Gönderi

195 syf.
9/10 puan verdi
·
29 saatte okudu
Shakespeare ile Mitolojik, Tarihi ve Mistik Şiirleri
Kitapta birçok şiir bulunuyor (genelde şehvet konulu). Ben de kitaptaki bazı şiirlerin incelemelerini teker teker yapacağım. Tabii bazı yerlerde çeşitli kaynaklardan yararlandım, onları da belirteceğim: Venüs ile Adonis: Kaynaklar: 8. yüzyıl. Shakespeare muhtemelen Romalı şair Ovidius'un
Dönüşümler 1-15
Dönüşümler 1-15
adlı eserinin 10. kitabı'nın Latince orijinalinden faydalanmıştır. Ovidius öyküyü sadece 75 dizede anlatırken, Shakespeare 1194 dizeye genişletir. Orijinal öykünün hem karakterlerini hem de olaylarını değiştirir. Ovidius'un versiyonunda genç Adonis Venüs'ün aşkına yanıt verirken, Shakespeare Adonis'i tanrıçanın şehvetli girişimlerinden utanan mahcup bir delikanlıya dönüştürür. Adonis'in atının bir kısrağı görüp onun peşinden ormana kaçtığı ve böylece Adonis'in Venüs'ün elinden kurtulma çabalarını boşa çıkardığı bölüm, en önemli eklemedir. Şiirde Arthur Golding'in İngilizceye kazandırdığı
Dönüşümler 1-15
Dönüşümler 1-15
çevirisinden de faydalanmıştır. (1565-67) Şiir ilk olarak 1593 yılında basılmıştır. O yıl ve ertesi yılın büyük bölümünde Londra'nın tiyatroları veba salgını yüzünden kapalı kalmıştır. Tanınmış oyun yazarı olan Shakespeare, şiiri yazacak vakti muhtemelen bu sayede bulmuştur. Şiir Londra'nın önde gelen matbaacılardan biri olan Richard Barnfield tarafından yayınlanmıştır. Kitabın önsözünün başında da zaten Barnfield'ın sözünü görüyoruz: ''Sen damarlarından bal süzülen o Shakespeare'sin; Övülürsün, çünkü sen dünyaya zevk verirsin.'' (1598) Şiir, yakışıklı ölümlü genç Adonis'e kur yapan ve onu baştan çıkarmaya çalışan aşk tanrıçası Venüs'ün (Diğer adıyla Aphrodite) mitolojik öyküsünü yeniden anlatır. Shakespeare açılış dizelerinden temayı açıklar: ''Erguvan rengi yüzüyle güneş artık ayrılırken Ağlayıp duran sabahtan, son veda edişiydi bu, Gül yanaklı Adonis avına doğru koştu hemen; Ava âşıksa da, aşkı küçümseyip gülüyordu.'' (s. 3) Ben, sizi farklı bir yöne çekeceğim. Adonis, Venüs'e dokunmak istemiyor, fakat Venüs onu zorla öpüp, kokluyor. Zaten şu resimde de görüyoruz ''Ya Venüs bi' sal beni ya,'' bakışı attığını: hizliresim.com/m4HwAP (Venüs ile Adonis resmi, kimin yaptığı bilinmiyor.) Benim için Venüs de, Adonis de bir ikon oldu artık. Dünyada birçok kez yapmak istemediğimiz şeye zorlanıyoruz, birçok kez de yapmak istemediğimiz şeyi yapıyoruz. Siyasi açıdan bir sürü sorsalar vermek istemeyeceğimiz vergi var, daha birçok şey var... Sosyal açıdan bazen yanında olmak istemediğimiz insanların yanında oluyoruz, veya bazılarının konuşmalarına mecbur kalıyoruz. Psikolojik açıdan bazen biz hem Venüs, hem Adonis oluyoruz; kendimizin bile değinmek istemediği konulara değiniyoruz içimizde, kendi kendimizle tartışıyoruz, kızıyoruz kendimize. Buna birçok örnek verilebilir. Demek istediğim şu ki: Biz bazen Venüs (yani tahrik eden), bazen Adonis (tahrik edilen), bazen de her ikisi oluyoruz. Yani, bazen maddi açıdan Venüs veya Adonis oluyoruz, bazen de manevi açıdan. Lükres'in İğfali: Kaynaklar: Venüs ile Adonis'in aksine bu defa konu mitolojik değil tarihseldir. Olaylar MÖ 509'da gerçekleşir ve Romalı tarihçi Livy tarafından MÖ 27-25 arasında yayınlanan Roma tarihindeki günümüze ulaşan ilk kayıtlardan beri yaygın olarak bilinir. Shakespeare görünüşe göre esasen Ovidius'un
Fasti (I-VI) Roma Takvimi ve Festivaller
Fasti (I-VI) Roma Takvimi ve Festivaller
