"Paper Towns" isimli bir film izlemiştim bir zamanlar. Harita üreticileri, kendi haritaları kopyalanmasın diye gerçekte var olmayan bir yeri nakşediyorlar haritaya. "Hayal Şehir" Yahya Kemal'den kopya edecek olursam.
Muharrem Sevil tam bir tesadüf ile tanıştığım bir yazar. Ama muhayyel şehirlerde, "bu zamanlar"dan el ele firar edilebilecek bir kalem. Kağıttan Kentlerde ve Hayal Şehirlerde kaybolmak isteyeceğiniz yol arkadaşı. "Evvel refik, sümme't-tarik"
İspanyol ressamların sevgilileri için belirledikleri koordinatlar, bizim hayal atlasımızda hangi "gemiler geçmeyen bir ummanın" sükûtunda gaib olur? Kağıttan Kentlerde hangi "o beste" çalınır ruhumuz için?
Bu zamanların dayattığı herkesin herşeyi kendi başına öğrenmesi gerektiği anlamındaki öğreti, hep soğuk gelmiştir diz dibinde oturup büyüyenler için.
Yar(ım) kalmamak için bir olmak. Bir olmak için yar(ım) beklemek.
Aslında yaratılmış hiçbir şeyin tek olmadığına inanıyorum, parçasını buluncaya kadar
Başka bir zamanda yaşama şansım olsaydı hiç düşünmeden erteleyebilirdim herşeyi her ne kadar ertelemenin yaşadığımız hayat içerisinde çok da anlamlı olmadığını bilsem de.
Erteledikçe kendinizden vazgeçiyorsunuz demektir.
Bekleğimizi zannedip, bekliyormuş gibi yapıyoruz.
Hiç sorunsallaşmamıştı aşk bu zamanlarda olduğu kadar
Belki de mülteci olarak yaşamak gerekiyordu başka gönüllerde, kendi garip gönlümüzü iskan kılmak yerine.
Gelecek korkusu her şeyi sardı, aşklar dahil.
16.yüzyılda İspanyol ressamları, ne zaman bir dünya haritası çizecek olsa, yanlarına gelen sevgilileri "benim için de bir ada çiz" derlermiş.