Gönderi

664 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
14 günde okudu
ÖZGÜRLÜK, EŞİTLİK, KARDEŞLİK ve ölüm..
Eşitlik, özgürlük ve ulusal egemenliği ilan eden bu me­tin, halk devrimi tarafından yok edilen Eski Rejim'in "ölüm ilanı"ydı. (#85600900) _______ Tarih derslerinden aşina olduğumuz Fransız Devrimini detaylı bir şekilde okumak isteyenlere bu kitap, mükemmel bir kaynak diyebilirim. Devrim öncesi Fransa ve Avrupa'nın durumu, devrimin nasıl olduğu, nasıl ilerlediği ve sonrasında Avrupa'nın genel durumu çok güzel anlatılmıştır. Tabi bir roman okumuyoruz, haliyle yer yer sıkılabilirsiniz bilhassa da ekonomik detaylar gibi konularda ancak bu detaylar da oldukça önemlidir. Gerçekler, "Ekmek bulamıyorsanız pasta yiyiniz," gibi romantik ve kulağa hoş gelen söylemlerden meydana gelmiyor. Aslında dönem hakkında bazı yazılarım olmuştur birkaç kitabı okurken ama bu kitabı olur da okumak isteyen olur diye kısa özet geçmek istiyorum. Biz, egemenliğin halkta olmasına alışkınız ve bunun aksinin olduğu ülkeleri garipser ve çağ dışı olarak niteleriz; adeta uzaylı görmüş gibi oluruz. Ancak tarihsel bakımdan çok da uzak olmayan bir zaman diliminde tüm dünya yetkiyi Tanrıdan aldığına inanılan iki makam tarafından yönetiliyordu. Papa (din adamları) ve Monark (kral, padişah vs). Bunların altında ise aristokratlar, askerler, ticaret erbabı ve köylüler gibi katmanlar bulunuyordu. Bu katmanlar oldukça katıydı, yani hangi katmanda doğmuşsanız yüksek ihtimal o katmanda hayatınızı tamamlayacaksınız demektir. Bu yapının olduğu eski dünyada en temel olgu düzendir. Halk da kral da din adamları da düzenin bozulmasından korkuyorlardı. Bunun için din adamları eliyle bilhassa halk afyonlanır ve krala olsun din adamlarına olsun biat eden birer insan olarak dizayn edilirlerdi. Şimdiki gibi bilgiye erişim imkanı olmadığı için bunlar ne derse o şeklinde işler tıkırında devam ederdi. Bu nedenle matbaanın bulunması oldukça önemli bir devrim olmuştur. Devrimlerin anası diyebiliriz matbaaya. Bu sınıflardan aristokratlar ile ruhban sınıfı mal, mülk edinip bir lira vergi vermezken tüm vergiyi diğerleri verirdi. Bu durum, 1789'a giderken artık halkın göz ardı edemeyeceği bir noktaya gelmişti. Fransa, İngiltere'den Yedi Yıl Savaşlarının intikamını almak için Amerikan bağımsızlık savaşını desteklemiş, bu esnada bozuk olan ekonomisinin çökmesine neden olmuştur. Ama bu esnada hala saray, aristokratlar ve ruhban sınıfı lüks içinde yaşamaya devam ediyorlardı. Buna bir de yaşanan kötü hasat eklenince bir Fransızın temel besin maddesi olan ekmek bulunmaz olmuştur. Bıçak kemiğe dayanmış ve afyon kar etmez hale gelmiştir. Bundan dolayı kral yüz yıldır toplanmayan genel meclisi toplama kararı almış ama bu meclisten kendi aleyhinde işler başlayınca bir gün meclisi kapatmıştır ancak insanlar bir kere gözünü açmıştır. Kapıyı kapalı görünce sarayın bir kısmı olan tenis kortunda bir araya gelerek bu meclisi açmadan gitmeyeceklerine dair yemin etmişler ve bu tarihe Tenis Kortu Yemini olarak geçmiştir. Sonuçta insanlar meclisi açmış ve buna Ulusal Meclis adını vermişlerdir. Kral ise ses etmemiş ama orduyu Paris'e çağırmıştır. Bu noktada halk ayaklanarak 14 Temmuz 1789'da barut tedarik etmek için Bastille Hapishanesi'ni basmış ve krala ölümcül bir darbe indirmişlerdir. Bu olay dünya tarihinin gidişatını değiştirmiştir. Devam eden süreçte İnsan Hakları Bildirgesi ilan edilerek, insanların eşit ve özgür oldukları duyurulmuştur. Eski düzenin temeline dinamit döşeniyordur. Tabi bu hemen olmamıştır. Kral ayak diremiş, bu esnada kadınlar ayaklanmış ve öncü olarak gidip o dönem Paris'in dışındaki Versay'da kalan kral ve kraliçeyi kulaklarından tuttukları gibi Paris'e getirmişlerdir. Bir süre sonra kral ve kraliçe kaçma girişiminde bulunarak kendi ölüm