adlı şiirindeki anlatımı baz almıştır. Ovidius'un bu eseri The Book of Days, or Chronicles adıyla İngilizceye çevrilmiştir. Shakespeare Romalı tarihçi Livy ve diğer kaynaklardan da yararlanmış görünür. Öykünün siyasi yönlerinden ziyade özel boyutuna odaklanır ve kısa bir anlatı materyalini uzun uzaduya işler. Bu şiir de tıpkı Venüs ile Adonis şiiri gibi ilk yayınlandığı tarihten itibaren popüler olmuştur. Fakat Venüs ile Adonis şiirinin aksine bu şiir, daha ciddi bir üslupla yazılmıştır. Shakespeare hayattayken altı baskısı yapılmıştır ve 1665'e kadar buna üç baskı daha eklenmiştir. 1818'de İngiliz şair Samuel Taylor Colleridge, şiir hakkında şunları yazmıştır: ''Shakespeare'in çok sağlam, enerjik ve felsefi bir zihne sahip olduğunun güçlü bir kanıtını sunmuştur; bu olmadan da işini yapabilirdi, ama büyük bir dramatik şair olamazdı.'' Şiir, komutan arkadaşı Kollatin'in eşi Lükres'i arzulayan ve ona tecavüz eden romalı general Tarkvin'in klasik öyküsünü anlatıyor. Shakespeare açılış dizelerinde doğrudan eylemin içine sıçrıyor (Venüs ile Adonis'deki gibi): ''Kalleş arzunun azılı kanatlarını açarak, Roma ordusundan, şehvet saçan Tarkvin çıktı yola, Aydınlıksız alevini Kollatyum'a taşıyarak, O ateş soluk korlarda gizli, pusudan kalkarak Yalımlarıyla saracak Kollatin'in sevgilisi Güzelliğine doyum olmayan Lükres'i'' (s. 57) Ben, bu şiirde en çok Tarkvin'in kendi kendine konuştuğu uzun bölümü ve
İlyada
İlyada
tablosunun ayrıntılı ve coşkulu bir şekilde anlatılmasını beğendim. Bu şiirde de Shakespeare'in dehasını sezebiliyoruz. Size, Tarkvin'in Lükres'e tecavüz yolunda kendi kendine söylediği şu sözleri sunmak istiyorum: ''Aradığımı bulursam ne olur sanki? Bir rüya, bir nefes, gelgeç bir zevkin kof kabarcığı. Bir hafta ağlayacaksam bir anlık sevinç nedir ki? Sonsuzluğu kim satar almak için bir oyuncağı? (s. 64) Gerçekten de, bir kadın uğruna bu kadar ağlamaya, bu kadar çile çekmeye değmez. Hele sonsuzluğunu vermeye, hiç değmez. Takvin'in bu sözleri, üzerinde uzun uzun düşünülebilecek cinsten. Anka ile Kumru: Shakespeare'in ''Anka ile Kumru'' şiiri, 1601 yılında Robert Chester'ın Love's Martyr: or Rosalind's Complaint adlı kitabında yayınlanır. Anka ile Kumru sevenin sevgiliye hitap ettiği ya da hitapta bulunduğu bir şiir değildir; birbirine aşk duya iki varlığın tek bir benlik oluşturmasının simgelerle anlatıldığı bir lirik betimlemedir. Orta Çağ'da Anka, İsa için sık sık kullanılar bir simgeydi. Kumrunun da dinsel ahlaka bağlı hiç evlenmemiş bir kadının timsali olduğunu düşünenler var. Hıristiyanlık inancına dayanan bu sembolizm Shakespeare'in şiirine yansımış olsa gerek. Çağımızdaki bazı Shakespeare uzmanlarına göre Anka ile Kumru coşkulu bir aşkın manevi derinliğini ifade eden saf bir şiir olarak düşünülmelidir. 1924'te Shakespeare uzmanı Prof. John Middleton Murry şöyle yazmıştır: ''Bu şiir akıl yoluyla algılamanın üstünde ve ötesindedir. İnsan aşkının erişilebilecek en yükseğinin bundan daha şaşırtıcı bir ifadesi yoktur. Böyle bir şiirin çapraşık, mistik ve anlaşılmaz olması kaçınılmazdır.'' Önsözde
Talat Halman
Talat Halman
(Allah rahmet eylesin. Böyle değerli bir çeviri sunduğu için minnettarız ona.) diyor ki: ''Bence yoğunluğu ve yalınlığı, berraklık ve giz dolu, simetrik ve huzurlu bir söyleyişle ''Anka ile Kumru'' doğa tarafından birleştirilen seven ve sevilenin serüvenini evrensel mistik ruhla anlatan olağanüstü bir şiir...'' Faydam dokunduysa ne mutlu bana, keyifli ve verimli okumalar. KAYNAKÇA: 1-
Shakespeare Kitabı
Shakespeare Kitabı
2-
Aşk ve Anlatı Şiirleri
Aşk ve Anlatı Şiirleri
Önsöz,
Talat Halman
Talat Halman
Aşk ve Anlatı Şiirleri
Aşk ve Anlatı ŞiirleriWilliam Shakespeare · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2014644 okunma
··
227 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.