Saatleri Ayarlama Enstitüsü, ülkemiz insanının doğu ve batı arasında bocalamasını irdeleyen bir başucu romanıdır; toplumumuzun bu değişme süreci içindeki durumunu, bireyden yola çıkarak topluma varan bir yöntemle anlatır.
Alegorik bir hicivdir, bu roman. Zaman, mekan, insan, toplum, bürokrasi, menfaatler, ölüm, yalnızlık, iletişim, sabır, mutluluk gibi kavramlar üzerine okumalar vardır. Romanda mekan olarak İstanbul seçilmiştir. Zaman ise doğrusal çizgi üzerinde ilerler. Çocukluğundan alıp yaşlılığına kadar akmaktadır.Klasikle modern Emine ile Pakize karakterleriyle bütünleşmiştir. Emine’yle birlikteyken gerçeklerin içinde zahirde fakir ama mutlu adamı oynamaktadır. Oysa Pakize’yle beraberken yalanla dolu havayı teneffüs eden zengin fakat mutsuz bir adam olmuştur.Tarihi hikayelerle zenginleştirilmiş içerik, okuru doldurur. (Örneğin ; Aziz Paşa’ya tepside sunulan hediye).Tasvirler şapka çıkarttırır (Örneğin ; Cemal Bey,Topal İsmail)
Gözlemlerle dolu bir romandır.Arka sıralarda oturur sınıfı seyrederdim diyen yazar adeta bu romanıyla anlatım ve sinematografi gücünü ispat ediyor.Osmanlıca kelimelerin ağırlıkta olması anlamayı güçleştirirken, uzun cümleler okuma hızını yavaşlatıyor.Gözlemleriyle Peyami Safa’ninkileri -örneğin ; Yalnızız- andıran roman , Hayri İrdal karakteri ve olay örgüsüyle kısmen George Orwell’in 1984’üne benzer.Winston Smith’in 101 no’lu odadan çıktıktan sonra , ” Artık Büyük Birader’i seviyorum” itirafıyla Hayri İrdal’ın “Artık S.A.E.’nü sorgulamıyorum hatta seviyorum” deyişi yakınlık arz eder. Ayrıca olayların dışında kalmayı yeğleyen tek kişinin oğlu Ahmet oluşu düşündürücüdür. Atlı Karanca alegorisiyle her şey özetlenir. Nihayetinde özgünlüğü ve kalitesiyle güzel kitaptır, okunması tavsiye edilir.