Gönderi

Oğuz Aktürk'ün Youtube Videosuna Eleştiri
Oğuz Aktürk
Oğuz Aktürk
Youtube kanalında çeşitli kitapların kesinlikle okunmaması gerektiğini belirterek aslında kendince edebiyata hizmet ettiğini veya entelektüel olduğunu göstermeye çalışırken çok önemli bir şeyi gözden kaçırmış. Öncelikle şunu belirteyim ki, eleştirilen kitapların hiçbirini okumadım yani hayran saldırısı şeklinde yaftalanmak istemem. Özellikle Birleşik Krallık ve ABD'de YA (Young Adult) denilen büyük bir kitap pazarı var ve pek çok yazar bu dalda iyi ve kötü eserler çıkarıyor. İçinde bulunduğumuz teknoloji çağında gençlerin gelecek kaygısına, kalabalıklar içindeki yalnızlığına, akran zorbalığına, gey haklarına ve buna benzer birçok soruna değinen kitaplar yazılıyor bu kategoride. Sizin gibi edebiyata dar bir perspektiften bakan kişiler kitabın kişisel gelişim yönüne odaklanırken eğlence boyutunu da kaçırıyorsunuz. Kitap okuma oranının bu kadar düşük olmasının temel sebeplerinden birisi zaten gençlerimizi erken yaşta Türk ve Dünya Klasiklerini okumaya yöneltmemiz. Her ne kadar mesajı yazıldığı dönemi aşan kitaplar olsalar da, dilleri açısından 21. yüzyıl gençlerini eğlendirmediği, dilinin ağır olduğu aşikar. Genç yazarların yazdığı kitaplar gençlerimizin kitaplarla haşır neşir olması için bir fırsat. Ayrıca her kitaptan bir Raskolnikov çıkarmasını bekleyemezsiniz. Fantazi, suç, korku gibi dallarda dünyada büyük bir kitap sektörü var ve milyonlarca okur televizyonda izleyeceği filmi kitap olarak okuyup harika vakit geçiriyor, bu kitaplar hakkında dostlarıyla sohbet ediyor. Çok şey kaçırıyorsunuz ve yapıcı olmayan eleştirilerinizle genç yazarların şevkini kırıyorsunuz. Bir okura yakışmayacak bir üsluba sahip Oğuz Aktürk bu videoda: * Videoda söz konusu kitaplardan birinin sonunda anlaşılabilecek katili söylemesi de çok büyük bir saygısızlık. * Kitapları yazan kişileri yazar olarak tanımlamadığını söylemiş. Yazar, yazan herkese denir. İyi veya kötü yazar diyebilirsiniz ancak. Eğer Oğuz Aktürk genç kızların bu kitapları okumasından şikayetçiyse üstün edebiyat bilgisini kullanarak YA türünde bir eser çıkartarak gençlerimizi kurtarabilir. Özetle şunu diyorum: Kitaplar yalnızca kişisel gelişim amaçlı okunmaz, güzel vakit geçirmek, eğlenmek için de okunabilir ve Türk ve Dünya Klasikleri diğer toplumun sorunlarına değinen günümüz kitaplarından daha üstün değildir. Dünyada nasıl bir trend olduğunu takip etmenizi öneriyorum. Sally Rooney, Alice Oseman, Celeste Ng gibi pek çok yazarı ve kitaplarını örnek verebilirim.
··2 quotes·
520 views
.Z. okurunun profil resmi
Shakespeare uzmanlarınca Shakespeare’ın en iyi komedisi kabul edilen bir esere “4” puan verip okumanıza gerek yok diye inceleme yazmış arkadaş. Buyrun size gerçek bir komedi. 😀 Haddini ve kendini bilememek var sanırım burada.
K. okurunun profil resmi
Bahsedilen kitapların bir kısmında gözüme çarpan şu; kadın aklının ve duygularının küçümsenip, çocuklara şişirilmiş hayallerle bir erkek ağzınıza da tükürse yutun denmesidir. Kaslı, yakışıklı, zengin ve kaba erkeğimiz belki bazen bir öfkeyle ağzınızın orta yerine bir fiskecik sallayabilir, sonra siz bir an (nasıl da farkına varmadığınız bir an) hamile kalabilir birkaç sene fakir ama gururlu bir de üstüne çocuklu yaşayabilir, yeterince süründükten sonra, sonunda o aşık olduğunuz kaba varlık bir anda değişir (kadının o sevgi dolu ve inatçı kalbinin getirdiği aşkla), sonra kız kraliçe, yakışıklımız kral bir de çocukla (bazen ikizlere de hamile kalan var) hayatınıza mutlu mesut devam edersiniz. Bu mesaj verilmemektedir. Mesaj biraz olsun örtülüdür. Doğrudan anlatılan şey bu. Peki, gerçekler? Buna inanan bu çocukların bir kısmı serserilerin oyuncağı oluyor. İstisnalar kaideyi bozmaz. Bu tür kitaplarla koca peşinde aşk peşinde koşup aklı sulandırılan çocuklar da okumaz. Geçin bu işleri. Size gelince derdinizin üzüm yemek değil bağcıyı dövmek olduğunu düşünüyorum.
