Gönderi

“Göz eşya dışını, üst yüzünü görür; içini görmez; kalıplarını, resimlerini görür, hakikatlerini görmez. Akıl ise eşyanın içinde ve esrarında dolaşır. Hakikatlerini ve ruhlarını idrak eder; sebeplerini ve illetlerini ve hükümlerini bulur, onların nereden meydana geldiğini, nasıl yaratıldığını ve bir şeyin ne kudur unsurdan toplanıp terhib edildiğini, varlık mertebelerinden hangi mertebeye indiğini, diğer yaratılmışlara olan münasebetinin ne olduğunu ve daha başka bahisleri anlar. ”459 Gazâlî Batılı perspektifin gösterdiğini iddia ettiği şeyleri aslında gözün görmeye muktedir olmadığını, resimlerde hakikati ikame etme imkânı bulunmadığını söylemektedir. Dahası göz, varlıkların tamamını göremediği gibi, “renkler ve şekiller âlemini”460 aşamadığından, aklın dolaşma alanındaki “deruni ve ruhi sıfatları göremez.”46* Gözün sonsuzu kavrayamadığını söyler Gazâlî; üstelik büyüğü küçük, küçüğü büyük görmektedir. Göz yanılmasının pek çok çeşidi olmasına karşın akıl, “hayal ve vehim perdelerinden sıyrıldığı” zaman yanılmaktan kurtulabilmektedir. Nihayetinde “Gerçeklerin Gerçeği” Hakk’ın bilinmesi için saf bir görü için, yeterli olmadığından göze güvenilmemektedir; çünkü “Allah’u Teâlâ her şeyi kaplamıştır, sen görürsün ama bilemezsin” ( Nisa,126).
··
10 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.