Gönderi

ermeni meselesine ne gerçekçi yaklaşımdır sabırla okumanız dileğ ile yazının tamamı nı şu linkten okuyabilirsiniz 2016.kurtuluspartisi.org/ermeni-sorunu Ermeni Soykırımı Emperyalizmin yalanıdır.. Türklerle Ermeniler, On Birinci Yüzyılın başlarında, Çağrı Bey’in İran Yaylalarından bu yana geçerek Anadolu’ya yaptığı ilk keşif seferleri sırasında karşılaştı. Sonrasında, bildiğimiz gibi, Anadolu fethedildi. Bu sırada hemen tüm Ermeni Krallıkları, Bizans tarafından yıkılmış, Ermeniler Anadolu ortalarına kadar dağıtılmıştı. Bir iki küçük prenslik kalmıştı, yarı bağımsız durumda. Bizans, Ermeni Halkına etnik ve mezhepsel farklılığından dolayı yoğun bir baskı ve zulüm uygulamaktaydı. Türkler Anadolu’yu fethetmekle Ermeni Halkını, Bizans zulmünden kurtardılar. Onları yaşayışlarında ve inanışlarında serbest bıraktılar. Kiliselerine, dinlerine saygılı davrandılar. Ayrıca da Ermeni Halkını, Anadolu’nun diğer halklarını olduğu gibi, Bizans Derebeylerinin ekonomik zulmünden kurtardılar. Toprağı derebeylerin elinden aldılar, üretmen halkın kullanımına verdiler. Bu nedenlerden dolayı Ermeni Halkı, Türkleri ve onların yönetimini sevdi. İki Halk hemen anlaştı. Ve aralarındaki bu dostluk, 1877-78 Osmanlı-Rus Harbi’ne gelinceye kadar sürdü. Bu harpte Osmanlı yenildi. Ve Balkanlar’da, Kafkaslar’da büyük toprak kayıplarına uğradı. Bundan sonra Rus Çarlığı, İngiltere, Fransa başta gelmek üzere tüm Batılı Emperyalistler, Ermeni Halkını ve Ermeni Burjuvalarını Osmanlı’ya ve onun Müslüman halklarına karşı kışkırttı. Ermeni Burjuvaları bu oyuna geldi. Ve bilindiği gibi ilk Ermeni İsyanı 1894’te Sason’da patlak verdi. Ermeni Burjuvalarının kışkırtıcıları, bölgenin Ermeni köylülerini, o güne dek kardeşçe yaşadıkları Kürt köylülerinin üzerine saldırttı. Gafil avlanan yüzlerce Kürt köylüsü katledildi. Malları yağmalandı, köyleri yakılıp yıkıldı. Bunu onlarca Ermeni İsyanı takip etti. Bu isyanlar İstanbul’da bile görüldü. Osmanlı Bankası işgal edildi. Osmanlı Sultanı İkinci Abdülhamid’e Cuma Selamlığında suikast düzenlendi. İkinci Abdülhamid, şans eseri kurtuldu. Rus Çarlığı’nın ve Batılı Emperyalistlerin oyununa gelen-kandırılan, kullanılan Ermeni Burjuvaları, nüfusça ancak % 14 küsurunu oluşturdukları topraklarda yani Mersin’le Trabzon’u birleştiren hattın doğusunda kalan tüm Anadolu ve Kürt illeri üzerinde (ki şu anki Türkiye’nin hemen hemen yarısına tekabül etmektedir.) bağımsız bir Ermenistan Devleti kurmak istiyorlardı. Biz nüfusça bu kadar azınlık olmamıza rağmen burada bir devlet kurarsak, buranın ezici çoğunluğunu oluşturan Müslüman Türk, Kürt Halkıyla, diğer azınlıkları oluşturan Laz, Çerkez Halklarıyla, Hıristiyan Rum ve Yahudi Halkı ne olacak, onlar nereye gidecek, diye sormuyorlardı. Hayaller âleminde yaşıyorlardı. Gözlerini akıl almaz bir hırs bürümüştü. Rus Çarlığı ve