Gönderi

222 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 23 hours
"Aleksandr Puşkin üzerine düşünmek Rus edebiyatının tü­mü üzerine düşünmekle eşanlamlıdır." diye başlıyor önsöz ve sayfalarda ilerledikçe bunu daha iyi anlıyoruz. Günümüzdeki Rusya 250 yıl Tatar- Moğol istilası altında kalır ve bu durum, Rus Ortaçağı'nın uzamasına neden olur. 1. Petro ile hızlı ve köklü Batılılaşma sürecine giren Rusya'nın feodal düzeni, mutlakıyetçi bir yapıya evrilecektir. Bununla birlikte, kilise devlet gözetimine alınacak, eğitimde laiklik esas alınacak, bilim akademileri ve modern okullar açılıp bu işlerin daha iyi düzene oturması için Avrupa'dan yüzlerce uzman getirilecek, tiyatrolar açılacak, harf, takvim gibi kültürel konularda yenilikler ardından gelecek ve tüm bu köklü dönüşüm, başkentin Moskova'da Petrograd'a (Petersburg'a) taşınmasıyla simgeleşecektir. Tüm bu işleri yapan Petro deli lakabiyla anılacak aynı zamanda, ne de olsa köklü değişimlere imza atanlar hep deli ve türevi lakaplarla anılmışlardır. Ama aynı zamanda Rusya'yı Ortaçağ düzeninden çıkaran isim olarak da tarihe adını yazdıracaktır. Bu değişimlerin edebiyat alanına da yansımaları olacaktır. Sözlü bir kültüre dayanan Rus edebiyatında ilk yazılı eserler İncil ve başka dini kitaplarla kendini gösterecek, bundan dolayı yazılı kültürde yenilikler gecikmeye uğrayacaktır. Uzun bir süreç içinde masal, destan ve buna benzer anlatılar yavaş yavaş bizi, Puşkin'e taşıyacaktır. Ama öncesinde Rusya'nın her alanda olduğu gibi edebiyat alanında da örnek aldığı Avrupa'daki edebiyatın gelişimine bakıyoruz. Evrensel ve değişmez insan anlayışıyla klasikçilik uzun süren hakimiyetini, Avrupa'nın yüzünü değiştiren köklü yenilikler sonucunda ve burjuvanın öncülüğünde sosyal ve siyasal hayatta kiliseye ve feodal düzene karşı insanın doğası gereği özgürlüğüne duyulan mutlak güven ve inançla değişime uğrayacak. Ancak bu aşırı güven ve inanç, burjuvanın baştaki amaçlarından tersine sapmasıyla, yerini güvensizliğe ve inancın sarsılmasina evrilecek. Bu duruma tepki olarak doğan romantizmle, folklor ve halk kültürlerine, aynı zamanda tarihe yönelim kendisini insanın edebiyatta romantik kahraman olarak öne çıkmasına ve böylelikle hem bir yandan hüzün duygusunu yukarı çıkaracak hem de zorluklardan hep mutluluğa ve umuda çıkışı merkeze alacak. Ancak yine eksik bir şeyler vardır, bu kahraman gerçek hayattan ve çevreden kopuk bir izlenim verecek. İnsanın doğası daha iyi anlatılabilir denilecek ve gerçekçi kahramanlarla edebiyatta, çevresi ve toplumunun etkilerini üzerinde daha çok hisseden bir yapı ortaya çıkacaktır. Tekrar gözleri Rusya'nın soğuk coğrafyasına çevirdiğimizde tahtta baskıcı bir yönetimi göreceğiz ama aynı zamanda Rus edebiyatına yön verecek ismin yani Puşkin'in doğumunu… Soylu bir ailede gözlerini dünyaya açacak Puşkin, evinde çok iyi öğretmenlerden eğitim alacak ve henüz küçük yaşta ülkesinin rehberi konumunda olan Fransızların edebiyatını ve düşünsel yapıtlarını aslından okuyacak. Bunun etkisi onun üzerinde sonuna kadar aydınlanmacı etki bırakacak. Ancak ilk yapıtlarını henüz gençken klasik akimda verecek ve ismi yıldız olmaya doğru evrilecek. Dekabristler içinde yer alması ve yergisel eserleri kendisini Sibirya'da bulmasına neden olacakken, sevdiklerinin araya girmesiyle kendini Rusya'nın güneyinde bulacak. Hep aklında ve kaleminde kendine yer bulan yazgısı onu, sürgünde örnek alacağı ve hayranlık duyacağı İngiliz edebiyatının romantik ve tutkulu şairi Lord Byron'la ve insanı çözümleme ustası diyebileceğimiz ve bir ayağıyla Rönesans'ta bir ayağıyla gelecekte olan Shakespeare'le ve öte yandan ise farklı kültürlerle buluşturacaktır. Sürgündeyken Dekabristlerin ayaklanmasi yaşanacak, sürgünden döndüğünde kendisine Çar tarafından, eğer başkentte olsa bu ayaklanmaya katılır miydi sorusu sorulacak ve o, hiç korkmadan "evet" yanıtı verecek. Ama aynı zamanda, ayaklanma dürtüsünün halkta belli birikimlerin sonucunda kendiliğinden ortaya çıkmak üzere saklı duran tehlikeli, korku veren ama bir o kadar da hak olan bir olgu olarak zihninde yer bulacak. Birçok eserinde halk ayaklanmasi böyle verilecek. Romantizmine kattığı özgünlükle, devrimci romantizmle daha liberal denilebilecek romantizmi birleştirecek ama yavaş yavaş dehası ve toplumunun özünü başarılı analizi ve gözlemiyle gerçekçiliğe doğru yelken açacak. Çingeneler eserinde, mevcut dünyanın hakim bireysel ve benmerkezci anlayışına gömülen ve bundan kaçarak kendini Çingeneler içinde bularak bir Çingene kızına aşık olan Aleko, kızın kendisini bırakması ve başka biriyle olması sonucunda tekrar bir yıkıma uğrayacak. Böylelikle, Rousseau gibi ön romantiklerin insanın mutlak özgürlüğe yönelmesinin, doğaya saf bir özgür yaratık olarak gelmesinin gerçekçi olmadığını ilan edecek. Çünkü insan bir ayağıyla hep toplumun karakterine bağlı kalacaktır. Aynı Çingene kız gibi… Rus Tarihi üzerine dev bir eserin sahibi Karamzin'i okuyarak tarihsel olarak Rus halkını görecek olan Puşkin, bu bilgisini Shakespeare'den etkilenerek tarihsel eserler yazarak taçlandıracak ama yine bu eserlerinde de insanı gerçekçi şekilde ele alacak. Nihayetinde yedi yılda yazdığı baş yapıtı Yevgeni Onegin'de, Batıcılık ile kökleri arasında ve yenilikler karşısında hareketsiz kalmış Rus insanını, toplumun her katmanıyla kaleme dökecek. Bu nedenle ki, pek çok edebiyat araştırmacısı tarafından bu eseri gerçekçi türde ilk ve büyük eserler arasında gösterilecek. Aynı zamanda o, Batı'dan farklı olarak burjuva yapısını bünyesinde barindirmadan Batılılaşan Rusya'da kimsenin farkına varamadığı, bu yenilik hareketinin bireyi benmerkezci ve yalnız hale getirişinin bunalımını sezecek ve anlayacak. Yine Yevgeni Onegin'de edebiyatın yönünü olağandışından olağana, sıradana ve yaşanılmakta olana çevirecek; bunu yaparken "karakterlerin psikolojisi ile karak­terleri meydana getiren çevre" arasındaki "organik bir­lik"i de sağlayarak, sadece Rus edebiyatı­nın değil, dünya gerçekçi edebiyatının en büyük ve ilk ya­zarları arasında yer alacaktır. Malesef Puşkin'in bu büyük eserini henüz okuma fırsatı bulamadım ama Ataol Behramoğlu'nun kendi birikimi ve oldukça geniş edebiyat eleştirmeni ve yazar çevresinin fikirlerinden faydalanarak ortaya koyduğu şekliyle fazlasıyla bilgi sahibi olduğumu söyleyebilirim ama tabi bu yeterli olmaz, ileride bu eseri mutlaka okuyacağım. Bilindiği üzere Puşkin, eşini kiskanarak biriyle düello yapar ve bu saçma olay sonucunda onu kaybederiz. Ama onun istediği gibi dünya edebiyat tarihinde ve Rus edebiyat ve genel tarihinde adı kalıcı olarak belleklere yerleşmiştir. İncelemeyi onun şu güzel şiiriyle bitirmek istiyorum: Ben insanüstü bir anıt diktim kendime, Halkın yolu geçemeyecek üstünden, Boyun eğmez başıyla daha da yükseklerde Çıkacak o Aleksandr kulesinden. Hayır, büsbütün ölmem ben-ruhum kutsal lirdedir Yaşayacak bedenim ve kaçacak çürüme- Şu yeryüzünde kaldıkça tek bir şair Duyulacak ünüm her yerde Adım dilden dile dolaşacak tüm Rusya' da, Ona özgü her dilde herkes bilecek onu Gururlu torunu Slav'ın, Finli, şimdilik yabanıl Tunguz, Ve Kalmuk, bozkırların dostu. Ve halk gönlünde taşıyacak beni uzun zaman, İyi duygular uyandırdığım için lirimle, Özgürlüğü övdüğüm için şu acımasız çağda Ve merhamet uyandırdığım için düşenlere Ey esin, boyun eğ buyruğuna Tanrı'nın, Övgüyü de iftirayı da umursama, Ne hakaretten kork ne çelenk iste Ve tartışma aptalla. Not: Kitapta yer alan en beğendiğim şiiri ise bu, gerçekten harika! #84664562 İyi okumalar
Rus Edebiyatında Puşkin Gerçekçiliği
Rus Edebiyatında Puşkin GerçekçiliğiAtaol Behramoğlu · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 200125 okunma
··
151 views
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.