Gönderi

ELLERIMIZIN BÜYÜK BOŞLUĞU Burası dünya ve biz artık çok sıkıldık Alıp başımızı sana gelmek istiyoruz Sana gelmek, orda kalmak istiyoruz Çok unuttuk,hatırlamak istiyoruz Başımızın okşanmasını, gözyaşımızın silinmesini, Kolumuza girilmesini istiyoruz Yağmurunu ve meleklerini, yeniden istiyoruz Rüzgarın sesini,ırmağın sesini, Dağların dağ,denizlerin deniz, kadınların kadın, Çocukların çocuk, erkeklerin erkek, Ekmeğin ekmek olduğu bir dünyayı yeniden isterken Sen’i istiyoruz aslında bunu söyleyemiyoruz Her yer gece, çok gece… Ve biz meleklerini istiyoruz Rabbim Çok yenildik yetmez mi? Bir bankanın önünde,bir koltuğun altında, Bir ziyafetin ortasında,bir günahın tenhasında Büyütüp durduk siyahı Gece, gece, gece… Her yağmur tanesini bir melek indirirken yeryüzüne Her yalanı yüz şeytan taşıyor olabilir mi? Bilmiyoruz, Çünkü,bilincimiz içerken binlerce yılın karmaşık şurubunu Kameraya bakıp kalabalık şeyler söylemek ve gülümsemekle meşgulüz şu an Sonra oturup düşüneceğiz bütün bu olanları Yusuf u düşüneceğiz,Yakup’u, Musa’yı,İsa’yı düşüneceğiz Nuh’u ve öbürlerini Ve Efendimizi,Efendimizi… Kuyular, kuyular, kuyular kazdık Bir nefes üflemen için yeryüzü bataklığında sazdık Kestik kendimizi deldik,yaktık Sonra sana değil,dünyaya aktık Dünya ki mescittir,biz onu otel yapmışız Kalktık ki yenilmişiz,değişmişiz, azmışız Bir sızı kalmış içimizde, başka şey yok Bu sızıdan yol bulup, kapına dayanmışız Bir çocuk, oyuncağını alamamış Bir kız, sevdiğini saramamış Bir anne,yıllardır kolları açık bekliyor oğlunu Bir adam,paramparça, bir çift göz için Biri ekmek götürememiş evine birisi aşk… Birimiz dünyayı kurtaracak, birimiz yarını Birimizin aklı tutuşmuş yanıyor Birimiz,bomboş kalbine bakıp, birini anıyor Birimiz,ayrılığın ilk günü gibi her akşam kanıyor Birimiz kıyametin koptuğuna inanıyor Birimiz çekip gitmiş yeryüzünden, ellerini hala açık sanıyor… Geldik işte,bunlar ellerimiz açılmış bak, bilirsin ne diye? Ki bilirsin biz bu ellerle neler işledik Burası dünya şu biziz,bunlar da ellerimiz Öyle açık,öyle acemi,öyle boş,öyle mahcup, Öyle dalgın,öyle boş, öyle boş… Senin değil miyiz hepimiz,Sen’in değil mi her şey? Alırsın kime ne,verirsin kime ne? Ve bu açtığımız eller, senin değil mi? Sen’in değil miyiz hepimiz Rabbim? Bir yıldız,bir ağaç,bir buğday tanesi kadar Kimsesiziz kime gidelim,yaralarımız var kime? Sıcak bir şey arıyoruz kime? Merhamet istiyoruz kime? Bağışlanmak istiyoruz kime gidelim? Sorumuz ve cevabımız sen değil misin? Yorgunuz,kaybetmişiz,dalgınız,kırgınız,küsmüşüz Bu çocuklar birer birer kaybolurken sisler içinde,kime gidelim? Çok yürüdük yollar kayboldu yol olduk Sana geldik Ne getirdin deme bize Senden başka neyimiz varsa, o bizim yokumuzdur Geldik işte bunlar ellerimiz Bunlar da ellerimizin büyük boşluğu… Beş duygum harap,altı yönüm harap On parmağımda on acı,ya Rab Denize dalan bir testi nasıl tahammül etsin suya? Fırlattın beni dünyaya,yeniden al kucağına Çağır beni yeniden, bu saman çöpünü,kasırgada bırakma Büyük bir kapının önünde bir karınca, vurmuş kapıyı bekliyor Kapı açılacak yoksa niye var? Rahmet örtecek günahı,geride kalacak gazabın adımları Duyulacak,büyük bahçenin o büyük şarkıları Sunulan şarabı çekinmeden içeceğiz Görüneceksin, durmadan kendimizden geçeceğiz Görüneceksin, her şeyimizle sana göçeceğiz Başımız yerde, açtık elimizi Sevgilinle birlikte Bize bak,çekip çıkalım uçurumlardan Bize bak, çıkalım dünyanın bütün kulluklarından Parçansak al bizi bir daha ayırma, evinde uyuyalım Yabancıysak dost ol bize,senden ayrılmayalım Elimiz açık,başımız ve ruhumuz secdede durmuş bekliyoruz Sevdiklerin aşkına,sevenlerin aşkına inşirah,inşirah,inşirah Ayetin değil miyiz senin ya Allah? Íbrahim Sadri youtu.be/bBAGcUMRjnY
··
64 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.