Batılılar, Osmanlı’yı çökertecek; buraları da bize verecek, diyorlardı. Daha doğrusu öyle sanıyorlardı. Oysa Batılı Emperyalistlerin amacı bambaşkaydı. Onlar, kendilerinin dışında kimseyi düşünmezler ve sevmezler. Hiçbir halk onların umurunda değildir. Tersine onlar, dünya halklarının başdüşmanıdır. Bugün de Afganistan’da, Irak’ta, Libya’da olduğu gibi, mazlum dünya halklarını katleden, ülkeleri işgal ve talan eden onlardır. Doğayı mahvedenler de onlardır. Birinci Emperyalist Paylaşım Savaşı’nın ünlü İngiliz temsilcilerinden biri olan Lord Curzon, 16 Şubat 1920’de şöyle diyor: “Müttefiklerin uğrunda savaştıkları amaçları arasında bağımsız bir Ermenistan devletinin kurulması da vardır. Bu amacın gerçekleşmesine tüm müttefikler aynı derecede ant içmiş durumdadır.” Ve bunun sebebini anlatıyor, gerekçesini koyuyor Lord Curzon. Şöyle diyor gerekçesinde de: “Büyük bir Panislam ya da Panturan hareketi ortaya çıkabilir. Ve böyle bir halde, Londra Konferansı genellikle dünya barışı bakımından Türkiye Müslümanlarıyla Doğudakiler arasına sokulmak üzere bir Hıristiyan toplumunun sıkıştırılmasının yerinde bir girişim ve bunun da bir Ermeni devleti olabileceğini düşünmüştü.” İngiliz Emperyalizmi, görüyor musunuz 1920’de meseleyi, kendi siyasi, emperyalist çıkarları açısından nasıl görüyor… Bu amacı sergileyen bir belge daha aktaralım: “Ermeniler bir Türk zaferi karşısında çok şey kaybedecekler, ama bir Müttefik zaferinde de çok şey kazanacaklardı. Başkan Wilson ile diğer Müttefik liderleri Ermeniler’e, savaştan sonra çektikleri acıların tazminatı ve davaya sadakatleri nedeniyle doğu Türkiye’de bağımsız bir devlet verilmesini istiyorlardı; İngilizler de böyle bir tutumu kuvvetle destekliyorlarsa da, onların başka özel çıkarları vardı. O sırada, (Aralık 1917) Savaş Kabinesi, savaşın sona ermesi durumunda, Türk ve Almanlar’ın bölgedeki uzun vadeli emellerinin de sona ereceğine pek inanmıyordu. Hükümet gizli bir raporda Ermeni devletinin kurulmasını şöyle savunuyordu: “Bu devlet İstanbul’dan Çin’e kadar uzanacak ve Almanya’nın eline dünya barışını tehdit için Bağdat Demiryolu’nun kontrolünden daha fazla bir güç verecek olan Turancı bir hareketin gelişmesine karşı tek engel olacaktır.” (Peter Hopkirk, İstanbul’un Doğusunda BİTMEYEN OYUN, Yeni Yüzyıl Tarih Dizisi, s. 324) İşte Ermeni burjuvaları, Batılı Emperyalistlerin bu niyetlerini doğru okuyamadılar. Oyuna geldiler. Ermeni Halkından da, Osmanlı’nın Müslüman Halklarından da yüz binlerce masum insanın boş yere hayatını kaybetmesine, kanının akmasına sebep oldular. Yaşanan bir trajediydi. Bu trajedide mahva uğrayan Ermeni ve Osmanlı’nın Müslüman Halklarıydı. Başaktörse bugün de olduğu gibi AB ve ABD Emperyalistleriydi. Tabiî o zaman Rus Çarlığı da bu aktörler arasındaydı.
·
12 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.