Fırat Özbey okurunun profil resmi
Gençleri kendi hallerine bırakınız,istediklerini okusunlar. Okuma işi zaten öneriyle yönlendirmeyle filan olmuyor. Mevzu genç filanda değil aslında herkes kendi reklamının peşinde. Bu kötü bir şey mi? Hayır gayet doğal,bir kazanç kapısı ayrıca. Gençlere örnek olmak filan geçin bunları artık. Kitap okuyarak ahlak bozulmaz en ahlaksız kitaplar okunsa dahi bozulmaz,zaten her okuduğuyla bir şeyleri bozuluyorsa kişinin problem kitapta değildir kişi de başka klinik bir problem var demektir,bu doktorların işi artık.
Arda Çolakoğlu okurunun profil resmi
Ben sizin yazınızı sayfamda görüp sonuna kadar okuyunca ''Acaba Oğuz Bey bu konuda neler demiş?'' diye onun videosunu da izleme gereğini duydum. Uzun zamandan beri uğraştığım bir alan olduğu için iki tarafı da dikkate aldım. Bunun sonucunda bu yorumu yapıyorum: 1) Nitelikli edebiyat nedir, yazar kimdir sorusu güncel bir mesele değil. Uzunca bir zamandır gerek edebiyat tarihçileri, gerekse bazı eleştirmenler tarafından ele alınmış ve alınmakta olan bir meseledir. 2) Nitelikli eser demek soru sorduran eser demektir. Bu durumu en iyi, edebiyat eleştirmenlerimizden Berna Moran ''Edebiyat Kuramları ve Eleştiri'' kitabının sonunda sanat değeri yüksek metinleri tanımlarken şöyle açıklamıştır: ''..Bizi kendi hayatımızın sınırlı yaşantıları dışına çıkararak, düşünce ve duygu bakımından daha çeşitli bir dünyaya sokar ve böylece başka insanları daha iyi anlamamızı ve onlara yaklaşmamızı sağlar. Edebiyat eserlerindeki kişiler ve bunların içinde bulunduğu durumlar, genellikle, bir ahlaksal seçim yapmayı gerektiren çatışmalar koyarlar ortaya. Böyle durumlarla karşılaşmak okurların ahlaksal, politik vb. alanlardaki ufkunu genişletir, deneyimlerini arttırır, düşünme yeteneğini kamçılar ve olgunlaştırır. Bir edebiyat eseri bu olumlu yan etkileri açıkça ders vererek değil, çeşitli kişileri çeşitli durumlarda canlı olarak önümüze koymakla daha iyi meydana getirir.''(s.332) Bu cümleler ışığında
Oğuz Aktürk
Oğuz Aktürk
'un videosunda söylediği ''Ben kitapları benliğimin bir uzantısı olarak, beni geliştirsin diye okuyorum.'' sözlerinin takdirle karşılanması gerektiğini ve okuma deneyimi gerçekleştiren her okurun da BU NİYETLE OKUMASI, AKSİ TAKDİRDE OKUMAMASI gerektiğini söylersek herhalde yanılmış olmayız. Burada büyük harflerle belirttiğim görüşümün sonundaki OKUMAMASI kelimesi okuyucunun okumaması anlamına gelmiyor, BU NİTELİKLERİ SAĞLAMAYAN BİR KİTABI OKUMAMASI anlamına geliyor. 3) Oğuz Bey'e katılmadığım tek nokta videosunda bunların yazar olarak tanımlanmadığını tamamen öznel bir düşünceyle öne sürmüş olmasıdır. Oysa biraz sonra Nietzsche'den vereceği ''Kötü yazarlar da gereklidir.'' alıntısı kendisiyle çelişecektir. 4) Ben burada nitelikli edebiyat nedir? onu tartışıyorum. Elbette çok satan niteliksiz yazarların niteliksiz kitapları her devirde söz konusudur. Mesele yazarlığı tartışmaya açmak değil, nitelikli edebiyatı tartışmaya açmaktır. Yazar olmak kolaydır ama nitelikli eser vermek zordur. Hatta bazı çok tanınmış yazarlarımız(Kemal Tahir, Peyami Safa) da geçim derdiyle böyle niteliksiz eserlere imza atmıştır. Ama bugün biz onları o niteliksiz eserleriyle değil, bugüne kadar ulaşabilen gerçek soru soran, bizi bize anlatan eserleriyle tanıyoruz. Bu demek oluyor ki o yazarlarımız sadece çok satmak için geçim derdiyle yazan Oğuz Bey'in videosundaki yazarlar gibi olsaydı bugün esameleri dahi okunmazdı. 