmak istemiyorum. Konuştukça kötü oluyorum. Sana demek istedim tek şey neden inceleme yazmak için bu kadar bekliyorsun? Anlatımın o kadar güzel, akıcı ve anlaşılır ki çok beğendim. Bu arada
Çavdar Tarlasında Çocuklar
Çavdar Tarlasında Çocuklar
kitabına yapacağın incelemeyi sabırsızlıkla bekliyorum. Ellerine sağlık canım 🌹
Freyja okurunun profil resmi
Bunlar gün geçtikçe artıyor, umarım bir gün insanlar pause yapar da şu felaket olayları duymak zorunda kalmayız. Duyması bile acı verirken, yaşayanı hayal bile edemiyorum. Aynı durum biz gençler için de geçerlidir aslında. Annemin sözünü dinlemediğim zamanlar sürekli başıma bir şey gelir. Bu konuda dersimi iyi aldım haha. Hocam kızınızı ve manevi çocuklarınızı düşünebilirsiniz. Ama kendinizi de ihmal etmeyin. Bizim için çok değerlisiniz. ❤ Ayrıca bu inceleme sizin ricanızla yazıldı. Bir sonraki inceleme de sizin için yazılacaktır!😄
4 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Adem okurunun profil resmi
Kaç zamandır beklediğimiz "ilk inceleme" geldi eline sağlık güzel bir yazı olmuş. :) Ben Batman üzerinden gideyim. Orada intihar vakalarının çok olduğunu Batmanlı yazar Mehtap Ceyran'ın Mevsim Yas eserinden biliyordum. O da Batman'da yaşanan intihar olaylarına sık sık değiniyor ve kitabın bu konu üzerine çarpıcı bir alıntısı da şöyledir: "Her genç kız, bir diğerinin ardına ilikliyordu ölümünü." Batman'da intihar vakaları çok çünkü genç kadınlara yapılan toplumsal dayatmalar fazla, dayak fazla, cinsel istismar fazla bu tramvaların etkisiyle intihar eden cins tabii ki çoğunlukla kadın cinsi olacak. Ama bu intiharların üstü örtüldükçe ahlâksal çürümüşlüklerini de örteceklerini sanan güruhlar yanılıyorlar.. Biri çıkıp intihar eden o kadınların gerçek hikayesini yazıyor işte..
Freyja okurunun profil resmi
Doğu'da kadınların yeri farklı diyorlar da böyle bir durum söz konusu dahi olamaz. Batıya göre burada kız çocukları ilkokul veya ortaokuldan sonra okula gönderilmez. Söz hakkı desen erkeğindir. Kadın konuşsa al sana dayak! Kızım sofrayı hazırla, oğlum sofra hazır gel otur. Bu alışkanlıklar ne zaman biter hiç bilmiyorum. Bu zihniyet böyle devam ettiği sürece her gün pırlanta gibi kadınlarımız ya yaşama veda edecekler ya da erkeğin kölesi(!) olmaya devam edecekler. Bu güzel bilgin için ben teşekkür ederim. :D
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Rana okurunun profil resmi
Eline, yüreğine sağlık. Alıntıların sayesinde ilgimi çeken bir kitaptı, incelemen çok samimi ve akıcı olmuş 😃💚
Freyja okurunun profil resmi
Teşekkür ederim canım😻🧡
Kaan okurunun profil resmi
Güzel bir inceleme olmuş, elinize sağlık ilk olarak. :) İntiharın salt toplumsal olduğunu düşünmüyorum. Tabi ki yadsinamayacak derecede toplumsal yönü de vardır muhakkak. Ancak önemli ölçüde bireysel yönü de vardır. Şöyle ki, hayatta anlam noktasinda derin sorgulamalara giren bir insan tatmin edici bir yanıt bulamıyor veya uretemiyorsa ona ne kadar güzel şeyler söylerseniz söyleyin bir ölçüde havada kalacaktır. Son yıllarda hormonal olayların da önemli derecede etkili olduğu ortaya koyuluyor ama salt serotonine indirgenemeyecegini düşünüyorum. Çünkü, bence mutluluğumuz kandaki serotonin ve benzeri şeylere bağlı olabilir ama onun seviyesi mi bizi mutlu kılıyor yoksa bizim hayattaki durumumuz mu onun