Gönderi

288 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 28 days
Türkiye ve Oniki Ada
Oniki Ada, Ege Adaları ya da Ege Sorunu adı altında dillendirilen konular uzun yıllardır tarihçilerden daha çok siyasetçilerin dilindedir. Oniki Adalar, Lozan'dan evvel elimizden çıkmış olsa da Lozan'da tescillenen bir konudur. Her daim siyasi-tarih tartışmalarında içinde de yer almaktadır. Hazal Papuççular da "Türkiye ve Oniki Ada 1912-1947" adlı kitabında, 1912'den 1947'ye kadar geçen dönemi irdeliyor. Bu kitap doktora tezinin genişletilmesi sonucu ortaya çıkmış. TC Dışişleri Bakanlığı arşivi kapalı olduğundan orası incelenmemiş olsa da İngiliz, İtalyan devlet arşivleri ve Genelkurmay arşivinden de yararlanılmış. Yazar öncelikle adaların Türkçe, İngilizce ve Yunanca isimlerini veriyor. Daha sonra ise haritalar ile adaların konumu gösteriliyor. Bu durum okuyucu için de kolaylık sağlıyor. Bu kitabın yazılmasının ana sebebi ise İtalyanların elinde bulunan Oniki Adaların, İtalyanların eline nasıl geçtiği ve daha sonra neler olduğunu ortaya çıkartmak. İtalya'nın niçin bizim dibimizdeki adaları işgal ettiği ve buna karşılık Osmanlı'nın neler yaptığını veya yapamadığını özellikle İtalyan kaynaklarını kullanarak anlatmaya çalışıyor. Sadece İtalyan kaynaklarına da değinmiyor. Ayrıca İngiliz ve Türk kaynakların da neler söylediğini belgelerle açıklamaya çalışıyor. Diplomasinin gerçekten de bir satranç gibi önemli olduğunu kitabı okuyunca daha net anlayabiliyoruz. Bir nokta, virgül ya da bir yere eklenen ama başka bir yere eklenmeyen bir cümlenin nerelere kadar gideceğini göstermesi bakımından da önemli. Örneğin, Lozan'ın 15.maddesine göre Oniki Adaların egemenliği İtalya'ya verilmiş olsa da Meis'in çevresinde bulunan ada ve adacıkların antlaşmada belirtilmemesi Türkiye açısından bir avantaj sağlar. İtalyanlar bu durumu reddetse bile, İtalyanların kendi aralarındaki yazışmalarda Türkiye'nin Meis'in çevresinde bulunan ada/adacıklarda söz sahibi olmasının haklı olduğunu belirten yazışmaların varlığına da işaret ediyor.[Bu ve bunun gibi onlarca bilgi kitabın içinde okuyucuyu bekliyor…] Antlaşmalar, diplomasi, müzakere öyle kolay, tek düze ilerleyen bir durum da değil. Çünkü herkes kendince haklı olduğunu ispat etme peşinde. Lakin, bir antlaşma olması için de herkesin bazı konularda geri adım atması da gerekiyor. Eğer öyle olmazsa ortak bir antlaşma çıkmıyor, bunun yerine dayatma metinle karşılaşıyoruz. (Örneğin, bazı ülkelerin Anayasalarını ABD kendi yazmıştır, sadece meclis onayı ya da halk oylaması usulen yapılmıştır.) Kitabın temeli İtalya'nın arşiv belgelerine ve İtalya'nın bakış açısına dayanıyor. Bu adaların İtalya'nın elinde olması haricinde Fransa'nın da elinde adalar olması, İngiltere'nin tutumu, Yunanistan'ın İngiltere'den yardım ve destek istemesi haricinde Rusya'nın bakışı ve Türkiye'nin tutumuna da bakılıyor. Bu konu labirentin içi gibi farklı yerlere çıkan çok boyutlu hal alır. Herkes kendi bakış ve çıkarı doğrultusuna adım atar. Bu çetrefilli konu Osmanlı'dan Türkiye'ye geçerek uzun yıllar sorun olarak devam eder. Her ülkenin adalar