Gönderi

399 syf.
·
Puan vermedi
Bu kitabın bir benzerini yazabilmek için götünü yırtıyor bizim muhafazakar tayfa. Tabii onlar ne Tolstoy kadar bilgi birikim ve yeteneğe sahipler ne de Tolstoy kadar samimiler. Dertleri ceplerinin dolması ve hizmet ettikleri hareketlere de gelir sağlayabilmek. Tolstoy'un üç büyük kitabından en sonuncusu olanı ve bence en zayıfı Diriliş. Aslında kitabın sonuna gelene kadar oldukça sevmiştim kitabı ne var ki sonunda her şey İncil'e bağlandı. Tabii sırf bu oldu diye de kitaba gömecek değilim. Sonuçta bir dolu şey anlatılmış kitap boyunca. Genel bir çerçeve çizmek gerekirse tüm roman boyunca ahlaklı olan, doğru olan nedir, insan ne için yaşar sorularının cevabı aranmış. Tolstoy bu soruların cevaplarını kitapta Dimitri Nehludov'a aratıyor. Spoiler vermemeye özen göstererek üzeri kapalı olarak özetlersek; gençliğinde yaptığı eylemlerin etkileriyle yüzleşen bir adamın zaman içindeki değişiminin bir hikayesi bu kitap. Dimitri kendini, etrafını sorgulamaya başlıyor ve sorguladıkça da değişiyor. Sanırım roman da adını buradan alıyor, yani Dimitri'nin yaşadığını sandığı yıllara bakınca aslında ömrünü boşa tükettiğini, dünyada olma amacını kavrayamadığını ve bunu kavradığı anda da gerçek anlamda yaşamaya başladığını anlatıyor. Ben ''Diriliş'' ismini ruhun uyanışı diye yorumluyorum kendimce. Bunun dışında sınıf çatışması, insan eliyle bozulup dünyevi çıkarlara hizmet eden dinin ve ceza hukukunun eleştirisi var kitapta. Ancak tüm bunlar özünde aynı noktada birleşiyor; sevgisizlik ve hoşgörüsüzlük. Dünyada olma amacımız sevgidir diyor Tolstoy ve bu amaçtan saptığımızda her şey kötüye gitmeye başlar, bu kötülüğü önlemek için yapılan şeyler ise durumu daha kötü hale getirmekten başka bir işe yaramaz. Yapılması gereken tek şey sevmek ve affetmektir. Burada Tolstoy'un dil ve anlatım özelliklerini ya da hikaye kurma ve karakter yaratma becerilerini övecek değilim. Adam bunlardaki başarısı sayesinde Tolstoy olmuş zaten ama bu kitabı büyük yapan bu işte. Yukarıda anlattığım şeyleri, hiçbir şekilde zorlamadan, alakasız yerlerde önümüze koymadan, hikayenin içerisine yediriyor Tolstoy. Aynısını Dostoyevski Suç ve Ceza'da yapmıştı ne var ki ben o kitabı, bunun çok çok önünde görüyorum. Yine de iki kitabın kıyaslamasına girmeyeceğim. Hikayeye temas etmeden kitabı açıklayıcı bir şeyler yazmak cidden zor o yüzden çok üstü kapalı olacak ama Tolstoy kitabın özellikle belli bölümlerinde ciddi bir din eleştirisi yapıyor. Yalnız aslında eleştirdiği şeyin din olmadığını, aksine Tolstoy' un İncil' e bağlı olduğunu net şekilde görüyorsunuz. Onun eleştirisi dini kendi çıkarları için kullanan ya da dini isteyerek ya da istemeyerek değiştirip başka bir forma dönüştürenlere yönelik. Yine de kendini aforoz edilmekten kurtaramıyor Tolstoy ama bunu pek dert ettiğini sanmıyorum. Tolstoy realizm akımına dahil bir yazar. Diriliş de realist bir roman haliyle. Bu, kitap için artı bir puan gözümde. Ana karakterimiz değişimi yaşadığı süreçte ''off eski hayatım ne kötüymüş'' moduna girmiyor. O eski hayatının kendisine sunduğu imkanların, zevklerin hepsinin farkında. Burayı çok sevdim, körü körüne bir ''doğruya'' yöneliş yok kitapta ve olmadığı için de etkileyici ve inandırıcı bir hikaye zaten. Tabii bir de Tolstoy'un övmeme gerek yok dediğim ustalığına değinmek gerek. İlmek ilmek dokuyor hikayeyi, karakterin duygu ve düşünce dünyasındaki değişimini. Kitabın tek bir yerinde bile ''lan o umursamaz adam bu hale nasıl geldi'' demiyorsunuz. Hikaye o kadar iyi kurulmuş, olaylar o kadar güzel işlenmiş; kurmacadan çok uzak, çok doğal. Vermek istediği mesajları bir kenara koyarsak; kusursuz, gerçekçi hikayesi, Tolstoy'un gözlem gücü ve ruhunu bize açtığı karakterleridir bu kitabı asıl değerli yapan. Anlatmak istediği mesele sonra gelir.
Diriliş
DirilişLev Tolstoy · Erasmus Yayınları · 201817,6bin okunma
·
7 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.