5) Bir okurun nitelikli eserle karşılaşıp karşılaşmayacağı tamamen o okurun beklentisiyle alakalıdır. Okurun vakit geçirmek için, Oğuz Bey'in videoda bahsettiği üzere ''Bazı ortamlara girmek için...'' okuması gerçek bir okuma deneyimi değil, ancak bir zaman ''öldürme''(Erich Fromm bu tabiri kullanıyor.) deneyimidir. Yeni okuma alışkanlığı kazanan her okur neyi neden okuduğu bilincine(olgunluğuna) varması gereken okurdur. Böyle bir okur okuduğu kitapta YAŞAMA DAİR İPUÇLARI ARAMALIDIR. Ona bu bilinci kazandıran da öğretmeni olur, arkadaşı olur. Ancak öyle bir olgunluk söz konusu olursa okur kendiliğinden bu tarz kitapları terk edecektir. Okurun yaşıyla bağlantılı bir durum değildir bu. Çünkü nitelikli edebiyat metinleri bu eleştiri yazısını hazırlayan kişinin zannettiğinin aksine her yaşa hitap edebilmektedir. Bir kere çocuk edebiyatı denilen dev bir alan söz konusudur. Bu anlamda Oğuz Bey'in bir uyarıcı rolüyle video izleyen kitleye böyle bir hizmet sunmasını takdire şayan buldum. Böyle bir yazıyı ise hem yersiz, hem de edebiyat konusunda bilgisi olmayan birinin satırları olarak değerlendirdim. 6) Öte yandan övgüye değer bulduğum bir başka husus, edebiyatın geçim sağlayıp sağlamadığı sorununun da Oğuz Bey'in verdiği Oğuz Atay örneği ile gündeme gelmiş olmasıdır. Elbette eserin niteliğinden bağımsızdır bu(Yaşarken üne kavuşan nitelikli eser sahibi yazar olduğu gibi, ölene kadar anlaşılmayanı da vardır.). Ancak burada dile getirilen ve benim de dikkate değer bulduğum şey, edebi metin adı altında SADECE MADDİ KAYGILARLA ÜRETİLEN METİNLERDİR. Yazarda maddi kaygı olması doğaldır ama bunun esere yansıması doğrudan olmaz veya temel amaç bu olmaz. Bundan dolayı her anlamda Oğuz Bey'in videosunu değerli buldum. 7) Velhasıl lafı fazla dolandırmadan -yeterince dolandırdım ama bu açıklamalar gerekliydi- diyelim ki, Oğuz Bey'in hedef olarak koyduğu metinler kapitalizmin piyasa ekonomisi koşullarında çabuk tüketilen ve tüketilmek için yazılan metinlerdir. Bunları gerçek edebiyat metinleri karşısında istediğimiz kadar küçümseyelim, yine de bunlar varlıklarını devam ettirirler ve pespaye metinler olarak her türlü aşağılamayı övgü gibi karşılarlar. Asıl tehlike bu metinler değildir. Çünkü bu metinler Oğuz Bey'in sandığının aksine nitelikli edebiyata ve Türk edebiyatına zarar vermez(Ayrıca videosunun bir yerinde belirttiği gibi 'çağdaş Türk edebiyatı' şeklinde de sınıflandırılmaz ama bu başka bir yazının konusu olsun.). Yalnızca gerçek edebiyattan habersiz birkaç avare okurun zamanını öldürür, o kadar. Öte yandan iyi okurla, ne okuyacağını bilen okurla bilmeyen ''niteliksiz okur''u ayırdığı için faydası bile vardır. Asıl tehlike niteliksiz okurun, ne için okuduğunu bilmeyen okurun ta kendisidir. Bu okur çünkü sadece piyasa metinlerini tüketmez, aynı zamanda klasikleşmiş eserleri de piyasa mantığı ile çay içer gibi tüketmeye kalkar ve sanıldığının aksine pek çok nitelikli eser okuyucusu da maalesef günümüz piyasa mantığıyla tüketmek için okurlar. Asıl yok edilmesi gereken okur tipinin bu olduğunu belirtiyor, Oğuz Bey'e ise bahsettiği kitaplardan ve yazarlardan daha büyük bir tehlikeyi işaret ettiğimi düşenerek mücadelesine devam etmesi dileklerimi sunuyorum.