fermanlarını imzalamış olurlar ikisi de aralarında bir zaman farkıyla giyotine gider. Bu olay üzerine Avrupa devletleri ittifak kurup Fransa'yı işgale başlarlar ama Brunswick bildirgesiyle büyük bir hata yaparlar. Bu bildirgede Fransızların silah bırakmazlarsa hem kendilerinin hem de başkentleri Paris'in yerle bir edileceği beyan edilmiştir. Zaten gözü karartmış ve yeni fikirlerle zihni dolmaya başlayan ve kan tadını almış bir halk, bunu duyunca hepten milliyetçilik moduna girerek bir araya gelir ve düşmanı püskürtmeye başlar. Tabi bir anda her şey güzelleşmez. 10 Ağustos 1792'de halk bizzat devrim yapar, zaten kral da bu olaylar sonucunda kellesinden olur. Ardından da Cumhuriyet ilan edilir. İç ve dış sorunlar sonucunda Robespierre önderliğinde bir yıllık Terör adı verilen yıkıcı bir devir yaşanır ama yine bu dönem sayesinde tehditler etkisiz hale getirilerek devrim kurtarılmış olunur. Bir süre birtakım hükümetler kurulur edilir ve ardından Napolyon yönetime gelerek nihayetinde cumhuriyeti yıkıp kendini imparator ilan eder. Bu hızlı turdan sonra devrimin bir iki sonucunu ele alırsak: 1. Eski düzen yıkıldı. Her ne kadar önce Napolyon ve ardından da ikinci bir imparatorluk dönemi daha yaşanacak olsa da artık düzenin temeli kalıcı şekilde sarsılmıştır. Aristokrasi sınıfı yok edilmiş, ruhban sınıfı ise ağır yara almıştır. Krallık makamı ise tamamen tedavülden kalkacağı zamanı beklemektedir. 2. Ulus kavramı doğmuştur. 3. Laiklik doğmuştur. 4. Milliyetçilik doğmuş ve Napolyon seferleriyle tüm Avrupa'ya yayılmıştır. 5. Yerel değerlerin, folklorun önemi artmıştır. 6. Halk bilinçlenmeye başlayarak kendi gücünün farkına varmıştır. 7. Asıl zafer ise burjuva sınıfınındır. 8. Eşitlik, özgürlük, bağımsızlık gibi fikirler tüm dünyaya yayılacaktır. 9. Kölelik dünya tarihinde ilk defa kaldırılmıştır. 10. Egemenlik milletin olmaya başlamıştır. 11. Feodalite sonlanmaya doğru evrilmiştir. 12. Anayasa, kanun, meşruti monarşi ve cumhuriyet kavramlarının önemi artmıştır. 13. Ve İngiltere yine bu işlerden kazançlı çıkmayı başarmıştır. Tahmin edeceğiniz üzere bunlardan biz de fazlasıyla etkilendik. Cumhuriyetimizi kuran kadronun fikir babaları Aydınlanma devrinin filozoflarıdır. Fransız devrimin ortaya çıkardığı fikirlerden, bu devirde yürürlüğe konulan veya konulmak istenilen uygulamalardan oldukça fazla etkilenmişlerdir. Bundan dolayı, aslında Fransız devrim tarihini okumak Cumhuriyet tarihimizi anlamak için önemlidir diye düşünüyorum. O zaman bazı şeyler daha iyi yerine oturuyor. İlginç bir not: Devrimciler sıkı laiklik taraftarı ve dine de sıkı şekilde karşılar. Bundan dolayı İsa'nın doğumunu milat alan klasik takvimi tedavülden kaldırıyorlar. Yerine 1793'teki Cumhuriyet ilanını koyarak yeni bir takvim yapıyorlar. Bu takvimin bir özelliği haftanın on gün olmasıdır. Bunun nedeni, insanların pazar gününü karıştırmaları yani eski zaman mefhumunu yitirerek kiliseye gitmemelerini sağlamaktır. Ayrıca Emile Zola'nın meşhur romanı Germinal'ın isminin ben kelimenin kendi anlamından ziyade bu takvimin aylarından birisi olan germinalden geliyor olabileceğini düşünüyorum. Belgesel tavsiyesi: youtu.be/97LegIbrwFs Devrin önemli siması Robespierre'in biyografisine yaptığım inceleme: #85796881 _______ Böylelikle Fransız Devrimi, insanı ve yurttaşı özgürleştirdiği kadar ulus­ları da özgürleştiriyor ve hatta bunları var olmaya çağırıyordu. O zamana dek hukukta ancak devletler var olmuştu: İnsan, fethedilen ya da başkasına bırakılan toprakların kaderini paylaşıyordu. 22 Mayıs 1790'da, Kurucu Mec­lis törenle fetih hakkını ortadan kaldırdı; bundan böyle tam tersine, özgürce ifade edilecek olan insan iradesi, toprağı denetimi altına alıyordu: Toprağa ve hanedana dayalı devlet, yerini ulusa bırakıyordu. (#86257542) ______ İyi okumalar..
