Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

248 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
BEYAZ ZAMBAKLAR ÜLKESİNDE Grigory Petrov TARİHTEN İBRET Kitaba ilgiyi üstüne çeken bir başlıkla bir bölümle başlanmış Moskova’daki Devlet Tiyatro'sunun duvarlarında oluşan çatlakların bir süre sonra temellerden çatıya uzanarak artmasını zamanında en sağlam bina temeli ahşaptan yapılmasınin ardından gevşek olan zemine kazıklar çakılarak ustüne de kalın taş duvari örülmüş. dayanıklık bu kadar sağlanabiliyormus fakat zamanla ahşap direkler çürümeye temel kaymaya başlamış binayı yıkmak yerine köşelerinden başlayarak temelleri açıp direkler yerine sağlam granit taşlar yerleştirmişler,binayı yenilemişler. Bu durum Devletlerin tarihi ve ulusların hayati ile ilişkilendirilmiş. KAHRAMANLAR VE MİLLET Bir devletin güçlü veya zayıf oluşu kitapta şu sözlerle özetlenmiş “Her ulus layık olduğu yönetime ve yöneticilere sahip olur.”ve her ulusun tarihini kim yaratır sorusuna iki büyük filozofun görüşünü eklenmiştir birincisi Büyük İngiliz filozofu Carlyle kahramanlar Leo Tolstoy ise halkın birer yaratici olduğunu ileri sürmüş ilgili konularda eserlerinde düşüncelerini ifade etmiştir. SUOMİ'NİN TARİHİ Yazar Finlandiya'yı anlatirken biz okuyuculari umutlandırıyor,Fin ulusunu anlatırken hayranlığını gizleyemiyordu.Ulusun kültürü her bir Fin ulusunun vatandaşının durmadan dinlenmeden çalışmaları sonucu ilerlemiş muasır medeniyetler seviyesine ulaşmıştır.Isveç egemenliği altında kaldıkları zamanlar Finler her anlamda bilim,kültür ekonomi,düşünce ve ahlakta geri kalmış ve yazar bunu yani Fin ulusunu bu süreçte küçük havasız bir mahzende yetişen zayıf bir çiçeğe benzetmiş ben eğitimden yoksun kalan bir çocuğa benzettim. Rusya ve İsveçliler arasinda 1808 yılında yasanan savasta Rus Çarı l. Aleksandır Finlandiya’nın yarısını ele geçirmiş ardından Fin Ulusal Meclisinin “Şeyim”i toplanmaya davet etmiş bunu ustune toplanmış ve Çar’ın rusya’ya katılmayı kabul etmiştir. Finlandiya isveç’in boyunduruğu olmayı bırakmasının ardından Rusyaya bağlı bir ülke olmaya başlaması kendi iç meselelerini eğitim öğretim kanununu kendi belirlemek istemesindendir.Iste burada o mahzende yetişen zayıf, fikirleri çıplak çocuk dışarı çıktı güneşi gördü. SNELMAN(BATAKLIK ÜLKESINI BEYAZ ZAMBAKLAR ÜLKESINE CEVIREN BIR HALK ÖĞRETMENİ) Fin kültürünü yükseltmeye çalışan büyük bir bilgin,derin bir filozof ve unlu bir politikacı, Snelman bir ideal öğretmenden daha fazla şey ifade ediyor benim için, ülkenin en uç noktasındaki öğretmene öğrenciye ulaşması onlara kültürlerini hatırlatmak,yukseltmek istemesi,Finlerin ruhunu uyandirmak istemesi idealden daha öte bir öğretmene isaret ediyor.Meclisteki konuşmaları,eserleri hep daha yüksek bir uygarlığa ulaşmanın adımlarını içeriyor gittiği her yerde bilgiyi kültürü yaymaya çalışmıştır.Okuyanlarin ulusal zekayı açmaya ulusal vicdanı uyandırmayı ulusal iradeyi güçlendirmekle zorunlu olduğunu belirtmiş halkın an salt tabakalarına ulaşmayı hayatin değerinin bilincinde olmaları gerektiğini