Gönderi

254 syf.
·
Puan vermedi
İÇİMİZDEKİ ÇOCUK ÜZERİNE;
Yazar, ‘tüm insanların içerisinde bir çocuk’ vardır görüşüne sahiptir ve bu içimizdeki çocuk her zaman olması gereken sağlıklı bir orta içerisinde gelişimini sürdüremeyeceğini söyler. Bireylerin yaşantısı, ailesi, büyüdüğü çevre, okuduğu okul, etkilendiği kültür akımları çoğu kez bireylerin sağlıklı gelişim göstermesini engeller. Birey bedensel açıdan büyür fakat içindeki çocuk psikolojik olarak zayıf ve sağlıksız kalır. İçindeki o sağlıksız çocuğa bireyin kişiliği bağlaşık hale gelir çünkü birey yaşamın özündeki mutluluğunu, kendi değerini, ilişki halindeki bireylerin gözünden, davranışlarından, söylemlerinden kısaca başkalarının ona yüklemiş olduğu değerde arayış gösterir ve kendi değerini aslında başkalarının ona biçtiği değerleri algılama biçimi de denebilir. Bu sayede bağlaşık kişiliğinin temelini oluşturur. Aile bir sistemdir ve hepimizin bu sistemin parçaları olduğunu söyleyebiliriz ve hepimizin üstlenmiş olduğu toplumsal roller bu sisteme aktiflik kazandırır. Sistem içerinde yer alan her bir toplumsal rol, bireylerin kendine özgü olan kişiliklerinin bir parçasını oluşturur ve bu kişilik bazı bireylerde uyuma yol açarken bazıların da ise uyumsuzlukla sonuçlanır. Sağlıklı bir aile yaşantısında bireylerin ihtiyacı düzenli olarak karşılanır, bireylerin gelişimi için uygun bir ortam yaratılır ve bu ailelerde bireyler arası ilişkiler açık, anlaşılır ve net bir yapıya sahiptir. Aile kendi dışındaki bireylerle yani toplumla ilişkisini dengelemiştir ne tamamen bağımsızdır ne de onların boyundurluğu altındadır ve böyle bir ailede varlığını sürdüren bireyler; kendi benliklerinin sınırlarının farkında olan ve özünde kendisini değerli bulan, yaşamla bütünleşmiş, duygu ve düşüncelerini ayırt eden ve kendisini ifade etmekte de zorlanmayan bireyler olarak yetiştirir. Sağlıklı ailelerin sistem içerindeki sürekliliği sağlayan belli kuralları vardır ve bunları kendilerine açık ve net bir şekilde ifade ederken, sağlıksız aile de ise bu durum gizli ve örtük haldedir. Diğer ele alınan unsur ise utanmadır ve iki çeşit utanmadan söz edilebilir. Bireylerin sınırlarını hatırlatan utanmalar sağlıklı olarak tanımlanır çünkü bireyler gelişimleri sırasında edindiği bazı yaşam deneyimlerinde hiçbir baskıya maruz kalmaksızın, kendi benliğinde ortaya çıkan utanma biçimidir. Sağlıksız olarak tanımlanan utanç ise; bireyin çevresindeki kişilerin olumsuz tutumlarıyla ve hastalıklı olarak adlandırılan düşünce ve davranışlara maruz kalmasıyla oluşan durumdur ve bireyleri kişiliğinde bu utançların çok büyük problemlere yol açtığı söylenebilir. En olumsuz olarak adlandırılan durum ise bireyin kendi benliğine olan inancının yitirilmesiyle başlayan, kendi iç dünyasıyla ilişkisini kesmesiyle devam eden bu utanç süreci bireylere kendilerini kötü hissettirmekte ve bu utançta kendini kaybetmesiyle sonuçlanır. Çocukların karşılanması gereken bazı ihtiyaçları vardır ve bunlar; sevme, sevilme, güven, sosyalleşme, kendisini değerli hissetme, dokunma, anlama gibi. Bu gereksinimlerden yoksun büyüyen çocuk kendi benliğinde eksikleri hisseder ve bunu davranışlarına yansıtır, öz benliği zedelenir ve utanç kendini göstermeye başlar bu çocukları terk edilmiş ya da reddedilmiş çocuklar olarak tanımlayabiliriz. Bu çocuklar normal gelişimlerini sağlayamadıklarından ötürü ilerleyen yaşamlarında ise onlar ‘yetişkin çocuk’ olarak da tanımlanır. Bu utançla büyüyen çocuk, bu durumdan kurtulmak adına savunma mekanizmaları geliştirir ve bu sayede kişi aslında yaşayamadığı duyguların yokluğunu hissetmemek, acıdan kurtulmak için içindeki o boşluğu doldurmaya çalışır ve bu savunma mekanizmalarıyla bütünleşir. Çevrelerindeki bireylerle kurmuş oldukları ilişkilerde genel olarak olumsuz bir havanın etkili olduğu görülür ve tutarsızlıklar ön plandadır. Gerçekten kaçış hayatlarının gizli felsefesi haline gelmiştir ve tüm hayatlarını tutkun olduğu davranışlarına adar gerçeklikten ümitlerini kesmişlerdir. İçimizdeki çocuğu tanıma da aslında en büyük sorumluluk ebeveynlerimize düşmektedir. Bizler için asıl önemli olan benliğimizi tanırken sorunları hemen fark edemememizdir ve içimizdeki o çocukla tanışmamızın uzun bir zaman dilimini almasıdır. Yavaş yavaş problemlerimizi tanırız ve içsel süreçlerimizi o zaman ele alırız. Kendimizle yüzleşip bilinçlendiğimizde daha özgür hissederiz ve yaşamımızdaki olumsuz yönleri olumluya çevirmek için efor sarf ederiz. Tabi bu süreç kolay olmayacaktır hatta acı verici bir süreçtir çünkü çocuğun sağlıksız yönlerini irdelemek bireye kayıtsız bir acıyla geri dönmektedir.
İçimizdeki Çocuk
İçimizdeki ÇocukDoğan Cüceloğlu · Remzi Kitabevi · 20177,6bin okunma
·
208 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.