Fransız Devrimi
Fransız DevrimiGeorges Lefebvre · Hil Yayınları · 201621 okunma
··
269 görüntüleme
Can Karakuş okurunun profil resmi
Okumadan beğenenlere kıl olan yalnız ben değilmişim, sevindim:)
Metin T. okurunun profil resmi
Toplumsal değişim için iki yol izlendi. İlki -tarih olarak da- Anglosakson dünyasının evrimciliği, ikincisi Latin dünyasının devrimciliği. Değişim için devrimler zaruri değildir. İngiltere ve diğer Anglosakson ülkelerin siyasi hayatında hiçbir devrim yaşanmadı. Bu ülkelerin diğer batılı ülkelerden daha geri olduğunu söyleyemeyiz. Güçlü bir muhalefetin varlığında, toplumun çoğunluğu tarafından benimsenen aşamalı reformlarla ilerleme, günümüzde sosyal gelişmenin tek makul ve makbul şekli oldu. Kaldı ki Fransız devrimci değişiminin son tahlildeki hedefi ABD'nin evrimsel değişimiyle geldiği yerdi. Çünkü bu değişim Fransız devriminden evvel, ta 1774'de kansız, evrimsel yolla yapılmıştı. Elbette olmuş bir şey için olmasaymış-mış gibi anokronik bir yaklaşım saçma olur. Ancak aynı zaman dilimlerinde farklı dinamiklerle değişim olduğunu biliyoruz. Kalemine sağlık Kaancığım.
1 önceki yanıtı göster
Kaan okurunun profil resmi
Teşekkür ederim. Fransız devrimcilerinin de etkilendikleri başlıca isimler Amerikan devrimcileri zaten. İngiltere dediğiniz üzere kansız hallediyorlar. Nitekim İngilizlere boşuna diplomaside iyi demiyorlar. Bunu şu açıdan diyorum, İngilizler satranç oyununda on hamle sonrasını görebiliyorken Amerikanlar 7, Fransızlar ise 4-5 hamle sonrasını görebiliyorlar. Bunda ülkelerin jeopolitik konumu da çok önemlidir. Nitekim bu konum yani coğrafya insanların düşünce yapısıni da etkiler. Bu gibi pek çok etmenin bir araya gelmesi sonucunda bir yerde kansız değişim olur diğer yerde kanlı devrimler olur bir yerde ise hiçbir şey olmaz Ortaçağ'da yaşamaya devam eder. Yorumun için teşekkür ederim. :)
Bu yorum görüntülenemiyor
Ayşe* okurunun profil resmi
7-Asıl zafer burjuva sınıfının olmakla beraber, ortasınıf tüccarları palazlandıran, daha çok zanaat devrimi denilmesine sebep olan sonuçlarda doğurmuştur. İkinci dünya savaşı ve Fransız devrimi olmasa bu kadar kitap, film neyden beslenecekti acaba :D ağzına sağlık Kaan gene durduk yerde kültürlendik. Bu incelemenin üstüne şunu dinlemekte şart oldu; youtu.be/1q82twrdr0U
Kaan okurunun profil resmi
Öyle gerçekten bilhassa da İkinci Dünya Savaşı hakkında zibilyon tane film çekildi. Ben bu filmi izleyecektim, hatirlattigin iyi oldu Ayşe, teşekkür ederim. Ben de 'Danton' filmini tavsiye ederim. Bilhassa başrolde meşhur biri vardı ama adı aklımda değil, sırf oyunculuğu için bile izlenebilir. :) Film şuydu: imdb.com/title/tt0083789
lilith okurunun profil resmi
emeğinize sağlık, çok güzel bir inceleme olmuş. ben de bu kitabı okumayı düşünüyordum ve bu kanaatimi kuvvetlendirdiniz. fransız devrimi hakkında daha önce hiç kitap okumamıştım ama sanırım doğru adresteyim başlangıç için :)
Kaan okurunun profil resmi
Teşekkür ederim, beğenmenize sevindim. :) konuyla ilgili
Eric J. Hobsbawm
Eric J. Hobsbawm
in de bir kitabını okumuştum (seriydi) ama o, daha çok karşıdaki konuyu zaten biliyor tarzı anlatmış gibiydi, bu nedenle onu bırakıp bunu okumuştum. Ama bu ikisinden başka konuyla ilgili kitap okumadıgim için en iyisi budur diyemiyorum. Bununla birlikte okurken çok zorlanmadigimi ve faydalandigimi soyleyebilirim :)
1 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.