seviyesini belirliyor. Yani varoluş üzerine derin şekilde düşünmeye başlamış bir insan eğer cevap bulamiyorsa ve bu, beynini beyni de kandaki serotonini etkiliyordur muhtemelen. Bunun dışında intihar bir sorun olarak görülebilir ama aynı şekilde hayatın kendisi de sorun olarak görülebilir. Hatta hayatın kendisi daha büyük bir sorun olarak önümüzde durmaktadır. İnsan daha doğrusu onun yüksek bilinci ise sistemdeki hatadır. Çünkü insandan başka canlılar oturup varoluş vesaire düşünmez, yaşıyor gidiyor ve ürüyor en önemlisi. Evet en önemlisi uremek aslında soyu devam ettirmek yani hayatı devam ettirmek. Geri kalan aile, toplum, vatan millet sakarya, sınıf çatışmalari, zenginlik, fakirlik, ahlak, edebiyat, bilim, aşk, romantizm, din vesaire vesaire işin büyüsü veya birer maskesidir. Öte yandan acı duygusu insanı hayatta tutan en büyük etkenlerden birisidir. Geçen gördüğüm bir alintida, insan intihar ederken bile en acısız olanı düşünür diye. Acı bu kadar mühim bir faktördür. Biyolojimiz çünkü hayatta kal ve daha çok üre, soyunu yani hayatını devam ettir der, bunu ister. Her şeyi yapar bunun için. İnsan da hayatın bu kadar yavan olmasına katlanamaz az önce saydığım unsurlarla kendini kandırır durur ya da zaman öldürür. Ama gerçekten samimi şekilde neden sorusunu sorup sonuna kadar giderse, İntiharın değil hayatın gerçek sorun olduğunu ve kendi bilincinin bir hata olduğunu yani sistemdeki istenilmeyen bir gelisme olduğunu anlayabilir. Peki neden yaşıyoruz? Alışkanlık. Tanrilardan yediği ceza üzerine tekrar tekrar kayayı tepeye çıkarmak zorunda olan Sisifos gibi alışkanlıktan... İşte bu noktada toplum devreye girer. Yani doğduğun aile, ev, toplum; aldığın eğitim, mesleğin, evlilik veya aşk hayatın; hayatta kendini gerçekleştirme imkanı bulabilmen veya yaratabilmen (ki aslında insanın bunda payı sanildigundan çok azdir) ... Bunlarda da dibi gördüysen veya başarısız olduysan varolusun gerçeği daha da yüzüne çarpar yani varolusun gerçeği ile insanın arasına ördüğü duvarlar, taktiği maskeler birer birer yıkılır veya kırılır. Frodo'nun yüzüğü takınca göz halindeki Sauron'la karşı karşıya kalması gibi bir durum oluşur. Herkesin bir Sam'i de yoktur. Nihayetinde her insan yalnızdır zaten. Sonuç olarak, İntiharın çözüm, sorun olup olmadığı veya nedenlerinin neler olduğu hayat nedir vesaire kişinin nereden baktığına nasıl baktığına, hayatına, kim olduğuna ve benzeri pek çok etkene bağlı olarak değişir. Bana kalırsa, yaşamak istemeyen insanlara acısız ölüm hizmeti de sağlanmalıdır. Yaşamak isteyen insanı idama götürmek ne kadar kötü ise ölmek isteyen insanı da yaşatmaya çalışmak o kadar kötüdür bence. Son olarak pişman olup olmama konusu, evet olan çoktur ama bu, dediklerimin tamamen yadsinmasini gerektirmez. Ayrıca dediğim üzere pişman olmak belki de biyolojinin yaşadığı şokla sana daha çok hakim olmasi veya hakimiyetini sağlamasi, ve göz olan Sauron ile arana pişmanliktan duvar örerek seni kandirmasidir, seni hayatta tutmak için yeni bir oyunudur. Kim bilir.
Freyja okurunun profil resmi
Kitap toplumsal olanın üzerine ilerledi ama tabii ki sizin dediğiniz etmenler de söz konusu olabilir, önlemleri her ikisini de kapsamalı. Katkınız için teşekkür ederim. :))
Bu yorum görüntülenemiyor
12 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.