Gönderi

608 syf.
·
Not rated
Dersim'in Kayıp Kızları /Tertele Çeneku
Bazı kitapları okumak da, okuduktan sonra karşı tarafa anlatmak da çok zor oluyor. "Dersim'in Kayıp Kızları" da şüphesiz bu kategoride bir eser. Tarihçi ve aktivist Howard Zinn'in "Masum insanları öldürmenin utancını kapatacak büyüklükte bir bayrak yoktur." cümlesi ile yapılan açılış, bizlere kitabın içeriğinin özünü layıkıyla sunuyor aslında... Hemen hemen hepimizin bildiği, bilmeyenlerin ise mutlak bilmesi gerektiği, coğrafyamızın şahitlik ettiği en büyük acılardan biridir Dersim katliamı. (1937-1938 Tunceli Harekatı) Gerek toplumsal gerekse kişisel tarihimizin, yıllardır kanayan bu yarasına, bir Dersim çocuğu olan ve 80 darbesi ile topraklarından ayrılmak zorunda kalan araştırmacı ve yapımcı Kazım Gündoğan ile eşi Nezahat Gündoğan parmak basmak istemişler. Bunun için verdikleri emek çok aşikar, yaptıkları araştırmaların haddi hesabı yok. Dersim'de yitip giden evlatların, bilhassa kız çocuklarının ardına düşen Gündoğanlar, kimi çocukların bizzat kendilerine kimilerinin ise yakınlarına ulaşmışlar. Sonuç olarak, sessiz çığlığına son vererek konuşmaya başlayan ve Dersim davasının dünyaya anlatılmasının önünü açan Dersim'in kayıp kızlarına adanmış bu eser, gerçeklerin devrimci dönüştürücülüğüne inanan insanların ortak çabasıyla ortaya çıkmış. Olayı yaşayanların ve yaşayanların yakınlarının anlattıklarına göre, Dersim vakası, bunca zamandır arşivlere geçtiği ya da Türk halkına empoze edildiği gibi bir isyandan kaynaklı değil. Ermenilere, Rumlara, Süryanilere, Kürtlere ve diğer etnik kimliklere, "Türk olacaksınız ya da kesip atacağız," diyen bir devlet anlayışının egemen olduğu bir yerde katliam yapmak için kimsenin isyan etmesine lüzum yoktu, diyor tanıklar. Gerek 1924 Anayasası ve Şark Islahat Planı, gerekse de Dersim üzerine 1926 yılından itibaren düzenli olarak hazırlanan onlarca rapor, aslında çok önemli veriler sunmaktadır. 1937-1938 katliam belgeleri, o vahşeti yaşamış tanıkların anlatımları akıl ve vicdan gözüyle incelendiğinde, Dersim Katliamı'nın neden yapıldığı çok açık bir biçimde görülebilir, anlaşılabilir. Eserde yoğunlukla, bunca yıl susan, kendi gerçeklerini eşlerinden, çocuklarından, torunlarından yıllarca gizleyen, eski kimliklerini yok sayarak, yeni kimliklerine adapte olma çabası veren, bir asıra yakın zamandır burunlarından kan kokusu gitmeyen insanların çığlığını duyuyoruz. Çığlık dediysem aldanmayın, öyle bir sessiz çığlık ki bu, kendileri bile kendi seslerini zor duyuyorlar. O dönemde devletin önemli kademelerinde görev yapan kişiler tarafından,katliamdan kurtulan sahipli, sahipsiz, sağlıklı ve güzel kız çocukları(seçilen çocukların bilhassa renkli gözlü ve sarışın olmasına özen gösterilmiş) Türkleştirme, Sünnileştirme ve medenileştirme politikası gereği evlat edinilmişler. Bu devlet adamları ve ailesine dahil ettiği kız çocuklarına örnek ver derseniz, mesela Kazım Orbay ve evlatlık kızları Besime ile Emine... Mesela Celal Bayar ve evlatlık alıp evine hizmetçi yaptığı kızı. .. Ya da Kenan Evren ve üç çocuğunun annesi, nikahlı eşi Sekine... Kimisi, evladının yıllarca göğsünde sakladığı bir tutam saçıyla girmiş mezara, kimisi ölürsem Dersim toprağını serpin yüzüme diye vasiyet etmiş. Kimisi evlat hasretiyle aklı melekelerini yitirmiş, kimisi yanında kurşunlanan annesini hiç unutamamış. Kimisi o dönem henüz 5 yaşındayken uçaktan yapılan saldırıyla yaşadığı travma sonucu, 80 li yaşlarında bile uçak geçtiği zaman kendini masaların altına saklamış. Ve diyorum ki; Kanamakta olan tarihsel ve toplumsal yaralar tedavi edilmeden sağlıklı bir toplumda yaşamak ve geleceği inşa etmek olanaklı değildir. Yaralı toplum ve bireyler için empati yapmak, yüzleşmek ve insanlığa karşı işlenmiş suçlarla hesaplaşmak insan aklı ve vicdanının bir gereğidir. Bir an hep birlikte köklerimize doğru bir yolculuğa çıkalım! Annemiz, anneannemiz , babaannemiz bir yerlerden koparılarak getirilmiş olabilirler. Bununla yüzleşmekten korkmayalım...Utanmayalım...Utanılacak bir şey varsa o asla bizim utancımız değildir... Hafif acılar konuşabilir ama derin acılar dilsizdir. ... Seneca... Not: Kitabın, yine yazarları tarafından hazırlanmış, Altın Portakal Belgesel Film Yarışması'nda Jüri Özel Ödülü'ne değer görülmüş" İki Tutam Saç''adlı bir de belgesel filmi mevcut. İzlemek isteyen arkadaşlar için buyrun burada: youtu.be/ta8Qvzo4i_0
Dersim'in Kayıp Kızları
Dersim'in Kayıp KızlarıNezahat Gündoğan · İletişim Yayıncılık · 2014160 okunma
··
406 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.