koruması gerektiğinde defalarca sonu olmayan satırlara mektuplara yazmis çizmiş anlatmış benimsetmiş bir ülkenin aydınları doktorlar,öğretmenler,avukatlar,memurlardır kısacası her kesimdir onların görevidir bu ülkenin bireylerine nasil çalışılmasını,evlerin nasil inşa edilmesi gerektiğini mutlu ailenim formülü,erkeğin kadına ce kadının erkeğe nasil davranması gerektirdiğini kısacası halkın bilgisizliğini kabalığı sarhoşluğunun tek suçlusu okumuslarindir görevini yerine getirmeyenlerindir. EĞİTMEN VE MEMURLAR Snelman'in Seym’de Isveçliler çok uygar insanlar demiştir.Onların her yönde başarı görmesini dilediğini ve aynı zamanda Isveç Devleti degil İsveç memurlarından kurtulmasının sevincini dile getirdi.Isvec hükümetinin yetiştirdiği en ıyi memurlarını merkeze,önemli ve ıyi makamlara,çoğu okumamış ailesine yük olmuş veya ortaokulun ikinci ve üçüncü sınıfından çıkmış yalancı bilgisiz,vaktinin çoğunu meyhanelerde geçiren kötü memurları Finlandiyalı yolluyorlardı. Yavaş yavaş kendi Fin memurlarını makamlarına yelerstirerek kanunsuzluğun önüne halka eziyet etmenin önüne geçti halkta adalet duygularını uyandırmayı gittiği her yerde memurlar arasinda sevgi ve saygıyı arttırdı imi üç nesil sonra halkın övündüğü ve hatta kutsadığı memurlar sınıfı oluştu. KIŞLA-HALK OKULU Küçük Fin ordusunu da ulusallaştırma çabaları da Isveç subayların erlere olan davranışları kabul edilir durumda değildi.Kendi kültürlerini geliştirmek için Finleri kullanırlardı.Fin ulusu güçlü aydınları ile makamlar sirayla ele geçirdiler.Erler boş zamanlarını iskambil oynayarak,içli içerek geçirirlerdi çoğunun okuması yazmadı yoktu bu davranışları onlara “kışla öküzleri”gibi aşağılayıcı sözlerle hitap eden tüm gün kağıt oyunları oynayan ve içmekten başka bir sey bilmeyen ağzından küfür eksilmeyen sosyal ve ulusal idealleri olmayan İsveç subaylardan öğrenmişlerdi Snelman ve Fin aydınları orduya talimlerden başlayarak el attı. Universite eğitimlerini bitiren hatta liselerin en seçme öğrencileri de askerlik eğitimine başladılar 5 hatta 10 yıl süren askerlik hizmetini başarıyla tamamladılar bu süreçte bilimsel inceleme ve araştırma da yapan bu öğrenciler düşüncelerini Snelman yolu dile getirdiler. Kışla bir aile ocağına döndü hijyen temizlik giyim kuşam derken eğitim icin gerekli olan her şey ile donatıldı.Genç Fin subayları büyük bir kültür gücü haline gelerek erleri her açıdan ahlak,okuma yazma,birey olma yolunda eğittiler hatta onlardan birer eğitmen subaylarda yetiştirdi. Ordunun önemi vatani canı pahasına koruyan askerlerin değeri bir kez daha güçlü bir şekilde ifade edildi. FUTBOL Napolyonun Ingiltereyi fethetmek için çıktığı yolda emellerini gerçekleştirmeden geri dönmesi ve Saint Helene adasına dönmesi bunun üzerine Ingilere’nin her şeyine özenen avrupa ulusları öğrenimini dahi bitirmeyen gençlerin spora sanki bir dinmiş tapmaları en kötüsüydü. onlar gibi giyinmeye konuşmaya başlamaları tamamen kusurlu taraflarının birer kopyası olmaya başladılar.O zamanlarda herhangi ciddi bir fıkra sahip olmayan Fin gençleri de kendilerini