Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

920 syf.
10/10 puan verdi
·
11 günde okudu
LA MANCHA'LI YARATICI MODERNZADE
Miguel de Cervantes Saavedra, çok okuyan bir adamdı (Don Quijote karakteri gerçek tarihsel bir şahsa dayanmasa da rivayete göre Cervantes’in karısının amcası bu tür romanlarda okuduklarına inanan biriymiş). Artık her şövalye romanının aynı sonla bittiğinden gına geldi ve bunları hicvetmek için ''Don Quijote'' adlı eseri yazdı. Gerçekten, eskiden şövalye romanlarında sadece kurgu farklıydı, onun dışında hep galibiyetle ve zenginlikle bitiyordu. Zaten Cervantes, bize kitabın sonunda kitabın ne için yazıldığını belirtiyor fakat tabii çok derin bir kitap; amacı sadece bu değil. ''...benim tek isteğim, şövalye kitaplarının uydurma, saçma öykülerini, insanların gözünden düşürmekti; benim gerçek Don Quijote'min öyküleri sayesinde tökezlemeye başladılar bile; hiç şüphe yok, sonunda yere kapaklanacaklar.'' (s. 885-886) Cemil Meriç, Don Quijote'yi şöyle tanımlıyor: Don Quijote iyi bir roman okurudur. Don Quijote de romanların romanı, romana karşı roman, kendi hakkında bir roman, ve hepsinden önemlisi bir okurun romanı olan meta-romandır: “Bir roman okuyucusunun hayatını bir roman okuyucusuna anlatan roman” 16. ve 17. yüzyıllarda, Newton'lar, Galileo'lar ortaya çıktı. Dolayısıyla bilim modernleşti; Descartes ortaya çıktı, dolayısıyla da felsefe modernleşti; Cervantes ortaya çıktı, dolayısıyla da roman modernleşti. Bu kitap da Don Quijote'nin başından geçen birçok olayı bize anlatıyor. Bazen güldürüyor, bazen de düşündürüyor. Fakat gerçekten, destansı ve muteşem bir roman. Romanımız, Hidalgo Alonso Quijana adında bir ''aşırı şövalye romanları okuyucusu''nun gezgin şövalye olması ile başlıyor: ''...boş zamanlarında (yani yılın büyük bölümünde) şövalye romansları okumaya o kadar merak saldı ki, avlanmayı ve çiftliğini yönetmeyi neredeyse tamamen unuttu. Merakı ve bu konudaki aşırılığı öyle bir noktaya vardı ki, dönümlerce arazi satıp, okumak üzere şövalyelikle ilgili kitaplar aldı; bu konuda ne kadar kitap varsa evine yığdı.'' (s. 51) ''Kısacası, asilzademiz okumaya kendini o kadar verdi ki, gecelerini baştan sona, gündüzlerini de sondan başa okuyarak geçirmeye başladı. Ve böylece, az uyuyup çok okumaktan beyni kurudu, aklını yitirdi. Hayali, kitaplarda okuduğu şeylerle, büyüler, savaşlar, düellolar, yaralar, iltifatlar, aşklar, işkenceler, inanılmaz saçmalıklarla doldu.'' (s. 52) İlginç bir şekilde şövalyelik unvanı alıyor ve Don Quijote buna dönüşüyor: ''O, La Mancha şövalyelerinin ışığı ve aynasıydı; çağımızda, bu çalkantılı zamanda, gezgin şövalyelik serüvenine atılanların ilkiydi. Onun işi haksızlıkla savaşmak, dulların imdadına koşmak, kamçıları, atları ve bekâretlerinin yüküyle iki büklüm dolaşan, dağdan dağa, vâdiden vâdiye gezen genç kızları korumaktı.'' (s. 92) Âşık da oluyor tabii, olmaz olur mu? Çünkü: ''...sevdasız bir gezgin şövalye, meyvesiz bir ağaç, ruhsuz bir beden gibiydi.'' (s. 54) Aslında, Don Quijote,
Beren ile Luthien
Beren ile Luthien
gibi,
Romeo ve Juliet
Romeo ve Juliet
gibi ve
İnsancıklar
İnsancıklar
romanındaki ''Makar Devuşkin" gibi varoluşunu aşkta arayanlardan. Don Quijote, sevgilisi Dulcinea Del Toboso'ya övgüler düzüyor, onun için savaşıyor, onun için yaşıyor: ''Ey sevgili Dulcinea del Toboso, güzelliğin doruğu, zekânın varabileceği en yüksek nokta, zarafet hâzinesi, iffet timsali, dünyada var olan her türlü iyiliğin, namusun ve letafetin ülküsü!..'' (s. 377) Komşusu Sancho Panza'yı da silahtarı olmaya kabul ettirtiyor. Don Quijote ayakları yere basan, güçlü bir idealizm timsali, Sancho Panza ise arkadan efendisine nafile uyarılar veren idealizm timsalidir. Bu alıntılardan da bu çok rahat görülür: Don Quijote, "ağrılarımdan yakınmıyorsam, bağırsakları deşilmiş