Okuyunuz.
Kitaptan bir hikaye aktarmak istiyorum sizlere.
Eyüp Peygamber çok rahatsızlanır. Yaraları kurtlanır. Bir gün yarasından bir kurt yere düşer. Ve Eyüp Peygamber o kurdu eline alır, yarasının üzerine koyar. 'Nasibini almadan gitme' diye ekler.
***
Bu hikaye hem harikulâde etkileyici ve büyük bir ögreti sahibidir. Hem de fazlasıyla tehlikelidir. Zira 'şükür' ögretisini sunmaktadır. Tanrı'nın bizlere verdiği her iyiliğe, her kötülüğe şükretmek.
Iyi yanı; iyilikleri ve kötülükleri Tanrı çeşitli sebepler ile bize gönderiliyorsa, elbet bir adalet vardır ortada, karşılığını kullarından esirgemez.
Kötü yanı; kendini Tanrı yerine koyan insanlar her şeyi reva gördükleri için kendilerine, adaletten söz edilemez. Ve siz şükrederek yerinizde sayar, hattâ gerilerken.. ahmet/mehmet/recep/vesaire.. isimli tanrılar daha çok'tanrı' kesilirler başımıza.
Ayırdına varmak gerek.
***
Kitaba gelecek olursak...
Türkiye'deki müslümanların çoğunluğu Hanef-i Mezhebine dahildir.
Aynı çoğunluk, mezhep imamları İmam-ı Azam Ebu Hanife'nin , Alevilerin 6. İmam'ı Cafer-i Sadık'ın ÖĞRENCİSİ olduğunu ve Imam'ı Azam'ın Abbasi zindanlarında işkence edilerek öldürüldüğünü bilmezler.
***
Ve aynı çoğunluk bu kitabı okusa mezhebini değiştirir.
İkrara bend olur.
Ali'nin yolunu hakk bilir.
*
Kerbelâ'nın önü düzdür.
Geceler bana gündüzdür.
Şah Kerbelâ'da yalnızdır.
..
Kerbelâ'nın yazıları.
Şehid düştü gazileri.
Fatma Ana kuzuları.
..
Bir su verin mazlum Can'a.
Yezid içti kana kana.
Fatma Ana yana yana.
..
Şah Hüseyn'im attan düştü.
Yezid gelip, kanın içti.
Atı Medine'ye kaçtı.
..
...
***
Hz. Abbas (Hz. Ali'nin Hz. Fatıma'dan olmayan oğlu), Hz. Hüseyin'e su getirmek için Fırat nehrinin kıyısına gelir.
Yezid'in kumandanları 'sen su içebilirsin. Ancak Hüseyin'e gotürmen yasak' derler.
Abbas kulak asmaz. Matarasını su ile doldurur. Atına biner. Yola çıkar.
Önünü keserler.
Abbas at üstünde savasır önce. Aldığı darbelerden dolayı yere düşer. savasmaya devam eder.
Abbas'ın bir elinde su matarası, diger elinde kılıç vardır.
kılıcı tuttuğu kolunu keserler.
Abbas matarayı dişleri ile tutar, diger eli ile kılıcına sarılır. Bir sure sonra diğer kolunu da keserler.
Abbas savasamaz durumdadır.
Koşmaya baslar, tek umudu bir yudum su götürmektir Ehl-i Beyt'e .
Okla vururlar Abbas'ı.
Kolları olmayan, dişlerinin arasinda su matarası taşıyan Abbas'tan öyle korkarlar ki, yanina yaklaşamadıkları için okla öldürürler.
***
"...
Abbas'ın giydiği keten gömlektir.
Gömleği soydular kolları yoktur.
Ak libas altında yarası çoktur.
Abbas'ı vuranlar elbet sürünür.
..
Hal böyle böyle, var Pir'e söyle.
Pir'im mecnun olmuş, ben olam leyla.
Pir de benim gibi yanar mi böyle ?
..."
Lâ Fetâ illa Ali, Lâ Seyfâ illa Zülfikâr.
(Sözlerim, yorumum yanlış anlaşılmasın, kimseye 'mezhebini degiştir' demiyorum. haddim degil. Inandığıniz şeyi bilin yeter.) 
Fuzuli
·
258 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.