futbola kaptırdılar.Snelman ve arkadaşları güçlü zihin deyip yola çıktılar.Güçlü bir manda bacağı yerine sağlam bir kafa diyen Snelman Fin gençlerine Sokrat'tan Cervantes'e birçok örnekle gençlere sporla ilgilenmelerini görünce sevindiğini fakat yalnızca Macarları degil ingiliz ve fransızları da yenmenizi sadece topla degil bilimle de isterim dedi. ANNE-BABA VE ÇOCUKLAR Birey değişirse toplum değişir,birey bilinclenirse toplum bilinçlenir... Zamanlarının çoğunu kahvehanelerde geçiren babalarda ev ışlerini temizliği,yemeği üstlenen anneler çocukları ile ilgilenmiyor,konuşmazlar boş vakitlerinde ise çocukların ellerine oyuncak,şekerleme tutuşturup,uzaklaşmalarını bir köşede oynamalarını isterler.iyi eğitilmemiş her çocuk işlenmeyen bir tarladır ve o tarlada sadece diken ve ısırganlar yetişir Fin ulusunun uyanışı ailelerin Bilinçlendirilmesi ile devam etti. Ünlü pedagoglar ve ruhbilimciler nerde olursa olsun ailelere ulaşıp tarım uzmanlarının halka en güzel fidanların,en iyi ekinlerin nasıl yetiştirildiğini öğretmesi gibi,onlarda anne babalara çocuklarının akla uygun bir şekilde nasil eğitilmesi gerektiğini açıklamaya çalışmışlardır. HALK ÜNİVERSİTESİ Genç Fin aydınları Snelman’ın çevresinde toplanarak bir grup oluşturmuş ve bu grup üyelerinin sayısı gittikçe artmaya devam ediyordu,aralarında çoğunun Helsinfors Üniversitesi’nden genç profesörler,Finlandiyanın her köşesinden doktorlar,avukatlar,memurlar çıkar gözetmeksizin ülkenin gelişmesi için ellerinden geleni yapıyorlardı.Finlandiya'nın her köyüne,her köşesine araştırdıkları kaynakları gezici kütüphaneler hâline getirerek gönderdiler,her Pazar günleri halk anlayacağı dilde edebiyat,sağlık,ekonomi ve ahlak konulari ile ilgili konferanslar kendini bu alanda gelistirmis en iyi öğretmenler ve konferansçılari seçerek her bölgeye konferanslar vermek uzere gönderdiler. Zenginler evlerini kütüphaneye dönüştürmek üzere devlete verdi.Eğitim için vakıflar kuruldu. JARVİNEN'İN SÖYLEVI Zamanında yoksul ve hor görülen bir satıcı olan ve Reçel Kralı olan anılan, Jarvinen Halk Üniversitesi’nin düzenlediği ulusal bayramda konuştu hayat serüvenini anlattı. Fin ulusu'nun en güzel köşelerinden biri Jarvinen zamanla isini büyütmüş ve geri kalan Jarvinenlerin hayatının ne kadar kötü süreçlerden geçtigini,nasıl olduğundan söz etti “Fin ulusu Jarvinen demektir” sozlerinj tamamladı. HAYDUT KAROKEP Jarvinen konferansta bir zamanlar Finlandiya’nın korkulu ruyasi olan Johan Karokep’in sağ olduğunu, Italya’da bulunduğu sürede gördüğünü onunla görüştüğünü söyledi.Iflah olmaz bir hırsız olan Karokep üç oğlunu yetiştirmiş hepsinin hayata atılmasını sağladı, ıyi mevkilerde kendini geliştirmiş üç oğlu avrupanın en iyi okullarında okumuştu. Karokep, Jarvinen’in çocukluk arkadaşıydı.Ticarethaneleri,kiliseleri hiçbir yararı olmamasına rağmen soyarken yakalandı,ardından deli hastanesine gönderildi bu sırada ordan kaçarken peşinde olan polislerinkurşunlarından öldüğü ve arkadaşlarının cesedini sakladığı düşünüldüğü için unutulmuştu. Bir tüccarın yanında çalışan Karokep