Kamil Ahmet okurunun profil resmi
Tartışma iyidir, seviyeli bir şekilde. Tartışma kültürü iyidir. Ben buradaki yorumların çoğuna göz attım. Tartışılan konuda net fikrim yok ama bu tartışmayı sevdim. Kitaplar üzerine tartışılması bile güzel. Bence kazanmamız gereken ya da korumamız geliştirmemiz gereken şey bu. Tartışma kültürü. Böylece yeni fikirler ortaya çıkacak. Doğru yanlış elden geldikçe analiz edilecek. Yani TV de bir pozisyonun penaltı mi olduğu yarım saat tartışılıp birçok insan da bunu izliyorsa ki bende arada bakıyorum. Kitaplar üzerine yirmi kişinin yazması bir kisiminin bunları okuması düşünmesi gayet güzel.bir gelişme durum. Yani dostlar ayrismadan seviyeyi düşürmeden bol bol tartışıp fikirlerimizi ortaya dökelim. Fikirlerin kardeşçe tartisilmasindan güzel pek az şey vardır.selamlar saygılar.
Atakan Orğan okurunun profil resmi
Amacım da buydu, teşekkür ederim yorumunuz için, selamlar :)
Samet Ö. okurunun profil resmi
Tek kelimeyle, "Prim"
fazi okurunun profil resmi
Oğuz Aktürk
Oğuz Aktürk
siteden tanıştığım, fikirlerini kesinlikle önemsediğim ve saygı duyduğum arkadaşım yıllardır. Youtube videolarını, içeriklerini ve kitaplar hakkındaki eleştirilerini yakından takip ediyorum. Şimdiye dek yaptığı hiçbir eleştirinin de haksız yere olduğunu düşünmüyorum ben. Ama nedense bu aralar sürekli bu tip durumlara maruz kaldığını görüyorum. Bazı "kitap" adı altında basılan ve satılan şeylerin kişiye kazandırdığı bir görüş ya da ana fikir olmadığı aşikar biliyorsunuz. Hatta bu şeylerin çok satanlarda olmasının, gerçek edebiyat ile kıyaslanmasinin bile haksızlık olduğunu düşünenlerdenim ben de. Oğuz da bunu açık ve net bir şekilde dile getiriyor. Olayımız ve arkadaşımın anlatmak istediği şey aslında yurtdışında ya da ülkemizde satılan bu şeylerin içeriğinde ne olduğu değil, ne olmadığı. Kaldı ki klasikler ile Türk ve Dünya edebiyatı her yaşta okunan ufku genişleten gerçek edebiyattır. Ben de okuma alışkanlığımı, küçük yaşta tanıştığım usta yazarlara ve klasiklere borçluyum. Eleştiriniz bu nedenle sanki biraz boş gibi geldi bana. Kisaca anlatmak gerekirse; her kitap yazana yazar denebilir ancak her yazılanı okuyan kaliteli okuyucu değildir. Amaç aradaki farkı idrak ettirmektir. Sevgiler...
1 previous answer
Atakan Orğan okurunun profil resmi
Oğuz Aktürk, Ben sana yapıcı bir eleştiride bulunuyorum, neler diyorsun. Yazık Oğuz. Kibir ve kendini beğenmişlik akıyor sözlerinden. Tiksindim.
1 next answer
Göktürk okurunun profil resmi
Egitimli insanların gençleri anlayıp kitap yazması da cok uzun sürecek bence. Biz bile kitap okumamalarıni dert edinip, eğitimciler bunu yapabilir, şunlar bunu yapabilir diyoruz ama elimizi taşın altına sokmuyoruz. Eşim lisede öğretmen. Öğrencilerinin çoğu erkek. Tanık olduğumuz şeylere bazen aklımız almıyor. Okuma yazma bilmeyen öğrencisi var. Bir gün şaka yollu, kızları etkilemek adına şiir okuyun demiş. O günden itibaren bir sürü öğrencisi tavsiye istiyor. Bunu gören baska bir sözde eğitimci arkadaşının söylediği sözler "Sen edebiyatçı degilsin niye karışıyorsun?"
Atakan Orğan okurunun profil resmi
Tüm eğitimcilerin bilinçlenmesi de mümkün değil, katılıyorum size. Sonuçta öğretmenlerin de büyük bir kısmı sıkıntılı ebeveynlerin çocukları. Bilinçli, dünyayı bilen, edebiyata ve gençlerin üslubuna ve dünyasına hakim kişiler bunu yapabilir. İyi okulların iyi hocalarının edebiyata meyilli gençleri doğru yönlendirmesi gerekiyor.
39 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.