G'eril'ebilirsiniz..."Bu toplumda hayat, en iyi halinde bile can sıkıntısından ibaret olduğundan ve toplumun hiçbir tarafı kadınlara uygun olmadığından; uygar kafalı, sorumlu, heyecan arayan dişilere, hükümeti yıkmak, para sistemini bertaraf etmek, her alanda otomasyonu kurumlaştırmak ve eril cinsi yoketmekten başka çare kalmıyor."
Kitaba bu paragrafla başlar Valerie...
Bu sitem, bu şikayet sadece erile değildir, erilleşmeyedir. Erilin biyolojik yapısıyla sorunu yoktur Valerie'nin, bizzat zihniyetiyle sorunu vardır, bu zihniyetle suret bulan her şeyle sorunu vardır. Bu zihniyetin umutsuz vaka olduğuna inanmaktan çok, emindir Valerie. Neden emin olmasın ki? Yüzyıllar boyunca dişiyi, ikinci cins gören erilleşme değil midir? Yüzyıllardır, hatta binlerce yıldır dişiyi alt konumda gören zihniyete karşı Valerie neden radikalizmi seçmesin?
Radikal feministlerin başucu kitabı olabilecek bu kitabın tespitleri canınızı sıkabilir. Ama zaten Valerie, canınızın rahat etmesi için yazmadı bu kitabı, rahatsız olun sayın eriller ve erilleşen dişiler. Rahatsız olduğunuz yerlerden belki mor çiçekler açarsınız. Aslında çiçek açsanız da Valerie'nin umrunda olmayacaksınız. Sizinle işi yoktur, bilinçli dişilerle işi vardır Valerie'nin. Ve tabi siz eriller, birer döl israfısınız. Hatta Valerie size hayvan bile demez. Çünkü bu erile iltifat olur. Valerie'nin deyimiyle "yürüyen vibratörler"den başka bir şey değilsiniz!
Valerie bilimsel olarak da erile yorum yapmaktan hiç çekinmez. Ona göre Eril, "biyolojik bir kazadır: Y (eril) geni tamamlanmamış bir X (dişi) genidiryani tamamlanmamış bir kromozomlar serisidir. Başka bir deyişle eril eksik bir dişidir, daha gen aşamasında yaşamına son verilmiş, ayaklı bir kürtaj. Eril olmak kifayetsiz olmak,duygusal olarak sınırlı olmak demektir; erillik bir noksanlıkhastalığı, eriller de duygusal sakatlardır." ve ardından erilin "tamamen benmerkezci" olduğunu söyler. Benmerkezciliğin cinsiyeti yoktur bana göre. Ama erilin; ataerkilliğinin, feodalliğinin, egemen olma isteğinin bu "benmerkezci"likten geldiğini söyleyebilirim. Dolayısıyla katılıyorum, genel anlamda eril benmerkezcidir.
Valerie sadece erile yüklenmez, erilleşene de yüklenir. "Babasının Kızları"na en derin şikayetlerini ileten Valerie, dişinin yaşamış olduğu ve yaşamakta olduğu çoğu şeyin "erilin hatrı" için olduğunu söyler.-ki buna katılmakla beraber sonuna kadar savunmakta olduğum bir görüştür.- Hatta Valerie'ye göre "doğum sancıları" bile "Baba" vekâleten haz alsın diyedir.
Oturup bir düşünelim, gerçekten de etrafta olan çoğu şeyin "nasıl olacağı" veya "nasıl olduğu" konusunda sadece "erilin sözü-onayı" geçmemiş midir? Şu an bile TV yayınlarında yarı çıplak, hatta çıplak kadınların sürekli gösterilmesinin temel sebebi "erilin onayı ve isteğinden(haz)" kaynaklı değil midir? Şarkılarda bile sanattan çok klipteki kadınların "seksi"liğine önem verilmesinin temel sebebi "eril" değil midir? Dişi zariftir, hassastır, bizden daha duygusaldır diyen eriller ve erilleşen kimliklere sorarım, bunca kibar sıfatı yakıştırdığınız "dişi"yi en alakasız reklamlarda bile çıplak göstermenizin sebebi nedir? Araba tekerleği reklamlarında bile tekerlekten daha çok "kullanılan dişi"nin kalçasını ve göğüslerini objektiflere almanın anlamı nedir? Dondurma veya çikolata reklamlarında çikolatayı ısıran neden dişidir? Dondurmadan çok dişinin dudağı neden gösterilir. Burada reklamı yapılan, dondurma mıdır, dudaklar mıdır? Dişinin reklam panolarında işi ne?
