Güzel bir distopya okudum ve okunması gereken kitaplar arasında. Oysa filmini ilk 10 dakika içinde kapatmıştım. Başlarda (40 sayfa kadar) sıkılmakla sıkılmamak arasında gidip geldim ki bu da doğal bir süreç. Anlatımı durgun ama akıcı güzel bir tezat. Betimlemeler gayet süssüz ve sıradan. Bu tür betimlemeleri seviyorum nedense. Kitabın konusuna baktığınızda demokrasi maskesi altında muhteşem bir diktatörlük. İktidarda olan parti insanları öyle bir hapsetmiş ki insanlar kendi evlerinde odalarında, şehre uzak kırlarda dahi rahat hareket edip konuşamıyorlar çünkü her yerde mikrofon var ve izleniyorlar. İnsanlar duygularını, yüzlerini maskelemeyi öğrenmek zorunda kalmışlar. Kimseye güvenemiyorlar, yönetimden mutsuzlar ama hiçbir şey yapamıyorlar. Dil öğrenmek dahi yasak.! Olan dili de ilkel hale getiriyorlar. İnsanlar karşıt düşünce edinmesinler, düşünmesinler, koyun olsunlar diye... Kelimelerin yan anlamları kaldırılıyor. Büyük biraderin gözü hep üzerlerinde, her yer posterleri var. Aslında şu an çok farklı bir durumda değiliz. Kelimeler yozlaşıyor, kısaltılıyor. Artık tüm günü birkaç kelimeyle geçirebilen çok fazla insan var. Özellikle şimdilerde. Yenisöylemi sosyalmedya ağzınla bir tutabiliriz bence. Büyük biraderi trafik ışıklarındaki, evlerimizin girişindeki güvenlik kameralarına, elimizdeki (akıllı) telefonlara, bilgisayarlara vs benzetebiliriz. Günümüz gerçeğindeki Büyük Birader(ler) bunlar. Ve gerçekten duygusuz, programlanmış otomatlara dönüşüyoruz, kurulan düzende bir şekilde dönüştürülüyoruz. Kitabın içeriğini bir şekilde yazdım zaten hikayesini de anlatmak istemiyorum. Okumak isteyenlerin hevesini kaçırmamak gerek. İyi okumalar dilerim.. :)

1984George Orwell · Can Yayınları · 2023167,4bin okunma

·

10 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Mauna Kea