Gönderi

141 syf.
·
Not rated
Ahmet Kabaklının İstanbul Güldestesi... Uzun zamandır ödünçteydi. Bu defa denk geldim aldım. Hemen alt rafında incecik bir kitap. İnce kitaplar bana mi denk gelir bilmiyorum hep dolu kitaplar oluyor. Dücane Cündioğlu kitapları gibi. Bu defa Cemal Şakar. Edebiyatın Sırça Kulesi. Nasıl ve nereden başlamalı bilemiyorum. Toplayamıyorum. Aslında acele etmeden, usulca ve demlenmeye bırakarak sabretmeliyim. Ama acelem de var. Ramazandan beri belki de en istifadeli okuma oldu benim için. Hissettiğim, sezdiğim, belki bir miktar düşündüğüm mevzuları okudum. Lise yıllarımda zamanın ne kadar hızlı aktığını düşünürdüm. Bunu bir metaforla izah etmeye çalışmıştım o zamanki aklımda. Bir nehir. Şelaleye dönüşüyor ahirinde. Sona yaklaştıkça ırmağın hızı artıyor. Kıyamet! Kıyamete doğru zamanın akışı da hızlanıyordu bana göre. Bana göre hızlanarak kendi kıyametime yuvarlanıyordum. Kitapta en saplandığım nokta şu: "Zaman-mekan sıkışması...İnsanın artık yolculuklarını mekanda değil zamanda yaptığı, mekânın zaman tarafından sıkıştırıldığı yeni yaşama biçiminde mesafeler artık metreyle değil, zamanla ölçülür oldu." Zamanın mekana uyguladığı baskı! Nasıl bir basınçtır bu. Aynı anda kaç şey yapmak zorundayız? İranda youtube'un yasaklanmasını gerekçelendirirken bir devlet görevlisi şu mealde bir tespit yapıyordu: Bir saatlik zaman diliminde izlenen video, aslında uç uca eklendiğinde binlerce saati buluyor. Zaman nasıl da genişliyormuş aslında! Bir saate binlerce saat sığıyormuş meğer! Mekansızlık! Mekanlar artık sanal. Yepyeni bir dünya burası. Hiç gitmeden hangi dünyalara âşinayız! Sanal alemdeki varlığımız orada harcadığımız saatlerle ölçüyor. Varlık sahibi olmak için, farkedilebilmek için kıymetli bir sermaye sarf etmek gerekiyor. Zaman! Ashab-ı Kehfin zamana direnişini nasıl okumak gerek? Zamanın mağarayı dolduruşunu veya terkini nasıl hayal etmeli? Kuran neden ne kadar orada kaldıklarını açıklamadı? İsra olayında zaman nasıl şeffaflaştı? Sidret'ül münteha acaba zamanın sıfır noktası mı? Gözün görme imkanı zamanken, gözün kaymayışı mı zamanı durdurmuştu? Ruh bedende iken zamanı adımlıyor, rüyaya asırların sığışı ruhun bedeni terki ile mi açıklanmalı? Sorular! Lüzumsuz bence. Ama zamanın mekana yaptığı baskıyı hissediyorum. Bu baskı insana aslî vatanını telkin ediyor sanki. Acaba ölçümsüz bir geçmişte cennette bulunan atamız da, kayıtdışı zamanın baskısını hissetmiş miydi? Yoksa zaman tersine mi işliyordu?
Edebiyatın Sırça Kulesi
Edebiyatın Sırça KulesiCemal Şakar · Okur Kitaplığı · 20119 okunma
·
20 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.