Gönderi

Kendime Not 3 ve S. Rüşdi'nin Düşündürdükleri
Seçim, iradi bir eylem olmanın ötesinde bir tür zorunluluk ya da en azından kişinin kendisini bir zorunluluğa/sisteme mahkum etmesinin ilk adımı. Seçim yapmamak ise seçimlerin karşısında bir tür özgürlük alanı, sürüden ayrılma mottosu olarak tezahür etmekte. Büyük bir tablodaki renk olmayı, bir yığını oluşturan birey olmayı reddetmek zor. Daha zor olan ise o görülmeyen renk, o adı geçmeyen birey olduğunu kabullenmekte. Herkesin özel olmak istediği, "the one" olmaya oynadığı simülatif bir toplum gerçekliğinde "eheheh aslında hepimiz kocaa bir sistemin ufak dişlilileriyiz" klişesine düşmeden "herkes gibi" olduğunu kabullenmek ben dahil çoğu kimsenin işine gelmiyor. Her sistem ve bu sisteme yüklü olan zorunluluklar, "herkes gibi olan" insan zihinlerinin soyutlamasının bir ürünüdür ve bu yönüyle insanidir. Belirtmekte fayda var, bence, seçenekler arasında seçim yapmamak özgürlüğü getirmez, aksine seçimsizlik de alternatif bir seçim türüdür ve bu alternatifi seçecek diğer insanlarla birlikte yeni zorunluluk kalıplarından oluşan yeni bir sisteme gebedir. Lafın kısası, seçme-seçmeme arasından doğa farkı olmadığı gibi uzun vadede sonuç farkı da bence bulunmaz. Bundan dolayı bir insanı ötekinden daha özel, değerli(?), farklı kılan şey; neyi seçtiklerinden-seçmemelerini eklemedim, bunu da zaten bir seçim olarak gördüğümü belirttim- hangi sisteme dahil olmayı tercih ettiklerinden ziyade neden, niyet ve gaye faktörü. Zaten her tekil bireyin bir zorunluluk ağına dahil olduğu ve bundan sıyrılmanın imkansızlığı gerçeği kabul edildiğinde, insanların hangi zorunluluk ağını neden tercih ettikleri, bu tercihlerindeki amacın ne olduğu soruları daha fazla değer kazanıyor. Bunu insanlara daha fazla sormalıyım.
·
25 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.