Bilişim Öğretmeni olarak kapaktan bahsetmek istiyorum. Tabi bunu irdelemeden önce hayatını okumam gerekiyordu yaptığım araştırmalar sonucunda kuşlara hayranlık duyan, tavuklar, ördekler, kazlar besleyen O'Connor'ın gözdesi ise tavus kuşlarıymış. Yüz kadar tavus kuşu yetiştiren, yazdığı mektuplara tavus kuşu tüyleri iliştiren yazar bu kuşlara hayranlığını “içgüdü” olarak açıklamış…
İyi ahlâkın, ölümsüzlüğün sembolü tavus kuşu... Flannery O'Connor'ın kitabının kapağında büyük siyah şapkalı, sert, karanlık bakışlı bir kadın kılığında karşımızda Hıristiyanlığın bu kadim sembolü. Nitekim daha okumaya başlamadan, kitabı elinize almanızla başlıyor.
O zarif, göz alıcı, güzel kuşun kulakları yırtan çirkin çığlığı ya da öyle bir gövdeye oturmayan ayaklarının çirkinliği gibi kapaktaki kadının kaba saba bedeni de o ışıltılı kuyruğa hiç yakışmıyor. Tıpkı insanın güzelliğini gölgeleyen kötü huyları, karanlık tarafları gibi.
Gotik edebiyatın önemli isimlerinden biri Flannery O’Connor…
Öykülerin kahramanları, kötülüğü yüzünden akan, çekip vurması, çalıp çırpması beklenen klişe kötülerden değil. Yazar okuyucusuna basit bir insanın basit bir düşüncesinin, cehaletinin, olayları değerlendirecek basireti gösterememesinin sonuçlarını anlatıyor. Anlık bencilliklerin, riyakârlığın, açgözlülüğün, kibrin nelere yol açtığını irkilerek, kızarak bazen de nefret ederek okuyorsunuz.