Gönderi

ALACAKARANLIK = FRİEDRİCH NİETZSCHE
Felsefecilerin yaratılışının ne demek olduğunu soruyorsunuz? örnek onların tarihsel anlam açısından eksiklikleri, oluş düşüncesinin kendisine duydukları kin, onların egiptisizmi. Bir şeyden bir mumya yaptıklarında sonsuz düşünce ile bir şeyi tarihsizleştirdiklerinde, onu onurlandırdıklarına inanıyorlar. 1000 yıldan bu yana filozofların elde ettikleri kavramsal mumyalardır, hiçbir eylemsel gerçeklik ellerinden canlı kurtulamadı, öldürüyorlar, bu kavram putların hizmetçileri ibadet ederek her şeyi öldürüp içini Samanla dolduruyorlar, ibadet ettikleri zaman ölümcül tehlikeleri oluyorlar, ölüm, değişme, yaşlılık onlar için olumsuzluklardır. Dahası yalanlamalar, çürütmelerdir. olan, olmayacaktır; olacak olan ise yoktur. her kim bir canavarla çarpışmayı göze alırsa, bir canavar olmayı da göze alsın, çünkü karanlığa uzun süre bakarsanız, karanlıkta sizin içinize bakmaya başlar. Yaşamın savaş sanatında: Beni öldürmeyen, beni güçlü kılar. Kendine yardım et, böylece herkes sana yardım eder. Tüm zamanlarda en büyük düşünürler yaşam üzerinde aynı düşüncede buluşmuşlardır: O değersizdir, her zaman her yerde ağızlarından aynı sözler çıkmıştır. Tutku dolu yaşamak, bıkkınlık doğru yaşam karşıtıdır, Sokrates bile ölürken söyle demişti; yaşamak, Yani uzun zaman hasta olmak, kurtarıcı diosa bir horoz borcum var. bu neyi İspat eder, neyi gösterir. Eskiden olsaydı şöyle denebilirdi: Ah söylediler de hem de yeterince yüksek sesle, herkesten önce de bize kötüleyenler ne olursa olsun burada bir şeyler doğru olmalı. Bugün bizde böyle konuşabilir miyiz, bunu yapmaya hakkımız var mıdır? bilginlerin çöküş tipleri olduğu yolundaki küstahça düşünce ilk olarak öğrenilmemiş, yargının bu savı Tam da en güçlü biçimde karşıt olduğu zaman ortaya çıkmıştır. Sokrates ve Platon çürüme belirtileri olduklarının, Yunan çözülüşü araçları olduklarını Antik Yunan oldukları farkına varmıştım, o filozoflardan Gittikçe daha iyi anlıyorum Hiç değilse bunların üzerinde görüş birliğine vardıkları sözler konusunda haklı olduklarını kanıtlıyor. bir filozof için yaşamın değerinde bir sorun görmek, kendisine karşı bir suçlamayı da birlikte getirir, bilgeliğine bir soru mu düşürür, Bilgisizlik mi olur? peki bütün büyük bilgiler onlar yalnızca geriye götürmüş değiller miydi, dahası asla Bilge olmamışlar mıydı, günah zevki Sokrates ile birlikte diyalektiğin yararına bir değişime uğrar, gerçekte olan nedir, burada her şeyden önce bu durumda daha Soylu bir sevginin yenilgisi söz konusudur. ayaktakımı diyalektik ile en tepeye çıkıveriyor, sokratesten önce iyi ailelerde diyalektik parçalanmasın, evde kötü bir tarz, basit bir tarzda bu gençlik buna karşı uyarılarda yine bunun temelleri sunulmasında da tümden güvensizlik mi vardı, Sokrates'in felsefesi bir başkaldırış mıydı? hayranlık duyduğu aristokratlar ölçümü alıyor, bir diyalektiği olarak kişiye elinde acımasız bir araca sahiptir. onun yardımıyla bir tren olunabilir. muzaffer olmak suretiyle karşıdaki küçük düşünülebilir, diyalektiği diyalektiktir takibine 10 haftalık olmadığının kanıtları verir, eğlendiriyor hem de çaresiz kılar. diyalektik ki rakibinin zekasını keskinleştirir, nasıl Sokrates diyalektik yalnızca bir ölçü almak için iyi miydi, Sokrates akıl = Erdem = mutluluk eşitliği anlamı yalnızca şuydu; Sokrates tebrik edilmelidir ve karanlık Arzulara karşı gününüzü üretilmelidir. Akıl, ne pahasına olursa olsun ölçülüp Duru aydınlık olmalıdır. Akıl, bilgisiz olana Verilen her gün aşağıya götürür. Ahlak, var olmaktan tarihten beri yalandan Kaçış, tarihi duyulara, inançtan yalana, inançtan başka hiçbir şey değildir. ahlak duygulara inanan, insandan arta kalan her şeye inanan, her şeyin yansımasıdır bunların tümü yalnızca haktır. Heraklit diğer filozoflar halkı duyuların tanıklığını çoğunluk ve değişkenlik gösterdikleri için yansırken, o duyguların tanıklığına nesneleri durağanlık ve birliğe sahip Müşteri gibi gösterdikleri için yansıdı. heraklit de duygulara haksızlık etmiştir, bunlar ne ettiklerin düşününce Kendi gerçek duasını, kendi özünü ilk kez ayrılığı içinde kavramıştır. düşünce karşısında kendini nesne olarak bularak, sonsuzluğunu insan düşüncesinin yetenekli olduğunu bilincinde, güvenle Derine ulaşmıştır. felaketlerde özgürlük tinini insan yetkililerine duyulan sonsuz güveni buluruz. duyguların tanıklığına neden olan akıldır, duygular oluşur, akıp gidişi değişimi gösterdikleri sürece yalan söylemezler ama Böylece heraklit, Sokrates öncesi filozof varlığın boş bir kurgu olduğu konusunda sonsuz haklı olacaktır. görünür dünya, Biricik dünyayı, doğrular Dünyası ise yalnızca bir yalan olarak eklenmiştir. Gerçek dünya Bilge, Sofu ve erdemli olan için ulaşılabilir, olan dünya bu dünyanın içinde yaşar ve onun kendisidir, düşüncenin en eski biçimini göreli olarak makul yalandır. inandırıcı Ben gerçeğinin kendisi, Gerçek dünya erişilemeyen, kanıtlanamayan ve ispat edilemeyen ama bir teselli bir ödev ve bir imperatif olarak düşünülmüştür. Aslında yine eski düşünceyi kuşku ile çevrelenmiş düşünceyi kullanmış. solmuş güzelliği Almanya'nın kuzeyinde olan, doğup yaşadığı Kent olmuştur. gerçek Dünya erişilmeyen bir şey olarak, bilinmeyen Sonuç olarak da teselli edici, kurtarıcı yükleyici değil, bilinmeyen bir şey ile yükleyebilir. Gerçek dünya hiçbir şeye yaramayan bir düşünce, artık cümlesi bile yararsız, fazlalık olmuş bir düşünce. yok gidelim artık, Onu şimdi gerçekten ortadan kaldırdık, geride hangi dünya kaldı, görünen dünyamı acaba? ama hayır Gerçek dünya ile birlikte biz görünen dünyayı da yıktık. kim sertleştirilen duygusallığı aç diyorum, bizim duygusallığı tinselleştirmek, burçlara sahip olmanın değerini deyimleri kavramaktan ibarettir. kısaca daha önceki yediğim ve düşüncelerin tersine ellemek ve düşünmektir. kilise bütün çağlarda düşmanları yok etmek istiyordu. Biz ahlak kartları ile an, tersine çıkardığımızı Kiliseden vurulmasından görüyoruz. yine politik alanda da bugün düşmanlığı daha etkin hale gelmiştir. daha ölçülü, Daha düşünceli, daha sabırlı, Neredeyse her Parti varlığını sürdürmesi için rakip Parti'nin güçten düşmesini, çıkarlarına uygun olduğunu biliyor, aynı durum büyük Politikalar için de geçerlidir. buradan şu sonuç çıkar; tanrıyı yaşamın karşıtı bir kavram ve yaşam bir mahkumiyeti olarak alan ve ahlakın karşı duası da yaşamın bir değer yargısı, hangi yaşamın, ama yanıtı çoktan verdim; çökmekte olan zayıflatılmış yorgun mahkum edilmiş, şimdiye dek anlaşıldığı gibi sonuçta Alman bir filozof yazardır. mahkum olanın hükmüdür, son bir