Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

464 syf.
6/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Max Tegmark bu kitapta teknolojik ilerleme ve bunun insan hayatına etkisi üzerinde duruyor. Birtakım sorularla teknolojik ilerlemenin avantajlarını - dezavantajlarını, faydalarını - zararlarını sorgulayıp bazı yokoluş senaryolarını dile getiriyor. Bu senaryoları da Ludditelar, Faydalı Yapay Zeka Hareketi, Dijital Ütopyacılar gibi gruplardan esinlenerek yazıyor. Kitapta geçen sorulardan bazıları: YZ (Yapay Zeka) insanlık için tehdit mi avantaj mı yoksa ikisi de mi, YZ hacklenebilir mi, YZ hissedebilir mi, insan - makine karışımı tür mü ortaya çıkacak, makineler gelişip insanların efendiliğine mi soyunacak, makineler öğrenebilir mi, öğrenen makineler kontrol altında tutulmalı mı / ne kadar kontrol edilebilir, YZ insan türünü ortadan kaldırabilir mi, insanlığı / yaşamı ne ve nasıl gelecek bekliyor, Dünya dışı yaşam var mı vs... Teknolojinin, makinelerin, yapay zekanın hayatımızı kolaylaştırdığı gerçeğini göz ardı etmeden bir gerçeği de kabul etmeliyiz. Max, Matrix üçlemesinden alıntı yaparak Yapay Zeka olan Ajan Smith'in şu diyaloguna yer veriyor: "Bu gezegendeki tüm memeliler, yaşadıkları çevreyle doğal bir denge kuruyorlar. Ama siz insanlar öyle değilsiniz. Bir bçlgeye yerleşiyorsunuz ve çoğalıyorsunuz, tüm doğal kaynakları tüketene kadar çoğalıyorsunuz. Canlı kalabilmenizin tek yolu başka bölgeye yayılmak. Bu gezegende bu şekilde yaşamını sürdüren bir organizma daha var. Ne olduğunu biliyor musun? Virüsler. İnsanlık hastalıktır. Bu gezegenin kanserleri. Siz vebasınız. Ve bizler de bunların ilacıyız." (s. 245) Hayat Aşık Veysel'in dediği gibi "uzun ince bir yol" ve biz de bu yolun yolcularıyız. Dünya, tiyatro sahnesi; biz de bu tiyatronun oyuncularıyız. Sırası gelen rolünü oynuyor, bitiriyor ve sahneden çekiliyor. Bakalım bu sahnede daha ne tür olaylara ne tür gelişmelere şahit olacak, sonraki nesillere nasıl bir gelecek bırakacağız. * Kısa sürede DeepMind'ın OpenAI'daki San Fransisco merkezli rakipleri DeepMind'ın Yapay Zekasının ve diğer akıllı üreticilerin bir oyunmuş gibi tüm bir bilgisayarla etkileşime girmeyi pratik edebildiği Universe isimli platform yayınladılar.: Her şeyi tıklayabiliyor, yazabiliyor, gezebildikleri yazılımları açıp çalıştırabiliyorlar, bazen web tarayıcısını açıp internette dolaşabiliyorlardı. (s. 117) * Bir tartışma, mahremiyet ve bilginin özgürlüğü arasındaki gerilimi yansıtır. Özgürlük taraftarları ne kadar az mahremiyete sahip olursak, mahkemelerin o kadar çok kanıta sahip olacağıı ve daha adil kararlar vereceğini ileri sürüyor. Mesela, devlet herkesin elektronik cihazlarını dinler, nerede oldukalrını, ne yazdıklarını, neye tıkladıklarını, ne söyleyip yaptıklarını kaydederse, pek çok suç baştan çözülmüş olur ve yenilerinin olması da engellenebilir. Mahremiyet taraftarları ise Orwellci gözetim devleri istemediklerini, isteseler bile bunun inanılmaz ölçüde totaliter diktatörlüğe dönüşme riski olduğunu söylüyorlar. (s. 145) * Kitlesel üretime geçildiğinde, küçük YZ destekli katil dronlar bir akıllı telefondan biraz daha pahalı olur. İster bir politikacıya suikast gerçekleştirmek isteyen terörist ister eski kız arkadaşından intikam almak isteyen sevgili olsun, yapması gereken tek şey hedefin fotoğrafını ve adresini katil drona yüklemek olacaktır. Hedefe uçar, tanımlar, o kişiyi ortadan kaldırı ve kimsenin kimin sorumlu olduğunu bilmemesi için kendini yok eder. Alternatif olarak, etnik temizliğe meyilli, olanlar için yalnızca deri rengi ya da etnisiteye göre insanları öldürebilecek şekilde programlanabilirler. Stuart bu silahların akıllandıkça, her bir ölüm için daha az materyal, ateş gücü ve para gerektirwceğini öne sürüyor. Mesela, arı boyutunda dronların insanları gözünden vurarak minimum patlayıcı kuvvetiyle ucuza öldürebileceğinden korkuyor. Ya da metal pençelerle kafaya tutunabilirler ve kafatasını delebilirler. Tek bir kamyonun arkasından bir milyon tane böyle katil dron salınırsa, elimizde yepyeni korkunç kitle imha silahı var demektir: Seçici biçimde yalnızca önceden belirlenmiş insan kategorisini öldürebilen silah, hem de başka kimseye ve hiçbir şeye zarar vermeden. (s. 157) * Sonucun insanlık için iyi ya da kötü olması elbette kontrol eden insan(lar)a bağlıdır. Bu kişi ya da kişiler hastalık, fakirlik ve suçtan temizlenmiş küresel ütopya da yaratabilirler; korkunç, baskıcı, tanrı gibi muamele gördükleri, diğer insanları seks köleleri ya da gladyatörler olarak kullandıkları sistem de... Tarih boyunca tüm hikaye anlatıcıları bunun kötü biçimde sonuçlanacağını hayal etmekte zorlanmamışlardır." (s. 236)
Yaşam 3.0
Yaşam 3.0Max Tegmark · Pegasus · 2019346 okunma
·
32 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.