··
1 artı 1'leme
·4.364 görüntüleme
yaklaşık 10 ay sonra incelemeye ekleme yapmaya geldim. Kitapta sadece kız çocukları, din, mankenler gibi şeyler değil, trans bireylerle ilgili konularda oldukça yanlış ve iğrenç kısımlar varmış. Sanki transların hepsi kıvırta kıvırta yürüyormuş gibi, zevk için cinsiyet değiştirmişler gibi bahsediliyor. Zaten "dönme" diye bahsetmesi ve trans bireyin sürekli dönme, dönme diye, sanki o bir insan değilmiş gibi hitap edilmesi aşırı ama aşırı sinirimi bozdu.
En çok sinirimi bozan kısmı paylaşarak yorumumu sonlandıracağım.
Kitabın bir kısmında (sf 99) baş karakter Fatma, dönme diye nitelendirilen Banu'yla konuşurken özel hayatıyla ilgili bir konuya şöyle diyor, "Sen kendini anlatırken benim kadar utanamazsın Banu.."
Cümleye bakar mısınız? Çıkarımını size bırakıyorum.
Ve bir de Banu'nun verdiği yanıta bakın: "Sen iki kere mi dönmesin? Neden utanıyorsun?"
İnceleme güzel olmuş. Yazarın kendisinide ve zihniyetini sevmem benim değerlerime uygun biri değil.
teşekkür ederim öncelikle, akıl ve ruh sağlığı açısından okunmamasını şiddetle tavsiye ediyorum.
Bu yorum görüntülenemiyor
Dünya görüşüme ve edebi zevkime aykırı bulduğum için bu tür kitapları okumam. Zaman kısa, okunacak daha güzel kitaplar var. Ayrıca didaktik yöntemden de iğrenirim. Kendi sidikli doğrularını tek gerçekmiş gibi utanmadan başkalarına da aktarmaya çalışmak, üstelik bunu da romanın geniş imkanlarından faydalanıldığı halde en bayağı şekilde yapmak, ifade kabızlığının gölgesinde bir çiğlik göstergesi bence.
görünce eleştirel bir yazı olduğunu anlayıp okudum. Öncelikle çok iyi bir yorum olmuş, tebrikler. Her ne kadar tavsiye üzerine de okumuş olsanız, eleştirel bakışı eksik etmemeniz isabet olmuş. Hem içerik, hem aktarım hem de dilbilgisi açısından berbat bir kitap anlaşılan.
Temas ettiğiniz yanlışlar da çok isabetli.
Genellemek doğru olmaz ama dinci kesimin hayata ve insana bakışındaki sorun gizlenemez boyutlarda. Bunu hem sözleri hem de tavırlarıyla çok net ifade ediyorlar. Ya siyahsın ya da beyaz. Ortası yok. Ara renkler yok. Ya da tek ses var, oktav yok... haliyle düşüncede ve davranışta tat yok. Bu kesimin el üstünde tutulan ismi bir kadının kendi yanlı bakışıyla ortaya saçtığı nefret var sadece.
Kitabın bana kattığı şeyler oldu demişsiniz. O sizin inceliğiniz bence. Sanmam ki sizi mevcut yerinizden alıp bir tık yukarı taşısın. Zaten bu kitabın amacı da bu değil. İnsana bir şey katmak her yazarın harcı değil, meselesi de değil aslında. Ama bu yazarın sadece kini diri tutup, safları sıklaştırmak gayesi güttüğünü düşünüyorum. Alıcısı da ona göre oluyor haliyle. Bu kadar çok okunması dert değil de, içindeki zehirli fikirlerin küçük dimağları etkileme imkanı olması büyük dert. Umarım her okuyan eleştiri gözlüğünü takarak okur. Okumasalar daha iyi tabi...
söylediklerinize kelimesi kelimesine katılıyorum, zaman ayırıp böylesi bir yorum yazdığınız için teşekkür ederim :')
2 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.