Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

256 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 saatte okudu
Uzun zaman sonra bir efsaneyle dönelim istedim. Nur Baba da tam aradığım kitaptı doğrusu. Hayatını severim, siyasi hayatı ve dürüstlüğüne de hayranımdır. Özellikle 60lı yıllardaki hareketine. 1922”de yayımlanan Nur Baba romanını ise biraz açalım. Şu tüberküloz lanetine tutulduktan sonra kaleme aldığı, çok eleştirildiği, Bektaşi kokan mısralar bakalım nasılmış. Nur Baba çok eleştirilse de 1 yılı doldurmadan 2 kez basılır. Daha sonra 2 kere daha basılacak, yok satacaktır. Peki, nedir onu bu kadar önemli yapan? Dönemin tarihsel kesitini sunar bizlere, toplumunu, çöken son imparatorluğun toplumsal kuramlara ve kişilerin dünyasına yansımasıdır biraz da bu roman. Bir Bektaşi şeyhi ile evli bir genç kadının arasındaki aşkı konu edinen bu roman, onların yaşayışı ve ayinlerine (bu ayin konusuna nedense hiç sıcak bakmam, biraz yapmacık biraz dumanlı kafalar canlanır hep gözümde) değinir. Ki yaptıklarının romanda yazılması ve gerçek hayatta da bunu yapmaları ama okuduktan sonra nedense -herhalde kendi mideleri de bulandı- Bektaşileri küçük düşürdüğü için suçlanır. Kullanılan malzemenin çoğu ise Yakup Kadri'nin kendi gözlemlerinin ürünüdür aslında. Tabi bu işine gelmeme kısmına ayrı bir paragraf açmak lazım. Rahmetli Kemal Sunal da bu konuda toplumu aydınlatmak için çok çabaladı. Yağmur duasına çıkıp köylünün parasını çalan hocaefendiler (!) mi dersiniz, cumalar 2 gün, bayramlar 5 gibi saçmalıklar çıkarıp, her neyse, kısacası bunlara karşı çıkanları da dinsizlikle, kafirlikle suçlayanlar hep bellidir. Daha yakın zamanda torunu yaşındaki çocuğa yavşayıp sonra da bişi olmamış gibi davranan, el öptüren şeyh bozuntusunu da unutmadık. Zamanında Ata boşuna söylememiş: “Efendiler ve ey millet, biliniz ki Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler ve mensuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır.”, diye. Biz din düşmanı değiliz, “ELHAMDÜLİLLAH MÜSLÜMANIZ” ancak bunu kullanmıyor, bundan prim yapmıyoruz. Dinden prim yapmayan, dinini yaşayan herkesten Allah razı olsun. Ayrıca Atatürk ve Yakup Kadri'nin, Nur Baba üzerine olan anıları da yüzümüzü gülümsetecek cinstendir. Burada işlenen asıl konu da Bektaşi düşmanlığı değildir. Olamaz da zaten çünkü böyle tarikatların özünde tek bir şey vardır o da teslimiyet. Toplum olarak halen yakınılan ve 1000i yıl evvel dile getirilen konunun özeti şudur aslında. Eleştirilen aslında Bektaşilik değil, onun yozlaşmış biçimidir. Onu özünden saptıranlar, millete yanlış tanıtanlar ve kendi kişisel çıkarı için kullananlar eleştirilir aslında. Artık hacı hoca kurumlarının -çok azı hariç- ne hale geldiğini günümüzde dahi gözümüzle görmüşken Yakup Kadri’nin yanlış anlaşılacağına ben inanmıyorum. Yine bu romanda da aşk ve ihtiras olarak bir kadının ayaklarının kullanıldığını görüyoruz. Sanırım sonlara doğruydu, romanın kahramanı Nur Baba, Ziba hanımın yeğeni Nigar'ın ayağına kapanıyor, hatta sarılıyor, “Varolsun, bu ayaklar, varolsun. Bırak yüzümü gözümü süreyim”, şeklinde cümle kuruyordu. Bu da -tamamen tahmini- o dönem kadınlarının yüzlerinin dahi peçe ile örtülüp sadece ayaklarının açıkta kalmasıyla ona güzellik atfetmekti sanırım çünkü 1880 – 1980 arası tüm aşk içerikli romanlarda bunu gördüm. Bilgi. Hikayenin sonunda açıklamalar kısmı var ki hayatımda ilk defa gördüm bunu bir kitapta. Her kelimenin bir cümlelik açıklaması yerine paragraf paragraf ne olduğunu açıklaması hususunu çok beğendim. Evet arkadaşlar biraz mola vermeyi düşünüyorum bu kitap sonrası. İnşallah sadece 24 saat kitapsız durabilirim. Bağımlılığımı test edeceğim birazda. Hepinize mutlu sabahlar, iyi okumalar diliyorum..
Nur Baba
Nur BabaYakup Kadri Karaosmanoğlu · İletişim Yayınları · 20181,055 okunma
·
39 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.