Gönderi
İsminden de anlaşılacağı gibi bir gezi kitabı. John Steinbeck'in 58 yaşına geldiğinde şunu fark eder Amerika hakında yazan bir yazar olarak Amerikayı aslında tam anlamıyla tanıyıp, bilmediğini belirtir. Yazar olarakta 25 - 30 yıl önceki hafızasında kalan şeylerden yararlanarak yazdığı, gençliğinde ki Amerka'yla şimdi Amerika arasındaki değikliği, farkı kitaplardan ve gazetelerden okuduğu kadarını bilgisi dahilinde oldugunu söyleyek, hafızanın en kuvvetlisi bile zamanla kusurlu, çarpık bir hazineye dönüşeceğini belirterek, köpeği Charley'le beraber özel tasarladığı Rocinante adını verdiği kamyonet karavanla tüm Amerika'yı gezmesini anlatır.
Kitap ilerledikçe Steinbeck umduğunu bulamamasınının verdiği hisleri anlamayı da biz okurların anlamasına bırakıyor. Bir taraftan teknolojinin gelişmesi ile doğada, şehirlerde, yollarda ve köylerdeki değişimi gözlemlerken insanların bu değişimden nasibini alması onu pekte mutlu etmez. Bir yandan da ülkenin kuzeyinden - güneyine doğru gidildikçe ırkçılığın soğuk yüzünü görmesi onu korkutur. Karavanını çektiği parklarda, yollardaki lokantalarda, temizlenmek için durduğu dere kenarlarında karşılaştığı insanlarla muhapbet etmek ve onları gözlemlemek bu gezinin en önemli detayını oluşturuyor.
Kitapta geçen "Bu yolculuk aç bir adamın önüne konulmuş tabak tabak yemek gibi olmuştu. Adam ilk başta her şeyden yemeye çalışır ama lezzet almaya devam edebilmek için bazı şeylerden vazgeçmesi gerektini anlar." satırları aslında hem yolculuğun hemde kitabın bir özeti şeklinde karşımıza çıktığını söyleyebiliriz.
John Steinbeck Amerika yollarında yaptığı bu seyahatle bize belgesel tadında okuyacağımız bir gezi kitabı bırakır. Keyifli okumalar :)
·
26 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.