efendisinin güvenini kisa Sürede kazanmış hatta efendisi ona büyük bir miktar para emanet etmiş,Efendisinin mağaza sahibi ile köylüleri Kandırdığını anlayınca bütün parayı köylüler dağıtmış ardından mağaza sahibini de iyice dövmüş ve mahkemede efendisinin köylüleri sahte kantarlarla kandırdığını anlatmamış ve suçlu durumuna düşmüş çünkü köylüler efendisi ile taahhütname imzalamıştı. Insanlar,sevgilerinden Tanrı’ya ulaşmak için tapınaklar inşat ettiler onun yanıp tutuştular ama birbirlerini soyarlar,soyulurlar diyen,insanlar ve Tanrı’ya karsi isyan etmeye onlardan intikam almaya başladı. Bankalar soymaya,papazları öldürmeye başlamış.En son öldürmeye çalıştığı ama yaralı olduğunu iyileştiğini öğrenmiş onu tekrar öldürmek için evine gitmiş ve ordan ondan bir ders almis tamamen değişmiş biri olarak çıkmış.Kendini çocuklarının hayatına eğitimine adamış. Jarvinen’e çocukluk arkadaşının tüm hikayesini kendisinden dinlediği gibi konferansta ulusal üniversitenin profesörlerine anlatmış Biz hepimiz,tüm Jarvinenler,Karokepler bu ulusun evlatlarıyız kotu şeyler yaşamamız veya iyi şeyler yaşamamız bizim meziyetimiz değildir. JARVİNEN,OKUNEN VE GULBE Jarvinen ,Reçel Kralı,Küçük kulübesinde kurabiye satarken nasil birden bir dünya markası olan reçel fabrikatörü olduğunu,onu bu konuma getiren bir konferansla olduğunu anlattı. Robinson Cruise’den ilham alarak hayatta kalma mücadelesini canlı örneklerini ele alarak anlatan Bilgin'den etkilenmiş,o zamanlarda biri demirci,biri yumurtaci biri de kunduracı olan üç arkadaşını da konferansa götürmüş birlikte çıktıkları yolda her biri Fin ulusunun kalkınması için ve kendilerini ilgilenmekten hoşlandıkları alanda geliştirmek için durmadan çalışarak dünya çapında bilinen Ticarethaneler,Şirketler ve Fabrika zincirleri sahibi oldular,bu üç adam da Jarvinen gibi Köy okullarına,Fin bilginlerinin denizaşırı araştırmalar yapabilmeleri için her yıl 100,000 ila 300,000 mark arasında değişen yardımlarda bulunmuşlardır. Jarvinen’nin bu konuşmaları ve Törenin tüm ayrıntıları Fin gazetelerinde aynen basıldı. Bu olanlar ülkede olay oldu uzun zaman konuşuldu,Zenginler halk üniversiteleri için bina hediye ettiler,veya inşası için para verdiler. KÖYLÜLER,İŞÇİLER VE ESNAFLAR Çocukluğudan beri halk işleri,ilişkileri,dünya işlerine hep saray zihniyeti ile yaklaşımlarına,yorumlanmasına karşı tepkiliydi kalabalık halk kitlelerinin kültürden yoksun bırakılması herkesin felâketidir bu bir cinayettir demiştir,tarihi anlatan tüm ders kitaplarında,gazetelerde halktan,halkın hayatta kalma çabasını,üretkenliğini,azmini yazılmaz hatta şair ve büyük alimlerden,krallar ve bakanları,ailesinden onların kavgalarından günlerce bahsedilir.Halka yer verilmezdi.. Bu bölümde her zaman her yerde sabırlı ve dayanıklı olmaya çalışan halkın önemi ifade edilmiştir.Halkın hem maddi hem de manevi anlamda yükseltilmesi için atılmayan adımlar tartışılarak ve halk tabakasını ormana benzeterek çok anlamlı örnekler ışığında açıklamış köylüler,işciler esnaflar en geniş halk tabakalarının her yönden aydınlatılmasını