Sıfırdan sonsuzluğa adım adım...
Martin Eden.. Fakir ama gururlu bir gencin, aşkının şiddeti ile kendini yetiştirme çabası. Sıfırdan sonsuzluğa adım adım ilerlemek...
Martin Eden, Jack London'ın otobiyografisi diye nitelendirilebilecek bir roman. Kendi hayatının kesitleriyle dolu olan bu eseri İş Bankası Kültür Yayınlarından okudum ve çevirmen Levent Cinemre'nin kitabın sonlarına iliştirdiği notlar ile Jack London'ı daha iyi anladığımızı düşünüyorum.
Dolu dolu bir roman bu. İçinde aşk, çaba, içsel savaş, ihanet, riya, kibir, çıkar ilişkisi, insanları tanıma her şey var. Kitap bir aşk ile başlıyor. Fakir ama gururlu gencimiz Martin Eden, burjuva sınıfından Ruth'a aşık oluyor. Bu aşk öyle bir aşk ki, Martin'in tüm hayatını baştan değiştirmek istemesine sebep oluyor. Doğduğumuz coğrafya kaderdir, ailemiz kaderdir bunları değiştiremeyiz; ama Martin Eden değiştirebilme şansı olan özelliklerini öylesine değiştirmek istiyor ki kütüphanelerce kitap okuyor. Konuşmasını, yürüyüşünü, tavrını, hareketlerini hepsini sil baştan değiştirmek, Ruth'a uyum sağlamak istiyor. Çünkü Martin Eden, burjuva sınıfını kendinden çok üstte, ulaşılamaz ve abartı seviyede mükemmel görüyor. Kendiyle savaşıyor ve onların masalarında yemek yiyecek konuma geliyor ama asla onlar gibi olmuyor. Çünkü olayların aslında düşündüğü gibi olmadığını, onları boşa yücelttiğini idrak ediyor. Mevki makam hiçbir şeydir bunu görüyor.
Aslında bu bir savaşın romanı. İçsel bir savaş, insanın kendiyle savaşı... Aşk için neler yapabiliriz, yaptığımız şeyler buna değer mi sorularının cevapları bu romanda saklı.
Kitapta sosyalizm imgeleri de mevcut, sanki aşk romanı kisvesi giymiş sosyalizm naraları atan bir kitap bu kitap.
Ben bu kitabı böyle beğenmiş olarak inceleme yazarken niçin puanımda cimrilik yaptım onu da belirteyim. Kitapta bazı beni sıkan bölümler oldu, olmasa da olurdu diyebileceğim bölümler. Fazla uzatılmış olaylar veya bunu buraya eklemeseymiş de konudan uzaklaşmasaymışız gibi hissettiğim bazı anlar oldu. Tabi ben hiçbirine işaret koymadığım için şu an sayfalarını hatırlamıyorum ama genel hissiyatım bu yöndeydi. Onun dışında kitabı lisedeyken okusaydım başlarda Martin-Ruth ikilisi günümü aydınlatır, sayfaları çevirirken toz pembe dumanlar çıkaran bir sevgi pıtırcığı olabilirdim ancak şu an pek öyle olduğunu söyleyemem.
Kitap içindeki yaşam mücadelesi harika, kendini geliştirme çabası harika, küllerinden doğuş harika. İnsan isterse neler yapabilir verilen bu mesaj harika. Tüm bunlar harikayken siz bakmayın benim 8 puan verdiğime ve kitabı en kısa zamanda okuyun. Çünkü ben bu kitabı hayat şartları sebebiyle biraz süründürerek okudum. En fazla 10 günde bitecek kitabı daha uzun sürede ve evim olmayan bir yerde okumak zorunda kaldım. Belki bu sebeple de bazı yerlerde benden kaynaklı sıkılmalar yaşamış olabilirim.
Not: Uzun bir süre Ruth ismini duymak tüylerimi diken diken edecek buna eminim.