Gönderi

168 syf.
8/10 puan verdi
Pelerinli kahramanlar koydular önümüze. Ne satranç oynuyordu önümüze konanlar, ne de derviştiler; ne ruhumuza hitap ediyorlardı ne de kafamıza ; yalnızca uçuyor konuyorlardı, kırıyor döküyorlardı. Böylece bizde uçtuk konduk onlarla , kendimizden geçtik, kendimize olan güveni yitirdik. Model fukaralığı değildi, umman içinde susuzluktu çektiğimiz, varlık içinde yokluk… “İnsan insanın gölgesinde yetişir.” diyor Fethi Gemuhluoğlu, üstümüze düşen gölgeler köklerimizi kuruttu. Ah! İnsan bakması gereken yere bakmıyor, insana insanca bakmak ne büyük temaşa… İnsan araması gereken yerde aramıyor, insanda insanı aramak ne derin yolculuk… Göğü aldatmayan; gözleri eflatun, elleri Lokman, konuştuğunda firdevsler açtıran sustuğunda öğütler veren, sözünü kah bal, kah zehir ; gönlünü kah yay, kah ok eyleyenler…Daha niceleri…Bülbülü kafesten azat edip kendine yoldaş eden Süfyan es Sevri, Hamedan’dan aldığı hardal taneleri arasında karışıp Bistam’a gelen karıncayı Hamedan’a geri götüren Beyazıd-ı Bistami, ardında çil çil kubbeler saçan Sinan… Hangisini saymalı… Ali Ural bu kez portreler asmış duvarlara, yüzlerindeki çizgilerle düşüncelere sevk eden portreler; öylesine derin, öylesine içli… Ama onun bakmamızı istediği bu portreler değil, duvardaki portrelerden yansıyan eksiklerimiz, kusurlarımız… Bu bakımdan onlar birer portre değil, birer ayna içimize ışık tutan. Ama biz bakmamız gereken yere bakmıyoruz, aramamız gereken yerde aramıyoruz… Olsun, ümitsiz değiliz her şeye rağmen. Ümitsizliği Nasrettin Hoca’nın maya çaldığı gölün kenarında bıraktık. Bir gün baktığımız yerde aradığımızı bulmak dileğiyle… İyi okumalar…
Satranç Oynayan Derviş
Satranç Oynayan DervişA. Ali Ural · Şule Yayınları · 20231,472 okunma
·
16 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.