bile olsa, yaralarından şikâyet etmek gezgin şövalyelere yakışmadığı içindir." "Madem öyle, bana bir şey söylemek düşmez," dedi Sancho, "ama Tanrı biliyor, zat-ı âlinizin bir tarafı ağrıdığında yakınsanız, benim içim daha rahat ederdi. Kendi adıma konuşayım, ben en hafif bir ağrıdan bile şikâyet ederim mutlaka; eğer bu şikâyet etmeme meselesi gezgin şövalyelerin silâhtarları için de geçerli değilse." (s. 85) Sancho ayrıca, oldukça tutarsız, kafasında olayları ayrıntılı düşünmeyen ve yeniliklere açık olmayan biri: "Beyefendi, bu hayvan gelecek olaylarla ilgili cevap veya malûmat vermez; geçmiş olayların bazılarını, şimdiki olayların da kimini bilir." "Benim başımdan geçenleri bana söylesinler diye zırnık verirsem, ne olayım!" dedi Sancho. "Onu benden daha iyi kim bilebilir? Bildiğim şeyi bana söylesinler diye para vermek de, aptallığın daniskası olur. Ama madem şimdiki olayları biliyor, işte iki riyalim...'' (s.603) Fakat gerçekten, hem efendisini, hem de silahtarlığı çok seviyor: ''Şerefli bir adam için, yeryüzünde, serüven arayan bir gezgin şövalyenin silâhtarı olmaktan daha zevkli bir şey yok. Evet, rastlanılan serüvenlerin çoğu, tam insanın istediği gibi sonuçlanmıyor; yüz maceranın doksan dokuzu kötü, bozuk çıkıyor. Bunu tecrübeden biliyorum; kiminde altı okka edildim, kiminde sopa yedim. Ama her şeye rağmen, dağları aşarak, ormanları tarayarak, kayalara tırmanarak, şatoları ziyaret ederek, tek metelik bile vermeden, keyfince hanlarda kalarak serüven aramak, güzel bir şey." (s. 435) Kitabın modern bir roman olmasının bir nedeni de, her iki karakterin sayfalar geçtikçe gözle görülebilir bir değişime uğramasıdır. Sancho daha fazla akıllanır, Don Quijote de değişime uğrar: "Gün geçtikçe saflığın azalıyor, akıllanıyorsun Sancho," dedi Don Quijote. "Evet, zat-ı âlinizin akıllılığı bana da biraz bulaşıyor tabii, " diye cevap verdi Sancho. "Aslında verimsiz ve kuru olan toprak, gübrelenince, işlenince, iyi mahsul verir. Demek istiyorum ki, zat-ı âlinizin konuşmaları, benim verimsiz zihnimin kuru toprağına düşen gübre, size hizmet ettiğim, sizinle konuşup görüştüğüm süre de, işlenmesi oldu. Böylelikle, öyle hayırlı bir mahsul vermeyi umuyorum ki, benim alnımı kara çıkarmasın; zat-ı âlinizin, benim kurumuş zihnimde yaptığı verimli çalışmaların yolundan da sapmasın." (s. 515) "Aslanlar Şövalyesi demeniz gerekiyor, altes," dedi Sancho; "çünkü Mahzun Yüzlü yok artık." (s. 632) (Bu sözü Sancho Don Quijote için söylüyor.) Ayrıca belirtmem gerekir ki, kitapta birçok yerde durup düşündüm. Gerçekten üzerine konuşulacak birçok söz ve bölüm vardı. Bunun için de takdir edilesi ve alkışlanası bir roman. Ve tabii Cervantes'in dehasını da ortaya koyuyor. Buraya üzerine düşündüğüm ve çok anlamlı bir alıntı bırakacağım fakat kitapta bundan çok var: ''...sana berber leğeni gibi görünen şey, bana Mambrino'nun tolgası gibi görünüyor, başkasına da başka şey gibi görünürdü.'' (s. 209) Tabii Cervantes 1. cildi 1605 yılında yazdıktan sonra, 2. cildi başkalarının sahte isimle Don Quijote'nin 2. cildini basmasından dolayı çıkarttı 1615 yılında. İyi ki de yazmış çünkü 1. cildin sonunda bana bitmiş hissi vermedi. Eminim başkalarına da vermemiştir. 2. ciltte Cervantes kendiyle çok hoş dalga geçiyor. Dalga geçmesi de gerçekten ne kadar eleştiriye açık ve akıllı bir adam olduğunu gösteriyor: "Şimdi anlıyorum ki, hikâyenin yazarı bir bilge değil, cahil bir gevezeymiş," dedi Don Quijote. "Elyordamıyla, düşünmeden oturup yazmış, ne çıkarsa çıksın diye. Tıpkı Ubeda ressamı Orbaneja’nın yaptığı gibi; ne resmi yaptığını sormuşlar, 'Ne çıkarsa,' demiş. Bazen bir horozu öyle çirkin çizermiş, horoza o kadar benzemezmiş ki, yanına Gotik harflerle 'Bu bir horozdur,' diye yazması gerekirmiş. Benim hikâyem de böyle olmalı; anlamak için yorum yapmak gerekiyor herhalde." (s. 470) 1612 yılında Don Quijote'nin 1. cildi İngilizce'ye çevrilmiş ve basılmıştı, Shakespeare'de bu kitabı görüp, okumuş olmalı ki