halk ile aydınlar arasındaki bu uçuruma son vermek için gerekli olan uyarıları yapmis ve halkın bu sefil durumdan çıkarılmasının herkesin borcu ve görevi olduğunu defalarca dile getirdi. SATILMIŞ YAZAR Bu bölümde Slav azınlığına mensup olan fakat Ulusunu satmış ahlaktam yoksun ve yaşadığı donemden dolayi yeteneğini içinden ciktigi ulusu yazıları ile yok etmeye çalışan yazarın hayatından söz edilmiştir. Kalemini satan bu yazar Almanlarin ona verdigi para karşılığı ile Slav'ları kötüleyen dürüst olmayan yazılar yazardı.Bir gün Snelman'nın yaptığı konuşmada içindeki buzlar eridi pişmanlık duygusuna büründü her hücresi ve bu konuşmadan sonra Finlandiya'ya dönen Snelman ondan gelen mektubu okuduktan sonra intihar haberlerini gazetelerden görür.Burada Vatanseverlik ve ulus bilincininbilincinin edinimine dikkat çekmiştir. HALKIN SAĞLIĞINI KORUMAYA ÇALIŞAN DOKTOR Bir köy doktoru hatırasını yazıyor.Köylülere şöyle sesleniyor:Efendiler!ne zamana kadar bu saklambaç oyununa devam edeceksiniz?Sürekli vatanseverlikten bahsedersiniz ama millet için vatan için,insanlık için ne yapıyorsunuz devlet büyük bir ailedir.Onun mensupları sizin küçük kardeşlerinizdir.Alt tabakanın kusurları,kısmen de üst tabakanın ihmallerinden ve duyarsızligindan kaynaklanmaktadır.Kitap sayesinde köylerdeki kötü durumu herkes görür ve anlar yardımlaşma artar olumsuzlukların çoğu ortadan kalkar. Ülkede üretime katılan eller çoğalır.Milletin sağlığı için mücadele eden büyük kahraman doktorun heykeli dikilmez çünkü onun yaşattığı bütün insanlar doktorun birer heykelidirler. YANSIMALARIM Öncelikle kitabımız yazarı Grigory Petrov’un Rusya ve Avrupa arasında yaşadığı sürgün hayatınin etkileri görülüyor ve kitaba eşssiz anlamlar katıyor.Bir zamanlar Isveç egemenliği altında olan olan ve her anlamda diger ülkelerden geri kalan Finlandiya'nın kamu,aile ,kültür,tarım,eğitim,devlet alanlarında kalkınmasını anlatıyor . Bu kitabı okuyup,özetledim ve Eğitim psikolojisi kapsamında değerlendirdiğimde,Snelman’ın eğitime el atmaya ülkenin psikolojik ve Sosyolojik verilerini toplayıp eğitime uygulama ile başlamış olması ciddi anlamda gözlem ve görüşme yerinde görme,adım-adım deneysel yöntemlerle ülkenin her yerinde olan her bireye ulaşması çok güzel bir strateji olmuş.Ögrenenlerin gelişim süreçleri,Bilginlerin ve aydın kesimin attığı adımları bir bir takip ederek kontrol altına alması öğretmenlerin yanlış eylemlerde bulunmasını engellemiştir ayrıca Tarihten ibret olarak açılan başlıkta geçmişte yaşanan olaylar,yapilan yanlışlardan söz edilmiştir,öğrenme psikolojisi konusunu baz alarak degerlendigimde öğrenme için geçerli olan ilkeler,kuramlar,ve öğrenme ile birlikte bireylerde görülen değişimler,öğrenmeyi kolaylaştıran ve zorlaştıran koşulları göz önüne serer her alanda görülen değişiklik diğer alanları da etkilemiş Kışlada verilen eğitim subayların davranışları ülkedeki aile yapısına da damga vurmuş eskiden çocuklarının kışlaya gidip döndükten sonra herhangi bir değişme gelişme görmeyen aileler daha sonra “çocuğum kışlaya gitse de adam olsa”gibi