şey daha söylemek gerekirse; insan şöyle olmalı demeni nasıl bir yanlışlık olduğunu elde tutalım, eylemsel gerçeklik bize büyülü bir tip hastalığını, bizide artist gibi esas bir kuralz göre oyununu oynamak, değiştirmenin bulduğunu gösteriyor. ve Zavallı herhangi Gariban bir Ahlakçı, kalkıp Hayır insan başka olmalı diyor, Nasıl olması gerektiğinden Başkası değil de, bu dar kapalı görüş tetikliyor, duvara kendini çiziyor ve kişi kendini nasıl bilirse öyle olur diyor, ama ahlaklatçı yalnızca birine dönüp Sen söyle söyle olmalısın dediğinde, Adam güneşliğine son veriyor. Eserde nietsche, Hıristiyanlığın, klisenin, kültürün insanları şekillendirmeye çalıştığını, insalara nasıl olması gerektiğini söyleyip belli kalıplara sokmaya çalıştığını söyler ve Nietsche insanlara iyi ve ahlaklı olması gerektiği bütün kurumların aslında ahlaksız olduğu ve illegal yollara başvurduğunu söyler. Nietsche, Alman toplumu hakkında, onlar için bir ruha sahip olmak yetmediğini, o ruha sahip olduğunun farkında olması gerektirdiğini söyler. Ayrı Alman toplumunu bitiren veyozlaştıran üç seyin olduğunu söyler: klise, hristiyanlık ve son dönemde müzik in etkili olduğunu ve bu etmenlerin alman toplumunu yozlaştırdığını söylemiştir. Ayrıca alman toplumunun akla olan güvenin sarsıldığını ve akıldan çok duygulara, iç sesinime yöneldiğini vurgulamıştır. Toplumun çöken katmanlarının, uç noktası olarak anarşist, haksız bir insan bile hak Adalet eşit haklar istiyorsa Demek ki aslında ne için acı çektiğini kavrayamayan, haksızlığın baskısı altındadır. hangi bakımdan güçsüz olduğunu, yaşamsal bakımdan güçsüz olduğunu kavrayamayan, kültür sözcüğünün onu hakkında ki görüşü zaten ona iyi gelir. küfretmek bu Zavallı Tanrıların eğlencesidir, bu ona küçük bir güç eksikliği verir, kötülüğünü sorumluluğunu bir haksızlıkmış gibi izin verilmeyen, bir öncelikmiş kendinden Farklı olanlara yükler, yani ben iyibirisiyim Öyleyse sen de öyle olmalısın, bu mantıktan gidilerek Devrim yapılıyor,bu da hiç bir işe yaramıyor ve zayıflıktan kaynaklanıyor. Hristiyan dünyayı mahkum Ettiğinde, iftira ettiğimde ve kirlettiğin de sosyalist bir dünya için Günahkarı Mahkum etme, iftira etme ve kirletmesindeki içgüdüyle yapar, mahşer günü Kendisi de çok tatlı bir tesellisidir. Sosyalist işçinin beklediği Devrim de öyledir, yalnız biraz daha iyi düşünülmüştür. ahiret bile bu dünyayı kirletmek için bir araçtan başka nedir, nietsche eserde bir şeyin değerini faydasının belirlemediğini, o şeyin değerini ulaşırken çektikleri cefanın belirleyici olduğunu söyler, örneğin liberaller iktidara geldikleri gibi ilk işleri libarellikten vazgeçmeleri oluyor. Hegel'in kurduğu sisteme diyalektik mantık denilir. Buna göre bir fikir yani tez karşısındaki başka bir tezle yani antiteze karışır ve bundan yeni bir anlayış doğar ki Buda sentezlenir. Immanuel kant, o felsefedeki ilk ve temel Misyonu, bilimi temellendirmek ve Daha sonra da ahlakın ve dinin rasyonelliği ni savunmak olduğuna inanmıştır. bu amacı gerçekleştirmek için hem Descartes rasyonalizmi ve hem de hem emprizimden önemli gördüğü verileri alarak, transdental epistemolojik idealizm diye bilinen kendi bilgi kuramını geliştirmiş, yükselen bilimi felsefi temellerini gösterdikten sonra özgürlük ve ödev düşüncesine dayanarak, Rsayonel