üzerinde söz sahibi olmak istemesi kaosu derinleştirirken, denge ve dengesizliği de iç içe barındırır. Kitapta kullanılan dil ve anlatım sade olduğundan herkes tarafından rahat bir şekilde okunabilir. Bir takım uyduruk tarihçilerin sözlü ve yazılı safsatalarını okumak ve dinlemek yerine, ayağı yere basan daha net bir anlatım ile durum ortaya seriliyor. Bu adaları İtalya niçin işgal etti? Trablusgarp Savaşı ve devamında Balkan Savaşı ve ondan sonra diğer savaşların adalarla ilgisi nedir? 2. Dünya Savaşı öncesi Oniki Adayı İtalyanlar bize verdi mi? Verdiler de biz mi almadık? Veya niçin almadık? Veya böyle bir durum var mı yok mu? Kaynağı neresi? Gibi onlarca sorunun sorulacağı ve hala gündemi meşgul eden bir meseleye yazar neşter atıyor. Kitap okunduğunda bu Adalar meselesi hakkında epey bilgi sahibi olunuyor ve çoğu sorunun da cevabı bulunabiliyor. Sadece konunun uzmanlarına değil meraklı her kesime hitap ediyor. Kitabın sonunda ise hem atıf yapılan kitap/dergi/gazeteler hem de kaynakçanın toplu olarak verilmesi ne denli kapsamlı bir tarama yapıldığını göstermesi bakımından da önemli. Yazarın da belirttiği gibi bu ve buna benzer kitaplar konunun tümünü kapsamaktan uzaktır. Zaman içinde yeni gelişmeler yeni bakış açıları doğurabileceği gibi doğru ve yanlışlar da değişebilir. Örneğin bu kitaptan hareketle - varsa da bilmiyorum- Yunanistan'dan bu konuyla ilgili yani 'Yunan' görüşlerini aksettiren ya da irdeleyen kitapların da Türk araştırmacılar tarafından (Dışişleri Bakanlığı Kütüphanesinde vardır diye düşünüyorum) değerlendirilmesi gerektiğine inanıyorum. Oniki Ada meselesi sadece Türkiye'nin tek başına ya da ilk zamanlar olduğu gibi Türk - İtalyan hükümetleri arasındaki müzakere gibi olmayıp özellikle 2. Dünya Savaşı sonrası farklı etkenlerinde devreye girmesiyle boyut değiştirmiştir. Yine satrançta olduğu gibi herkes ince hesaplar yaparak en iyi sonucu alma peşinde. Bu konuda derli toplu bir çalışma okunmak isteniyorsa bu kitabın da göz ardı edilmemesi gerektiğini düşünüyorum. Kitap büyük boy 265 sayfadır. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları'nda çıkmış. Bu konu ayrıca Atlas Tarih Dergisi'nde (
Atlas Tarih - Sayı 63 (Mart-Nisan 2020)
Atlas Tarih - Sayı 63 (Mart-Nisan 2020)
) işlenmiş ve yazarla kitabı hakkında bir röportaj da yer almaktadır. Ezcümle: Diplomasi bir sanattır. Savaşı kazanmak aynı şekilde diplomasi masasına tezahür etmeyebiliyor. Kendi tarihsel dönemi içinde konunun tüm çevresel etkileri de derlenerek bir durum değerlendirmesi yapılmış. Anlatım içinde salt adalar meselesi değil doğal olarak Avrupa'da meydana gelen siyasi yapılanmalara da yer verilmektedir. Bu çerçevede var olan durum ve yeni kurulmaya çalışılan ittifaklar da göz ardı edilmeden konuya dahil edilmiş. Bu kitabı 2 Mart - 16 Nisan 2020 tarihleri arasında okudum ve bu inceleme yazısı ise 2 Eylül 2020 tarihinde 1000Kitap sitesine eklendi. Tavsiye ederim.
Türkiye ve Oniki Ada
Türkiye ve Oniki AdaHazal Papuççular · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201944 okunma
·
121 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.