dileklerde bulunmaya başladı degişim çevre ve kalıtım etkiler ilkesini göz önünealdığımda çevre için güzel bir ornek olduğunu iddia edebilirim. Futbola olan ilgi davranışçı kişilik kuramlarına örnek verilebilir. Snelman’nın yaptığı konusmadan etkilenen Fin sporcuların alandaki kurallardan insanların davranışlarının sonucunda karşılaştıkları ödül veya cezalara bağlı olarak davranışlarında azalma veya tekrar etme olduğunu açıklamaktadır. Kışladaki erler ve subaylar davranış sekillerinin değişmesi sosyal sinif farki olmaksızın her bireyi etkilemiştir. sosyal sınıf faktöründe bireylerin ait olduğu sosyal sınıfın Yaşama biçimi düşünce ve eğilimleri etkisinden söz edebiliriz ayrı faktörü ailenin birey üzerindeki şekillendirici etkisi ile ilişkilledirilebilir. Finlandiya İsveç egemenliği altındayken memurlar işlerini keyiflerine göre yapardı ve her şey her şey rayına girip onların yerine gecen Fin memurları sırayla halk tarafından Hatta kabul görülen kanunlar çevresinde toplanarak halka hizmet etmenin bir görev olduğunu ,ahlaki anlamda bir borç olduğunun farkına varmışlar. Ailelerin çocuklarına sorumsuzluğu hakkında verilen bilgiler doğum öncesi dönemden başlayıp ileri yetişkinlik dönemine kadar devam eden bazi fiziksel,bilişsel ve psiko-sosyal alanlarında da etkileşimler değişen değişmeyen veya motor becerilerini geliştirememesi olabilir Çocuk yaşla birlikte bilinç zeka ve algılama hatta dil kullanma becerileri bilişsel gelişim anlamında edinemediği psikososyal gelişim alanında benlik duygu mizaç, ahlak ve kişilik gibi kazanamadığı, bu kavramları hayatında gösteremediği davranış eğilimleri onun eğitim hayatını ortaya çıkarır. Sonuç olarak bir ütün olarak baktığımızda eğer ebeveynler zamanlarını çocuklarına çocukluğundan başlayıp bir birey Olana Kadar ona eğitim vermesi yetiştirmesi yolu göstermesi gerekir bunların olmaması durumunda birey kendini keşfetme kendini gerçekleştirme yolunda herhangi bir hedef belirlemez ve kurduğu hayatta çevresi ile hep aynı seviyede olacaktır ebeveynler çocuklarına verdikleri öğütleri kendi davranışlarında da uygularsa aslında çocuklar bundan etkilenerek taklit yolu ile edinmiş olacaktir. Hicbir alanda değişim gelişim veya eğitim rastgele olmamıştir uzun bir sureci kapsayan bir çalışma sonucu olur. Eğitim psikolojisinde Yapılandırmacılık konusu bağlamında Sosyal ve Bilişsel yapılandırmacılık görüşlerine dayanan birçok ornek ile karşılaştım. Kitaptaki karakterler daha çok Vygotsky’nin sosyal Yapılandırmacılığina göre çevrelerinden ortamdan bilgi ile etkileşim halinde olmuşlar. Bilişsel Yapılandırmacılık ile ilgili olarak da Halk üniversitesinin kurulmasi,Kütüphanelerin kurulması kitaplarin bölgeden bölgeye gönderilmesi öğrencilerin veya bireylerin bilgiye ulaşmasını sağlamıştır bu da bilişsel yapılandırmacılığa bir örnektir.Ayrica Mustafa Kmal Atatürk bu kitabın okunmasını önermiştir.
Beyaz Zambaklar Ülkesinde
Beyaz Zambaklar ÜlkesindeGrigory Petrov · Beyazıt Kitabevi Yayınları · 201899,9bin okunma
·
298 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.