Gönderi

- En kötü durumlarda bile her işçi hayatta kalabilmek için küçük bir lüksünden vazgeçmeyi tercih eder; barınaksız kalacağına bir domuz ahırında yaşamayı, çıplak dolaşmaktansa paçavralar içinde gezmeyi, açlıktan ölmektense patates perhizini uygulamayı tercih edecektir. Hiçbir işi olmayan birçokları gibi sokağa düşüp dünyanın gözleri önünde ölmektense, yarım bir ücret ve iyi günlerin umuduyla yetinecektir. Hiçbir şeyin biraz fazlası demek olan bu küçük şey asgari ücrettir. İşçiler arasındaki moral bozukluğunun bir başka kaynağı, çalışmaya mahkum oluşlarındadır. Nasıl ki gönüllü, üretken etkinlik insanoğlunun tattığı en üstün haz ise, zorunlu çalışma da en haşin ve aşağılayıcı bir cezadır. İnsanın kendi iradesine karşın, her gün, sabahtan gece vaktine kadar, belli bir şey yapmakla sınırlanmasından daha dehşet verici bir şey yoktur. Ve işçi kendisini ne kadar daha çok insan hissederse, işi ona, o kadar çok nefret edilesi görünür; çünkü sınırlanmışlığını görür, işin kendisi için amaçsızlığını görür. Peki neden çalışır? İş aşkı uğruna mı? Doğal bir dürtüyle mi? Hiç değil. Para için, işin kendisiyle hiçbir biçimde ilişkisi olmayan bir şey için çalışır; o kadar uzun üstelik kesintisiz bir tekdüzelik içinde çalışır ki, azıcık insansal duyguları varsa, ilk haftalar içinde işi onun için bir işkence haline gelir. Zorunlu işin hayvanlaştırıcı etkilerini, işbölümü daha da çoğaltmıştır. Birçok alanda işçinin etkinliği, küçük ve salt mekanik bir el hareketine, her dakika yinelenen, yıllar boyu değişmeyen bir el hareketine indirgenmiştir. Çocukluk yaşından itibaren her gün, günde oniki saat iğne ucunu sivrilten ya da dişlileri eğeleyen ve başından beri işçiye zorla kabul ettirilmiş koşullar altında yaşayan bir insan, otuzuncu yılında insansal duyguyu ve yeteneği ne kadar koruyabilir ki? Tekniğin ilerleyişinden beri İşçinin işi kolaylaşmıştır, emek gücünden tasarruf edilmiştir, ama işin kendisi, başından sonuna, anlamsız ve tekdüze hale gelmiştir; zihin çabasına yer veren hiçbir alan kalmamıştır; yalnızca, yapılan iş, işçiyi başka şey düşünmekten alıkoyacak yeterlikte bir dikkat gerektirir o kadar. Ve böyle bir işe mahkumiyet, onun tüm zamanını alan, yemek ve uyumak için bile pek az zaman bırakan, açık havada yürüyüş yapması ya da doğanın tadına varması için hiç vakit bırakmayan bir işe mahkumiyet, zihinsel çalışma için çok az zaman bırakan bir işe mahkumiyet insanı hayvan düzeyine indirgemez de ne yapar? Yineleyelim, işçi seçimini yapmalıdır; ya kaderine razı olmalıdır, "iyi" bir işçi haline gelmeli, burjuvazinin çıkarlarını "sadakatle" gözetmelidir - böyle bir durumda kesinlikle bir hayvan haline gelir; ya da isyan etmeli, insanlığı için sonuna kadar savaşmalıdır, bunu da ancak burjuvaziye karşı savaşarak yapabilir...
··
11.5k views
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.