Bir insanın kendine karşı en büyük ödevi hakikati keşfetmektir!
Hakikati araştırmada, evrenin varlığını keşfetmede, insan ve toplumların sırlarını çözmede felsefe, psikoloji, sosyoloji, antropoloji ve teoloji gibi bilim dalları sürekli gelişerek önümüzü aydınlatıyor. Ülkemizde kitapları çok okunan Irvin D. Yalom’un eserleri de yaşam serüvenimizde böylesi bir katkı sunuyor bizlere.
• • •
Yalom’un “Nietzsche Ağladığında” romanı 20. yüzyılın en çok tartışılan düşünürlerinden hem Nietzsche’nin hem de Sigmund Freud’un fikirlerini, ortaya koydukları felsefi ve psikolojik yaklaşımları anlamada önemli ipuçları ve anekdotlar sunuyor. Nihayetinde yetiştikleri toplum, aile ortamları, çocuklukları, aldıkları eğitimler, karşılaştıkları maddi/manevi zorluklar, çektikleri sıkıntı ve zorlukların bu düşünürlerin zihin dünyasını doğrudan şekillendirdiğini hepimiz biliyoruz.
• • •
Özellikle de Nietzsche'nin “hakikati bulabilmek” için bir yaşamboyu sürekli mücadele ettiğini; sürekli sorduğunu ve sorguladığını görüyoruz. Gerçekten de o, varlık nedir, zaman nedir, insanın bu evrende bulunma amacı nedir, bilim nedir, ahlak nedir, din nedir, insan nedir, kültür nedir, toplum nedir? vb. sorulara önyargılara, eleştirilere, kınamalara ve aşağılamalara aldırış etmeden cevaplar arıyor. Ortaya koyduğu fikirleriyle felsefeyi, psikolojiyi, sosyolojiyi ve teolojiyi çok derinden etkiliyor.
• • •
Doğrusu kendisi de bir psikiyatri profesörü olan Yalom, kitap boyunca Dr. Breur olarak merak ettiğimiz birçok soruyu bizim adımıza Nietzsche’ye soruyor. Nietzsche’nin yalnızlığını, çektiği acıları, ıstırapları, aşklarını, hastalıklarını, umutlarını/umutsuzluklarını ve eserlerini yazarkenki ruh haletini bu sorulara aldığı cevaplarla ortaya koyuyor. Aynı şekilde yakın dostu Sigmund Freud’u tanımamız için de bize çok değerli ipuçları sunuyor. Özellikle rüyaların yorumuna özel ilgisini, bilinç, bilinçaltı ve bilinçdışı mekanizmasını keşfetmede yaşadıklarını, histeri vakalarını nasıl tedavi ettiğini, “baca temizleme” metoduyla psikoterapi ve psikanalizin temellerini nasıl attığını satır aralarında anlatıyor.
• • •
Nietzsche ve Freud’un kitaplarını okumadan önce Yalom’un “Nietzsche Ağladığında” romanını okumanın, onların ortaya koydukları fikir ve düşünceleri ile felsefi ve psikolojik yaklaşımlarını anlamada ufuk açıcı çok önemli bir rol üstlenebileceğini düşünüyorum. Her ne kadar Friedrich Nietzsche ile Josef Breur yaşamları boyu hiç karşılaşmasalar da roman, Yalom’un ifadesiyle “gerçek şahıslar, gerçek yaşanmışlıklar, gerçek olay ve hadiselerden hareketle” kaleme alınmış. Kitabın anlatım dili, diyaloglarla çok sade ve akıcı bir şekilde örgülenmiş. Elinize aldığınızda bitirene kadar sürekli okumak isteği uyandıran bu eseri, tüm okurlara mutlaka okumalarını tavsiye ederim.
"Bir insanın kendine karşı en büyük ödevi hakikati keşfetmektir" sözünü merak eden okurlara...
Keyifli okumalar dilerim!