Gönderi

264 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Mitoloji setimin 5. Kitabı olan Mem û Zîn, Kürt edebiyatının günümüze ulaşmış nadir eserlerindendir. Mesnevî tarzında yazılan eser, hikayesi milattan önce halk arasında söylenen bir destandan ileri geldiği için mitolojik özellik kazanmıştır. Bir aşk hikayesini dile getirir fakat tasavvufî bir meziyete de sahiptir. Kitap öncelikle Allah'a ve Peygamber'e övgülerle başlıyor. Sonrasında kitabın neden Kürtçe yazıldığı hakkında (Bu bölümde bir problem yok ve şair demeçlerinde haklı) ve Kürt aşiretleri ile ilgili bir bölüm geliyor ki burada maalesef buram buram ayrımcılık kokusu alıyorsunuz. Xani, söz konusu bölümde mensubu olduğu Kürtlerin şimdiye kadar ezilmiş olduğunu, geride kaldığını, diğer etnik kökenlere bağımlı olarak yaşadığını söyleyerek, daha doğrusu bu durumlardan yakınarak -bir nebze haklı da olsa- Kürtlerin artık silkinmesi gerektiğini ifade etmeye çalışırken (Aslında ayıplanacağını bildiğinden midir nedir bölümün devamında 'yazdıklarımda kusur varsa örtün' demiş ama bunu belirtmeden geçemeyeceğimi düşünüyorum) Kürt milliyetçiliği yapıp ırkını diğer ırklardan üstün tutan, diğer ırklara düşmanlığa meyilli açıklamalarda bulunuyor. Dünya görüşüme göre herhangi bir ırkın diğerine üstün olduğunu, olabileceğini hatta daha ileriye giderek ırk, etnik köken mefhumlarını kabul etmediğimden ve bu bölümde aşırı bir faşizm sezinlediğimden dolayı kitabı elimden bırakma raddesine gelsem de -başka bir ırka dair olsaydı da aynı durum olurdu- başladığım işi bitirmek maksadıyla okumaya devam ettim. (Burada sözlerimin yanlış anlaşılmaması için şunu belirteyim ki, asla Kürt düşmanı değilim; Türk'üm ama Türk milliyetçisi de değilim. Hatta elimde olsaydı ırksız doğmayı dilerdim fakat Türk olan bir toprağa doğdum ve Türk diye adlandırıldım; lakin buna rağmen ben kendimi her zaman "sadece bir insan" olarak nitelendirdim. Bunun için ne Türk milliyetçiliğini, ne de Arap, Kürt, İngiliz vs. milliyetçiliğini hazmedebileceğimden yazarın sözleri itici geldi ve bahsettiğim sonuçlar zuhur etti. Çünkü bir insan, bakış açısı gereği ille de kendi ırkını övecekse bu övmekten ileriye gidip yüceltmeye varamaz.) Neyse... Sonraki bölüm kitabın konusunun başlangıcı olarak ayırt edilebilir. Destan bu bölümde başlıyor ve karakterler yavaş yavaş tanıtılıyor. Mem ve Tacdîn adında iki erkek kardeş ve Zîn ve Sitî adında iki kız kardeş Nevruz kutlamalarında ilginç bir şekilde karşılaştıklarında Zîn ve Mem birbirine Sitî ve Tacdîn ise birbirine âşık oluyorlar. Bunu anlayan Hayzebûn adlı kadın bu aşıkları bir araya getirmek için aracı oluyor. Hikâyenin gelişim safhasında Sitî ve Tacdîn birbirlerine kavuşsalar da Zîn ve Mem belki biraz kendi sorumluluklarından ayrı düşüyor fakat daha çok Bekîr adında fitneci bir adamın oyunları sayesinde ayrı düşürülüyorlar. Zîn ve Sitî'nin babaları bir Bey, Bekîr ise onun yardımcısıdır. Tacdîn Bey'in en sevdiği adamlarından biri olması hasebiyle Sitî' ye varıyor lakin kardeşi vasıfsızlığından ötürü ortada kalıyor, bırakılıyor. Kardeşlerinin mutluluklarını gören Zîn ve Mem onlara imreniyorlar ve kavuşamamanın derdi ile yanıp tutuşuyorlar, hatta Mem hapse bile atılıyor ve yaralarına tuz basılıyor derkene aşk acısı gittikçe harcanıyor ve Zîn ve Mem türlü manevî buhranlar geçiriyorlar. (Yazar bu ruhsal sıkıntıları çok güzel ve derûnî bir şekilde aktarıyor) Kardeşlerine acıyan Sitî ve Tacdîn ise kardeşten öte sırdaş, dertdaş oldukları bu Manevî kardeşlerinin bir araya gelmesi için çeşitli fedakârlıklar yapıyorlar, öyle ki kendi mal ve canlarından bile feragat etme noktasına geliyorlar (Yazarın bu konu hakkındaki tespitleri okunmaya değer). Yine fitneci, hilekâr Bekir'in tuzağıyla Mem ve Zîn'in ayrı kalması için türlü oyunlar oynanıyor, padişah buna alet oluyor, kızına bilmeden kötülük ediyor. Hikâyenin sonu taraflar için hüzünlü bitiyor. Karakterlerimizden üç tanesi ahiret hayatına intikal ediyor ve kitapta çokça övülen Allah'a kavuşuyorlar. Eserin içeriği hakkında daha fazla ayrıntılı bilgi verip okuyacakların ağzının tadını kaçırmak istemiyorum, bunun yerine anlattığım çerçevede birçok beklenmedik olay ve maceralar yaşanıyor diyebilirim. Heyecan, eserin sonuna kadar had safhada tutuluyor; yazar gereksiz ayrıntıya girmeden ruhsal, fiziksel olayları başarılı bir şekilde aktarıyor. Kitabın başındaki anlatılardan ötürü yazarın görüşünü beğenmesem de kitap harikulade bir özellik taşıyor, insanın okudukça okuyasını getiren beyitleri var.
Mem û Zîn
Mem û ZînEhmedê Xanî · Erasmus Yayınları · 20192,243 okunma
·
47 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.