ahlak düşüncesi savunma çabası sürmüştür. o gerçeklikle Yani bizim duygular aracıyla tecrübe ettiğimiz Dünya ile numune gerçeklik Yani duygusal olmayan ve hakkında bilgi sahibi olunamayacak Dünya Arasında bir ayrım yapmıştır. Kant öğretisiyle ile bilimsel bilginin olanaklı olduğunu göstererek, Newton fiziğini temellendirir fakat olan genel ilkeleri tanımı, varoluşu, ruhun ölümsüzlüğü gibi konuları ele alan geleneksel metafiziği olanaksız hale getirir. Çünkü metafizik alanda ruh, Tanrı, Evren kavramlarını düşündüğümüz zaman burada duyu deneyi tarafından sağlanan malzeme bulunmaz bilginin temel üyesinden biri olan deney, tecrübe ve metafizik alanında söz konusu olmadığı için akıl burada antinomiler kalır, Öyleyse metafizik alanında bilimsel bilgi olanaklı değildir. Bununla birlikte kont gerçeklik ya da Fenomen, numen ayrımı insan varlığına uygulayarak ahlak olanağını kurtarır. Jean- jacgues roussesu, yapıtlarında karmaşıklık onun doğal hukuk kuramcısı, doğal hakları yatıran biri aydınlanmacı, aydınlanma ilkelerini yerle bir eden biri olarak göstermektedir. demokrasi mi, inançlı savunucusu demokrasiye ayaklar altına alan bir borcu vardır, liberal Devriminin hazırlayıcısı, öte yandan böyle bir devrimin olumsuzlukları çok önceden gösteren, birbiriyle çelişen ve çatışan çok karşıt düşüncelerle yorumlamasına sebep olmuştur. Bu sebeple anlaşılması güç bir düşünür olmuştur. kendisini hep hAlktan biri olarak görmüş, Halktan kişiler arasında da daha rahat etmiştir. Das cartes, her tür araştırmanın pratik niteliği üzerinde durur, ona göre en önemli bilimlerden mekanik, insanlara yardım edecek makineler yapma sanatı; Tıp, vücudu ve ruhu tedavi etme sanat; ahlak, mutlu yaşama sanatıdır. zamanın bilginleri ile hükümdarları ile iyi ilişkiler kurmuştur. ona hayran olan kraliçesi Christina Arthur Sarayı'na davet etti, ona göre septik bir şüphe anlamsızdır, olması gereken metodik şüphedir, metodu önce Tanrıdan, çevreden, Kendinden başka insanlardan şüphe eder. şüphe edemeyeceği sonsuza kadar şüphe etmek, düşünmek varolmaktır ve Düşünüyorum o halde varım noktasına ulaşır. Charles robert darwin, insan dahil tüm canlı türlerinin doğal seçilim yoluyla bir yada bir kaç ortak katılama verildiğini öne sürmüştür. o günün şartlarına göre bu teoriyi destekleyen pek çok Kanıt sunmuştur, Darwin fikirleri üzerine inşa edilen, evrim teorisi bugün biyoloji biliminin temel ve birleştirici öğesidir. evrimin gerçekleştiği gerçeği Charles Darwin'in yaşadığı dönemde doğal seçilim teorisinin devrimin ana açıklaması olduğu ise de 1930'lu yıllarda bilim Dünyası tarafından kabul görmüştür. orijinal tavırları model örgütsel biyolojinin temelini oluşturmakta, hayatın çeşitli alanları üzerinde birleştirici bir mantıksal açıklama sunmaktadır. Emperyalizm, yayılmacılık, bir devletin ve ulusun, Başka devlet veya uluslar üzerinde kendi çıkarları doğrultusunda maden bulmaya çalışmasıdır, etkileyen devlet ve etkilenen devletin kaynaklarından yararlanma hakkına sahiptir, Yani bir ülkenin topraklarını genişletmesi veya bir ulusun, bunun başka bir ulusu ya da toplumun vergiye bağlanmasıdır. Bir ulusun veya toplumun başka bir ulus veya toplumun topraklardaki kaynaklarından yaralanması denir.
·
244 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.