Bu soruları bir sorun kendinize; burada dişi obje ve haz malzemesi değilde nedir? Burada memnun edilmek istenilen "eril" değil midir?!
Her şey nasıl da erile göre gidiyor... daha iyi anlıyor musunuz?
Valerie, bunca duruma karşı neden öfke duymasın? Daha küçükken babasının tacizine uğrayan, dedesinin kırbaçla dövdüğü bir çocuktur. Hatta geçim sıkıntısından dilencilik ve seks işciliği de yapmıştır. Hatta seks işçiliği yaparken bile erile olan öfkesini sürekli dile getirirdi. Aynı durumda olan arkadaşları Valerie' nin sürekli daktilosuyla bir şeyler yazdığını söyler, hatta yazdığı şeyleri sahneler, oynardı. Bu kitabı yazdığı zaman akıl sağlığı gayet yerinde olan Valerie'nin bu "erilleşene öfke dolu" olan kitabına, çokça amacı dışında eleştiri ve karalamalar gelir. Valerie'nin manyak ve deli olduğunu iddia edenler de olur. Bunlara kesinlikle katılmıyorum. Huzurunu bozduğunuz insanların tepkilerine deli yakıştırması yapamazsınız. Etkinize elbette tepki doğacaktır. Doğmaması anormal olacaktır. Valerie, kitapta sadece erilleşene tepki vermiyor, yanlış olan sisteme de aynı zamanda tepki veriyor. Zaten feminizm sadece "dişi"yi savunma amacında değildir. Yanlış olan her şeye "karşı"dır. Tarihe şöyle bir geri dönüp baktığınızda feministleri "barış yanlısı", "savaş karşıtı" hatta "çevreci" eylemlerin en merkezinde görebilirsiniz. Feminizim bu yüzden gereklidir.
Denilebilir ki sen radikal feminist misin? Hayır değilim, sosyal feminizmi benimserim.
Kitapta Valerie' ye her anlamda katılıyor muyum? Hayır, tabiki.
Valerie "eril" ve "dişi"ye fizyolojik açıdan daha çok yaklaşmış. "Eril" hiç olmamalı görüşüne elbette katılamam. Cinsiyetçiliğe karşı duran feminizm, erilin soykırımını isterse elbette cinsiyetçilik yapmış olur. Ve bu feminizmden çok radikalizm olur. Sperm bankaları bize yeter diyen Valirie, maneviyattan çok uzak kalan bir yaklaşım sergiler. Bunu doğru bulmam.
Valerie öfkesinde haklıdır, ama öfkesinin yapmak istediği her şey haklı değildir.
Erkek Doğrama Cemiyeti Manifestosu adındaki bu kitap adının hakkını veriyor; hatta adının hakkını en çok veren kitap bu diyebilirim, şu anlık. Kitap sizi argo üslubuyla rahatsız edebilir, sertliğiyle de rahatsız olabilirsiniz. Ama başta da belirttiğim gibi kitap rahat hissedin diye yazılmadı. Rahatsız olun. Kitapta Valerie, erkek ve kadın kelimelerini değil "eril" ve "dişi" kelimelerini tercih eder. İncelememde eril ve dişi kelimelerine başvurmamın temel sebebi budur. Hassasiyetine hassas olmak istedim.
Rahatsız olmak istiyorsanız, okuyun.
Kitapla kalmayın, insan kalın yeterli...
