Gönderi

Bir çocuğun veda mektubu...
"YAŞAMLA ÖLÜM ARASINDAKİ YAŞAMI ÖLDÜRMEK İSTİYORUM Ayakuçlarım soğuk, gece ayaz, kış mevsimi kendini yavaş yavaş gösteriyor, kurumuş dallardan belli... Tam da böyle bir akşamdan, herkese merhaba... Ne yazacağımı bilememenin yanı sıra, başlığa takılıyor gözüm her seferinde. Başlık, ağır anlam yüklü olsa da akşam karanlığı çökmeden beliren ay ile yaşadığımı, nefes alıp vermekten ibaret olsa da yaşadığı­mı bir kere daha hatırlatmaktan başka anlamı yok. Ne demem gerektiğini bilmiyorum. Bildiğim tek şey, yorulduğumun farkındayım. Çocuklar ölüyor üstat. İnsanlar ise her şeyi meşrulaştırıyor. Yoruldum... Bir serçe­nin cadde ortasında yağmura yakalandığı için uçup uçmamak arasında­ ki kararsız bekleyişi vardır ya, işte ölümü ya da yaşamı öyle beklediğimi hissediyorum. Çok zayıfladım. Diyeceksin ki yemek ye o zaman, elinden tutan mı var? Yok üstat, öyle değil. Elimden kimse tutmuyor. Midem artık yorgunluğu kaldıramayacak kadar yaşlandı... Ahh işte, insanlar yoruyor, bıkıyor ve bitsin istiyor. Ama her bitmeyen bir nedenin ardına yenisi ekleniyor, daha da yoruyor. İnsanların açlıktan ölmesinden, anne baba sevgisi görmeden büyüyen insanların sevgiye aç olmalarından, yapayalnız kalmalarından, nefes alıp vermenin yaşa­ mak anlamına gelmemesinden, tecavüze uğrayan minik yüreklerin çare­ sizliğinden, yaşamak isteyip de yaşamamayı seçenlerden. Biliyor musun, aslin'da her şeyden çok yoruldum. Bunu söylemekten de yoruldum. Ken­dine idam kararı verenlerden de... Zor geliyor yaşamak, ince bir çizgi arasında gidip geliyorum. Çizgi­yi çekecek zaman gelmiyor, gelmiyor... Sanırım gitmem gerek. Gitmesi­ ne giderim de, vedaları sevmem ki... Kimseyi yüzüstü bırakıp gitmek is­ temem. Gerçi kimi bırakacaksam... 25 Aslında "son"u merak ediyorum. Nereye gidiyor insanlar öldüklerin­ de? Deneme diyor bir yanım, bir yanımsa yorgunluğumu yüzüme vuru­ yor. Kavga ediyorum kendimle. Dur diyorum, zamanı gelsin, yaşamaya devam. Diğer taraftan, hadi artık bırakma zamanı, daha fazla yorulacak­sın diyorum kendi kendime. Aslında bir ara nasıl bir son olduğunu düşünüp ölümden korkuyor­dum. Aklıma geldikçe, tüylerim diken diken oluyordu. Biliyordum yan­manın ne olduğunu, biliyordum idamın ne olduğunu ama acısını kestiremiyordum, hâlâ da kestiremiyorum. Çünkü yaşadığım onca şeyden sonra bir de rahat ölüm istiyorum ya, kendime gülüyorum. Sanki her şey yolundaymış gibi, bir de ölümde bile rahatlık istiyorum... Kendimi anlatayım sana. Mesela kendimle hiçbir zaman barışamadım, bu bana koyuyor mese­la. Kendimi sevemedim, hep saf davrandım, kimseyi kırmak istemedim. Aslında yüreğim çok temiz be üstat. Herkes safsın diyor. Böyle olmayı is­ temezdim ama bunu kaybedersem üzülürüm. Bir sabah uyandığımda gözlerimi kaybetmiş gibi olurum saflığımı kaybedersem. Ama saf oldu­ğum kadar temiz değilim, buna inandıramadım kendimi. Çünkü temiz bir bedene sahip değilim... Benden gitmeyeceğine inandığım insanlar oldu. Çok yanıldım. Sen yanıldın mı böyle hiç? Sırtımı insanlara dayayamayacağımı öğretti insanlar bana. Aldatıldım, kimsesiz kaldım, yapayalnız. Yalnızlığı sevmem ki. Beni yalnız bırakmasın diye yalvardığım insanlar, bunu neden yaptığımı bilmiyorlar bile. Yalnız kalmayı sevmem. Çünkü yalnız kalınca ne olur biliyor musun? Ölümü düşünürüm ve ölüm çok yakınımda olur. Hep kötü yaşadım, hâlâ da öyle. Çok yalnız kaldım ama bana o yalnızlığımı unutturacak kim­ se kalmadı. O sahneleri unutturacak kimsem olmadı. Yalnız kalmaktan korktum, çünkü o anları tekrar yaşamaktan korktum, çok hem de. İnsan­lara sığındım ama onlar da yaramaz çıktı be! Sırtımı dayayamayacağımı anladım öyle ya da böyle. Ve çizginin çok yakın olduğunu da. Kötü şey­lerle baş başa kalmak istemiyorum. O anları tekrar tekrar yaşamak iste­miyorum. Ama sanırım yalnız yürüyeceğim bundan böyle. Acılarımı hafifleten insanlar oldu zaman zaman ama onlar da yok artık. Yalvarma dediler her zaman, gitmeme engel olma dediler. İnsanlar bir vasiyet bırakır, değil mi? Benimki şu: Ailemi istemiyorum, cenazeme gelmesin. Hayatımda en çok kötülüğü onlardan gördüm. Hiç­ biri zor günümde yanımda olmadı. Artık bu kötü gidişe son vermeliyim. Kızmayın bana. Bunu, yalnız kalmamak ve sonsuzluğa karışmak için yapacağım. En çok da yalnız kalma­mak için. Çünkü daha fazla yalnız kalırsam, bu yalnızlık çok şey yaptıra­cak bana. Bu yüzden yalnızlığı öldüreceğim ve yaşadığım kötülüklerden hiçbiri katmayacak bende. Umudun kanatları sizi seviyorum... Kanadınız hiç ama hiç kırılmasın. Beni iyi tanıyın, çünkü ben sizi hep sevgimle besleyeceğim. Umudum kanatlan... Elveda..." Mağdur çocuk, 2016
··
184 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.