Gönderi

1062 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 18 days
Doğru Olan Ne? Toplum mu, Birey mi?
Okunmayan her saniye çok fazla şey kaçırıldığını düşündüğüm bu eser Tolstoy'un kusursuz üslubuyla 19. yüzyıl Rus toplumundaki duygu ve düşüncelere ayna tutmakla beraber büyük bir aşk hikayesini işliyor. Neyin doğru neyin yanlış olduğunu asla seçemeyeceğimi düşündüm okurken. Duygular mı, olması gereken (olması gerektiğini düşünmemiz istenen) mi? Kimseye bir zarar vermeden yaşanan bireysel mutluluk mu, toplum huzuru mu? Ne için yaşıyoruz peki? Ne için iyilik yapıyoruz, insan öldürüp hırsızlık yapmak yerine? Farkında mıyız Tanrı'nın varlığından da haberimiz mi yok? Kitap daha ilk cümlesinden içine çekiyor sanki bizi: "Mutlu aileler birbirine benzerler, her mutsuz aileninse kendine özgü bir mutsuzluğu vardır." *bundan sonrası spoiler içerir* Tolstoy'un 1873-1877 yılları arasında yazdığı bu yapıtını okurken onun dehasına bir kez daha hayran kaldım. Daha çok tarihî bir roman özelliği taşıyan Savaş ve Barış kitabına göre daha kurgusal ve felsefî açıdan daha yüklü (özellikle Anna'nın trajik öyküsünde ve Levin'in Tanrı'yla arasındaki çözemediği meselede) bir roman olduğunu düşündüm. Tolstoy okurken her zaman onun için herkesin ve her şeyin iyi bir özelliği olduğunu, çağdaşı olan Dostoyevski'de merkezde yer alan acı ve felaketi dışarıda bıraktığını görebiliriz: Dostoyevski'nin İvan Karamazov (Karamazov Kardeşler) ve Tolstoy'un Levin karakteri arasındaki benzerlik onlara acı veren düşüncede kalır, İvan Karamazov'un nefreti, Levin'in kolayca çözüme kavuşturduğu ruhani bunalımında yer almaz. "Neyin nesi olduğumu, bu dünyaya niçin geldiğimi bilmeden yaşamam olanaksız, '...' öyleyse yaşayamam." (s. 980) ve "Böylece, mutlu bir aile babası, sağlığı yerinde bir insan olan Levin kendini intihara birkaç kez öylesine yakın hissetmişti ki, kendini asmamak için ipi saklamaya, kendini vurmamak için tüfekle dolaşmaktan korkmaya başlamıştı." (s.981) Bu alıntılardan sonraki bölümlerde Levin'in sorularına bir köylünün basitçe söylediği bir şey üzerine (bu olay çok ilgimi çekmişti) kendince kabullendiğini, "Sonra birden Fyodor, insanın midesini şişirmek için yaşamasının kötü olduğunu, insanın gerçek için, Tanrı için yaşaması gerektiğini söylüyor... Ne demek istediğini tam anlıyorum!" (s.988) görmekteyiz. Romanda en sevdiğim ve içselleştirdiğim karakter olan Levin karakteri Tolstoy'un da romanda kendini özdeşleştirdiği karakterdir. Her şeyi oldukça uçlarda yaşar ve genellikle gergin bir ruh halindedir. Kendini Rus sosyetesinden soyutlamıştır çünkü oradaki yapmacık tavırlardan ve ince alaycılıktan uzak durmak ister. Toplum içerisinde eli ayağına dolaşır, ne yapacağını bilemez, bunu en net Sergey İvanoviç'le birlikte gittiği seçimlerde, ona tüm salonun duyacağı biçimde oyu nasıl kullanması gerektiğini sorduğu zaman görebiliriz. Anna'nın intiharından bahsetmek istiyorum şimdi. Anna'yı ele geçiren 'görünmez güç' onun histerik denebilecek anında olmayacak birçok şey düşünmesine sebep olur. Ölümü hiç istememesine ve sonsuza kadar bir genç kız olarak kalmak isteğinde bile intihar ettirir ona bu 'görünmez güç'. İntihar edeceği ana kadar intihar edip etmeyeceği belirsizdir. Hep bir ümit taşıyor olduğunu görürüz üzerinde, en azından Vronsk'nin pusulasını alana kadar. Vronski'nin gözünü bürümüş olan 'erkeğin gücünü' ve 'kadına rağmen özgürlüğünü' hissettirmek hırsı Anna'daki gücü tüketir, onun amaçladığı eylem ve gücü arasındaki dengesizliğe vurgu yapar burada Tolstoy. Çok beğendiğim ve o dönem Rusya'sına da ışık tutan bir kitaptı. Okurken hiçbir sayfanın gereksiz olduğunu düşünmedim (bin sayfaya rağmen). Tolstoy'a duyduğum hayranlık katlanarak artıyor. İnsan ilişkilerine ışık tutmakla beraber bu kadar karmaşık temaları ve öyküleri birbirine bağlayış şekli onun ne kadar usta bir yazar olduğunu anlamamızı, Levin karakteri ise sosyetenin göbeğinde doğmuş Tolstoy'u daha iyi anlamamızı sağlıyor. Sadece bir aşk hikayesi olarak değerlendirilmesini yanlış buldum. Çünkü bundan çok daha fazlası olduğunu düşünüyorum. Daha defalarca okuyacağıma eminim! Okuyun, okutturun!
Anna Karenina
Anna KareninaLev Tolstoy · İletişim Yayınları · 201740k okunma
·
65 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.