#masaldankitaplik Bugün yorumunu sizlerle paylaştığım kitap öyle güzel ki okumayanlar pişman olur. Bu kitabın yorumunu yazmaksa benim için oldukça zor bir mücadele olacak. Umarım başarıyla sonlandırabilirim. Her sayfasını heyecanla çevirdiğim, bölüm sonlarını bir solukta okuyup diğer bölümü okumak için çırpındığım sayılı kitaplardandır bu güzel eser. İsmi ise bence oldukça orijinal olmuş. Ayrıca çevirisi de takdire şayan. İçinde macera, aksiyon, fantastik ve aşk bile bulunuyor. Yani sadece fantastik içerikli bir kitap değil bu. Çok kapsamlı ve uğraşılmış bir kitap olduğunu her satırını okurken hissedebiliyorsunuz. Bir yanım bu kitabı bu kadar geç okuduğum için kendime kızsa da diğer yanım 3. kitabın hala çıkmamış oluşundan dolayı geç başlamış olmamı mantıklı buluyor. Elim sürekli olarak 2. kitaba gidiyor ancak onu okumak için biraz beklemek niyetindeyim. Kitabın zamanla kült eserler arasına gireceğinden hiç şüphem yok. Kısaca sizlere konusundan bahsetmek istiyorum. Baş karakterimizin adı Kote, aslında Kvothe ancak belli sebeplerden dolayı ismini değiştirme gereği duyuyor karakterimiz. Kvothe Yoltaşı Hanı’nın sahibi ancak olaylar bundan, yani Kvothe’nin Hanın sahibi olmadığı zamanları, çok daha eskiyi anlatıyor bize. Kvothe’nin çocukluğunu ve gençliğini okuyoruz bu canım kitapta. Kvothe hana gelen Tarihçi diye bilinen bir misafire anılarını anlatıyor ve biz de geçmişe doğru heyecanlı bir yolculuğa adım atıyoruz. Kitabı okurken geçmişi okuduğunuzu bile fark etmiyorsunuz. Çünkü öyle betimleyici ve gerçekçi yazılmış ki her yer, içinde yaşamış hissi dahi değil direk yaşıyorsunuz karakterimizi. Kvothe kızıl saçlı uzun boylu ve lavtasına aşık bir genç. Lavta dediğimiz de bağlamadan daha kısa telli bir müzik aleti. Chandrialar denen yaratıklar yer alıyor bir de kitabımızda. Nesilleri çok çok eskilere dayanan bu yaratıkların adına birçok şarkı yazılmış yazılmasına ama hiçbiri de tam anlamıyla anlatamamış onları. Kvothe’yi öyle çok sevdim ki anlatamam. Bir kitap karakterini bu kadar sevdiğim nadir olsa da Kvothe’yi sevmemek hakikaten mümkün değildi. Kvothe’nin kibirli tavırlarını okurken bile gülümsüyordum. Kendini övdüğü satırlarda bile beni kendinden uzaklaştıramadı. En severek okuduğum kısım üniversite zamanıydı. En üzülerek okuduğum ise Tarbean sokaklarında yaşadıklarıydı. İşte bu kitabı okurken duygu karmaşasına sürüklenebiliyorsunuz. Her bölümde apayrı duygular saklı. Benim en çok şaşırdığım kısım ise kitabın geçmiş zamana yönelik anlatılmış oluşuydu. Hiç böyle olacağını tahmin etmemiştim nedense. Ama şimdiki zamanı yazmaktansa geçmiş zamanı yazmak bence çok daha zor bir uğraş oluyor, çünkü en sonunda geleceği noktayı ilk başta okuduğumuz halde kitabı okurken aynı heyecanla okuyabiliyordunuz. Ki bu da şaşırtıcı biçimde yetenekli bir yazım tarzı olmuştu. Sonu ise öyle bir noktada bitti ki ağzım açık okudum. Ayrıca birçok soru işareti kaldı aklımda. Bu da 2. kitabı hemen okumak için iyi bir sebep olarak görülüyor. Serinin ilk kitabı olmasına rağmen bizi hemen içine alıp bir daha bırakmıyor oluşunu inanılmaz beğendim. Bir ilk kitaba göre çok başarılıydı demek az kalıyor. Harikuladeydi resmen. Hani okumayanlar vardır belki aranızda, evet sizlere sesleniyorum, lütfen daha fazla vakit kaybetmeden okuyun bu kitabı. Aşık olacağınız bir seri olduğuna inanıyorum. Kvothe’yi ve yaşadıklarını bilmeyen kalmasın. Benden söylemesi arkadaşlar. Kitabın tamamını anlatmadığımı buradan söylemek istiyorum. Çünkü çok geniş bir hikayesi var, benim hepsini anlatmam hem kitabın büyüsünü kaçıracak hem de yazması çok zor olacak. Bazı şeyleri sizin okurken keşfetmeniz daha güzel olacaktır. O zaman sizlere elveda diyerek sözlerimi burada bitiriyorum. Hoşçakalın! Puanım: 5/5

Rüzgarın AdıPatrick Rothfuss · İthaki Yayınları · 20193,819 okunma

·

29 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Zeynep