480 syf.
·
Puan vermedi
UYARI :Bu kitap içeriği gereği boyun kaslarında gerginlik, artan dozlarda baş ağrısı yaratabilir.
Çok zorlayıcı bir okuma idi uyarıdan da anlaşılacağı üzere.. ama okumalıydım, bilmeliydim değil mi? Osman Şahin'in 
Kolları Bağlı Doğan 'ı ardından başladığım bu kitabı Tuşalp'in 
Bin Tanık 'ı ile paralel okuduğum için yarattığı etki ardı arkası kesilmeyen kroşelere denkti, hırpalandım en basit ifadesiyle..
Yazarın kendi sözlerinden açıklamak isterim bu kitabın yazılış amacını. Ne de olsa bu kitap darbe olduğunda, yaklaşmakta olan doğumu umut ve korkuyu aynı anda Tuşalp çiftine hissettirmiş Ekin ve onun akranlarına yazıldı.. beni de kapsayan 80 kuşağına ..
" Yalanla kurdukları korkunun üzerine kurdular Eylül İmparatorluğu'nu. Senin doğduğun yıldan başlayarak yalan sürekli korku üretti.
Önce kendi yalanlarına kendilerini inandırdılar. Sonra inanmayanları döverek söverek ülkeyi yönetmeye başladılar. Doğduğun yıllarda yalana yalan denilemediği için korkuya tutsak edilen halk kısa süre sonra yalanlarına aldırmaz oldu Eylül İmparatorluğu'nun.
Aralıksız besledikleri yalanlarla kusacak gibi olmuştuk ama kusamıyorduk.
Parmaklarımı sımsıkı yakaladığın o gün, baskıya aldırmayan, aşağılanmayı hoş gören, kısaca kötülükleri hazmeden ölümcül bir hastalığın tutsağıydık hepimiz."
Çocuk sahibi olmak umut yaratırdı insanın içinde öyle değil mi? Ama ilk sayfalardan bir babanın korkuları bulaşıyor üstünüze:
"Günün birinde yıkılmaman ve yok sayılmaman için uyguladıkları baskı politikalarının perde arkasını bilmen gerekiyor."
Ve kızı adına yapabileceği tek şey yıllar içinde üstü örtüle örtüle hafızalarımızdan silineceğinden emin olduğu yalanları, yalanların arka planlarını yazıya aktarmak. Yazmalı ki kalıcı olsun..Kalıcı olsun ki Ekin ve arkadaşlarına ulaşabilsin yaşananların iç yüzü..
Tarih 12 Eylül 1980 olarak değiştiğinde yönetimi ele geçiren cuntanın gözaltına almalar, sorguda işkenceler, işkencede ölümler, sınırları oldukça detaylı çizilen yasaklarla yarattığı korku ortamında avazımızın çıktığı kadar bağırıp karşı çıkmamız gereken eylemlerini haber yapamıyor olsa da, şahitliğini yaptığı süreci kimisi gizlice kurumlardan çıkarılmış sıkı yönetim emirleri, genelgeler, basın açıklamaları, halka sesleniş metinleri, dava dosyalarını arşive dönüştürmüş bizim için Erbil Tuşalp. Okurken bile sinirlerinizi zıplatan olayları,
bunları yaşarken düşündüklerini, hissettiklerini, 'yasak' olmasına rağmen yaşananlarla ilgili kendisi gibi sessiz direnişe mahkum edilmiş arkadaşları ile konuşmalarını da paylaşmış belge niteliğindeki metinler arasında.. Ve dönüp kızına seslenmeyi ihmal etmiyor ara ara, bu kitap onun için bizler için yazıldı ne de olsa..
Kenan Evren'in 1981 haziranında yaptığı yurt gezisinde komutanlara dillendirmeye başladığı "devleti a'dan z'ye yeni baştan kurmak" hayalinin kurmaylarınca onay görmesi ile sıkı yönetim ağı içinde şekillenen Türkiye'ye tanık oluyoruz kitabın büyük kısmında.. Basında yazılabileceklerden eğitim müfredatlarına kadar her alana el atılıyor, radyo ve TV psikolojik propaganda araçları olarak kullanılıyor, zihinler yeniden programlanıyor.. Ve Tuşalp şöyle diyordu kızına:
"Yakılacaklar yakılmış yasaklanacaklar yasaklanmıştı. Baskı makineleri boş kalacak değildi ya eli kalem tutanların birçoğu imparatorluğun yeni efendilerine övgüler yazıyordu artık. Sen o dönemin bu tür belgelerini kolayca bulabileceksin. Birçok aydının pırıltılarını, aklını, yüreğini yönetimin kabadayılarına nasıl sattıklarını okuyabileceksin. Sayıları az olsa da belirleyici oldukları için, onların yazıp çizdikleriyle belirleniyordu ortam."
Hesaplanmış her adım, hesaplanmış ortamlar yarattı ve yaratmaya devam ediyor..
Türkiye'nin "bugün"e nasıl geldiğinin anlaşılması açısından bana verilmiş tavsiyeyi yinelemek olacak son cümlem bu ve benzeri kulvardaki kitaplar için : "Oku, ama belgelendirmesi sağlam olan kitaplardan oku tarihi"
Keyifli (!) okumalar...
··
224 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.