Kitabı okurken başlarda Golem'in çok ön planda olmaması beni biraz hayal kırıklığına uğrattı ama sonra tamamen Athanasius Pernath'ın hikayesine kendimi kaptırdım. Kitabı okudukça vermeyi düşündüğüm, puan durmadan arttı ama o son bölümü okuyunca kesinlikle düşünmeden on puan dedim.
Kitabın başından itibaren okurken kafam karışıktı buna rağmen hep olay örgüsünü ve kitabın gidişatını anladığımı düşünmüştüm ama son bölümde gerçekten hiç bir şey anlamadığımı fark ettim ve aşırı derecede kafam karıştı.
Kitap baş karakterin ağzından anlatılıyor ve okuyucuyu yormayan aynı zamanda okurken edebi zevk veren bir anlatım tarzı var. Ayrıca kitabın geçtiği ortamın kasveti buram buram işlenmiş kitaba.
Konusuna gelirsem, taş ustası Athanasius Pernath, yüzünü bir türlü hatırlayamadığı gizemli bir adamın getirdiği bir büyü kitabını bir solukta okuyor ve sonrasında Golem efsanesiyle daha yakından ilgilenmeye başlıyor. Tabii kitapta bu konudan daha çok Pernath'ın hikayesini ve psikolojisini okuyoruz. Hatta bir açıdan romantik bir kitap bile diyebiliriz. Ayrıca favori karakterim Charousek oldu sıradışılığına ve beyninin çalışma şekline hayran kaldım.
Söylemem gerekir ki gerim gerilmek ve korkmak istiyorsanız bu kitabı önermem, bu kitabı okurken tamamen bilinmezliğe yol alıyorsunuz.