Tanrı uludur, Tanrı uludur
Şaman Tanrı’nın özel kuludur
Kuşkusuz bilirim bildiririm
Toplayan ve toparlayan
Bu şaman davuludur
Şaman gelir
Od gelir duman gelir
Aslında zaman gelir
Yanan yakılan zaman
Hak makamı yükseklere sunulan
Şaman od’un tinini bilir
Yalımında gizli cin’ini bilir
Dumanın iletisi ondan sorulur
Yürek yangınını da eğitir şaman.
Haydın yanmaya
Haydın yanmaya
Somunca
Mutluca
Yeterince
Demir gibi deminde
Tam andır Şaman bir başka boyuta geçer
Ezberinde binlerce dize
Hadsiz-hesapsız imge
Şaman soyuta geçer
Tasvirinde üç evren
Aydınlık
Karanlık
Erinç.
Şaman’da bilinç
Otacı, büyücü, derin düşünür.
Dans trans, dans trans, dans trans
Şaman bu dansı bana lütfeder misin?
Doruğa esti doruğa
Bulut yuvarlayan Tanrı’ya doğru
Estikçe esine geldi yetmiş yedi dağ
Okuyup zamana üfleyecek
Irk Bitiği’nden şimdi yazgılar ırklayacak
Elinde Yada Taşı doğaya hükmedecek
Yağmur dökecek kuraklara
Coşa gelmiştir Şaman coşa
Coşa gelmenin “ku” hali coşku
Bir esriklik, bir deli-tepek
“Atam gök, anam yer”
Hüner hüner hüner…
Soluk soluğa soluk soluğa soluk soluğa
An be an
Özüyle çarpılan Şaman.
Gizli geçitlere açar verildi
Tanrı Ülgen’e Türkçe varıldı.
Tanrı Ata, sütlendir kısraklarımızı
İneğim hep dişi doğursa
Dar otlaklar geniş olsa ne olur?
Bayram olur bar verse ağaçlarım
Arılarım balla doldursa peteklerini
İki omzumda güvenç iki boz kartal
Develerim bozlak bozlak bozulasa ne olur?
Deve yeleli yüce Altay’a benzer
Bulut yüzlü akbaşlarım olmalı
Altın yargı ver ulu Tanrı
Gönenç ve bereket versen şölendir.
Yörük atın kuyruğunu tel kıldım kopuzuma
Sesine fırtına gibi gelsin erlerim
Yurdum yurdum yurdum
İçlemine bakın içlemine bu kutsal sözün:
Ana kucağı
Ata ocağı
Yar dudağı.
Toprağı geldiğim gideceğim
Geçmişimdir ulu ağaçları kökünden yaprağına dek
Yoldaşımdır yerin altını
Göğün katını bilen suları
Ve esen yelleri kulaklarımda ulak
Şaman’lık dolusunu içtiği o ırmak kıyısında
Duman ayrılık duman ayrılık
Uzaklar yakınlar hep göreceli
Şaman gözün gördüğü
Gönlün umduğu her yerde artık
De ki zaman içinde.
Dağlara arkalanıp ne zaman nârâ atsam
Ne zaman bir deli yel esse şu içerimde
Gün dolansa önüm sıra
Ay donanıp sevgilim olsa
Kar kürtükleri eritsem sevda ateşlerimde
Toprak koksam yağmur sonralarında
Özümle, izimle, yüzümle anlaşırım
Tarihi bugüne taşırım
Şamanlaşırım.