Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

220 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Okuduğum ilk Kobo Abe kitabıydı, 'Başkasının yüzü'. Japoncası 他人の顔(Tanin no kao) へ[ : ⊚ ﹏ ⊚ : ]ง Kitap, yüzünü bir kazada kaybetmiş olan kimyager kahramanımızın, kendi mesleki ve kariyer birikimlerinden de faydalanarak, kendisine maskeden bir yüz yapması ve bununla birlikte içine düştüğü kimlik çatışmasını konu alıyor. Kitabın ilerleyen bölümlerinde, karısının da dahil olmasıyla birlikte yazarın kendi deyişiyle 'oyunculardan birinin iki rolü birden oynadığı aşk üçgeninden farksız bir hal' alıyor durum. Uzun uzun tanıklık ediyoruz ‘kendisi’, ‘maske=diğer kendisi’ ve ‘karısı’ndan oluşan bu çetrefilli ilişkiye. Burada bir parantez açarak Japon kültüründe 'maske'ye ve 'yüzün saklanmasına' değinmek isterim. Geleneksel Japon tiyatrosunda bile yüzü göstermemek asıldır. Japonya’nın en eski tiyatro geleneği olan Noh, soylu sınıfın geleneksel tiyatrosu olup gerçeklik karşıtıdır, oyuncu bir maske arkasına gizlenir ve gerçek yüzünü asla göstermez. Aynı şekilde Kabuki tiyatrolarında maske yoktur ancak oyuncuların gerçek yüzünün anlaşılamayacağı kadar koyu makyajlar yapılır, peruklar takılır. Herkesin bildiği gibi geyşalar sanatlarını sergilerken yüzlerine çok koyu bir makyaj yaparlar. Günümüz Japonya'sında pek çok Japon kadını uyanır uyanmaz ağır ve yoğun bir makyaj yapar. Yüzünün kendi renginin görünmesini istemez bu soluk benizli ırk. Covid-19 hastalığının adının bile var olmadığı zamanlarda dahi, alerjisi dönemlerinde, nezle olduklarında, ya da kışın soğuk günlerinde kalabalık ortamlarda, metroda hep maskeli insanlar görülürdü. Kadınlar işe geç kalıp makyaj yapamadıklarında, maske takarlardı. Bir gün iş yerinde Hintli bir iş arkadaşım bir konuda çok sinirlenmiş ve ağlamıştı. Sekreter kadın hemen ona bir maske getirmişti, taksın diye. Ağlamasını bile maskeyle gizlemeyi akıl edecek kadar pratik bir kültürden bahsediyoruz aynı zamanda. :) Sosyal alanda (metroda, otobüste, parkta) uyurken (zaten her yerde uyurlar), kadınlar saçlarının bir bölümünü yüzlerine dökerler, ve başlarını aşağıya doğru eğerek uyurlar. Uyuyan yüzleri görünmesin diye... Demem o ki, yüzü göstermemek Japon insanının kültüründe ezelden beri var olan bir davranış biçimidir. Sosyal mesafe sadece alan bilinci ile sınırlandırılmaz, aynı zamanda görüntü, duygu ve düşünceye uzaklık anlamında da toplumun beklentisidir. Sadece pandemi sonrası maske ile tanışmış, maskeye hala daha alışamamış okurumuz için, bu detayın da sunulması romana farklı bir perspektif yaratması açısından yararlı olacaktır... Romanın psikolojik çözümlemelerini çok başarılı buldum. Psikolojik roman seven arkadaşların mutlaka bir şans vermelerini tavsiye ediyorum. Çevirmenin hakkını da teslim etmek gerekir. Japonca diline gönül vermiş bir kişi olarak belirtmek isterim ki 1964 yılında kaleme alınmış olan bu eseri Japonca aslından Türkçe ’ye kazandırmak, sadece dile hakimiyet değil aynı zamanda çok da rafine bir edebi erbaplık ister. Sevgili Barış Bayıksel, uzun yıllar Japonya’da yaşamış, Japon kültürüne çok hakim, ve bu birikimini bence çok güzel geçirmiş yaptığı işe. Monokl yayınlarının bu kitap için tasarladığı kitap tasarımına ayrıca aşık oldum. (Monokl Edebiyat dikkatine belirtmeden geçemeyeceğim, 85. Sayfadaki adım atmak ve 100. Sayfadaki yeller kelimelerinde dizgi hatası mevcuttur. Bu kadar emek emek hazırlanmış bu kitaba yakışmadı...) Herkese iyi okumalar diliyorum...
Başkasının Yüzü
Başkasının YüzüKobo Abe · Monokl Yayınevi · 2018327 okunma
·
64 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.