Aslan, Cadı ve Dolabı ilk izlediğimde büyülenmiştim sanki. O kadar harika bir dünyaydı ki beni kendine çekmişti. Ne yapıp edip sahaflardan bularak seriyi tamamladım. Benim kütüphanemin nadide parçaları ve çocuklarıma bırakacağım en değerli miraslarımdan biri. Ne kadar tekrar tekrar okusam da asla ama asla sıkılmayacağım.
Digory hasta annesi ile büyücülük ile kafayı bozmuş amcası, halası ile yaşamaktadır. Babası Hindistan'da sefer de olduğu için Londra'ya gelmek zorunda kalmışlardır. Digory üzüntüden ağladığı bir gün Polly ile tanışır. Kısa sürede dost olurlar.
Bu arada peri kanından geldiğini öğrenen amcası büyülü yüzükler yapmıştır ama o yüzüklerin gittiği dünyaların nasıl olduğunu bilmemektedir. Bu yüzden Polly'i kandırarak bir yüzük almasını sağlar ve kız ortadan kaybolur. Bunun ardından Digory arkadaşının peşinden gidecek ve bin türlü maceraya atılacaklar Narnia ülkesinin var oluşuna şahit olacaklardır. Diogry'nin oradan aldığı bir meyvenin çekirdeğini bahçeye eker ve orada bir ağaç büyür. Bir fırtınada yaralanan ağacı alan Diigory ondan bir dolap yapar ve kendisi bir profesör olduktan sonra safiyede ki evine götürür. Bu sonla ikinci kitabın başlangıcı da yapılmış oluyor.