Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

151 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
240 - Enis Batur’un ‘katır metin’ olarak nitelendirdiği deneme kitabını elime alırken aslında ne beklemem gerektiği konusunda pek emin değildim. Daha önce okuduğum tek bir kitabı vardı ve o da standart bir aforizma veya düşünce derlemesi kitabının edebi dil olarak birkaç gömlek üst versiyonu gibiydi. Bunun da ya öyle olmasını, ya da bambaşka bir üslupla yazılmış bir roman yada uzun öykü olmasını bekliyordum sanırım. Deneme çıktı. Gölyazı’da yazar ve şairleri ağırlayan bir Yazar Evi varmış. Enis Bey de oraya gidip konaklamış. Hem Gölyazı, hem de Bursa hakkında kafasında birtakım düşünceler varmış. Bunları Osmanlı zamanında, öncesinde ve sonrasında bölgede yaşamış olan, bölgeyi ziyaret etmiş olan insanların (alelade insanlar değil de yine yazarlar, şairler, ressamlar, paşalar, politikacılar vb.) çalışmalarıyla bir araya getirmiş. Yazar evindeki masaya hem bu çalışmaları dökmüş, hem de kendi düşüncelerini masadaki -sonradan bu kitaba dönüşecek olan- deftere dökmüş. En nihayetinde de ortaya bir Gölyazı’nın Yok Edilen Tarihi Üzerine Düşünceler kitabı çıkmış; ya da onun deyimiyle Çapraz İlişkiler Kafesi. Şimdi burada tutup da Enis Batur’u satırlarca övmeyeceğim zira buna ihtiyacı yok. Ama aklımı kurcalayan başka bir şeyden bahsedeceğim. Enis Bey kendi düşüncelerini aktarırken zaman zaman oldukça açık ve anlaşılır bir dil kullanırken bazen de kendisi dışında kimsenin tam olarak neyi kastettiğini anlayamayacağı ağır ve ağdalı söylemlere başvuruyor. Bu fularlı yaklaşıma karşılaştırarak bir araya getirmek üzere yanında götürdüğü, bölgeyi ziyaret eden insanların çalışmalarını incelerken de başvuruyor. Bu da ortaya apaçık bir tablo koymak yerine zaten konu hakkında detaylı bilgi sahibi olmayan okurun kendini iyice bir edebiyat bulmacası çözmeye çalışırken bulmasına sebep oluyor. Üstüne üstlük kafama takılan bir diğer husus daha var. 40’lı, 50’li yıllarda yazılan yerli edebiyat eserlerimizde kullanılan bir dil vardır, bilirsiniz. Hani böyle günümüzde okuyunca yanlış bir tabirmiş gibi gelir ama aslında o dönemdeki kullanımı doğrudur. Hah, işte. Enis Batur da bu dili çok sık kullanıyor. Bu kadar üst perdeden ve derinlikli eserler üreten birinin bu dilin günümüzde pek de geçerliliği olmadığının farkında olmayacağına ihtimal vermiyorum. ‘Acaba kasıtlı olarak mı kullanıyor’ diye de düşünmeden edemiyorum. Ama bu soru, ardından bir başka soruyu daha doğuruyor: Acaba bu kitabın kapağında Enis Batur değil de başka bir isim yazsaydı, o isim de aynı ağdalı dili kullanırken aynı hataları yapsaydı, acaba yine bu kitap basılır mıydı? Ya da, Enis Batur gerçekten de ülkenin %80’inin ne dediğini anlamadığı, geri kalanının da anlıyormuş ve çok derin anlamlar çıkarıyormuş taklidi yaptığı ‘overrated’ birisi mi?
Göl Yazı
Göl YazıEnis Batur · Sel Yayıncılık · 201792 okunma
·
233 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.