Cardenio
Cardenio
adlı oyunu yazsın. Cardenio'nun bu sözünden sonra gerçekten uzun bir söylev vermiş Shakespeare: ''...derdimin her ayrıntısı, uzun bir söyleve layık bence.'' (s. 234) (Cardenio) Şimdi ben sizi bambaşka bir yere çekeceğim: DON QUIJOTE VE DOSTOYEVSKI BENZERLİĞİ Dostoyevski, Rusların üstün ırk olduğunu sanan, İstanbul'un bile Rusların eline geçeceğini sanan bir insandı. Sadece Türk düşmanı değil, bütün dünyaya karşıydı. Kısacası, Rusların her şeyi ele geçireceğine ve onların üstün olduğuna inanan ''bağnaz'' bir insandı. Fakat bu konu dışında çok akıllıydı. Kitaplarından anlaşılacağı gibi, Freud'dan önce psikanaliz yapmış, muhteşem gözlemleri ve dehasıyla tarihe geçmiş bir yazardı. Don Quijote de, şövalye romanlarını fazla okumaktan aklı bu konuda allak bullak olmuş. Şövalye romanlarının gerçek olmadığını bir türlü kabullenmeyen ''bağnaz'' bir adamdı. Fakat ilginçtir ki, bu konu haricinde her konuda akıllı ve düzgün konuşan bir ''deha'' idi. Ben de bu konuda Don Quijote ve Dostoyevski'yi benzettim. Don Quijote bize büyülü gerçekçiliği, modernizmi, psikanalizi, postmodernizmi, fanteziyi, bilimkurguyu öğretti. Gelecek kuşakların ufkunu açtı bu muhteşem eser; ve ben de bu büyük romanı ve karakterlerini zihnimde her zaman canlandıracağım, onlarla sohbet edeceğim. Okuduğunuz için teşekkürler. Faydam dokunduysa ne mutlu bana, keyifli ve verimli okumalar.
Don Quijote (2 Cilt Takım)
Don Quijote (2 Cilt Takım)Miguel de Cervantes · Yapı Kredi Yayınları · 202222,9bin okunma
··
196 görüntüleme
Ayşe Ebrar Salman okurunun profil resmi
Hepsini not alıyorum şimdi. Bilgilendirici yorumunuz için çok teşekkür ediyorum. Başkası olsa tek cümlede yanıtlayabilirdi sorumu. Özellikle klasikleri okuma konusunda kafamda soru işaretleri vardı yorumunuz çok yardımcı olacak :) Çok ama çok teşekkür ediyorum. İyi günler dilerim 🙏🏻
Fëanor okurunun profil resmi
Ben teşekkür ederim. İsterseniz daha ayrıntılı şekilde açıklayabilirim size; çünkü bilinçli okuma çok önemli. Yardımım dokunursa ne mutlu bana.
5 sonraki yanıtı göster
Ayşe Ebrar Salman okurunun profil resmi
Harika bir inceleme olmuş elinize sağlık. Müsaadenizle bir sorum olacaktı. Kitabı klasiklere yeni başlayan birine önerir misiniz acaba? Yani ağır gelir mi okunması? Değilse ben de hemen başlamak istiyorum da :)
Fëanor okurunun profil resmi
Güzel yorumunuzdan dolayı teşekkür ederim Ebrar Hanım. Don Quijote ağır bir kitap değil fakat içinde üzerine bolca düşünülecek çok yer var, hem de "kitapların kitabı". Size önerim klasiklere Rus Edebiyatı, Fransız Edebiyatı ve İspanyol Edebiyatı'ndan başlamanız. Böylelikle hem klasikler hakkında bilginiz olacak hem de eleştirisel düşünme beceriniz gelişecek. Rus Edebiyatı'na şöyle başlayabilirsiniz: Öncelikle Puşkin'in "Seviyordum Sizi- Seçme Şiirler" adlı kitabını, sonra yine Puşkin'in "Bütün Öyküler, Bütün Romanlar" adlı kitabını okuyarak devam edersiniz. Devamında da Gogol'ün kitaplarını okursanız çok iyi olacaktır (Saydığım kitapların hepsi İş Bankası Kültür Yayınları'nda var.) çünkü bu kitaplardaki tipler Dostoyevski'ye de, Tolstoy'a da ilham vermiştir. Bunlardan sonra onlara da giriş yapabilirsiniz. Fransız Edebiyatı'na Victor Hugo'nun "Bir İdam Mahkûmunun Son Günü", "Notre Dame'ın Kamburu", "Sefiller", "Deniz İşçileri" kitaplarını okursanız Fransız Edebiyatı'na ait kültürünüzü çok geliştirecektir. İspanyol Edebiyatı'na Miguel de Unamuno ile başlarsanız çok iyi olur. Dediğim gibi böylelikle hem klasik edebiyat hakkında kültürünüz gelişecek, hem de eleştirisel düşünme beceriniz gelişecek. Tekrardan yorumunuz için teşekkür ediyorum. :)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.