Gönderi
Belki 20. yüzyılın ilk yarısında yazılmış bir kitap olabilir; ancak içerdiği erdemler bakımından Jack London'un halen geçerliliğini koruyan bir eser yazdığını söyleyebilirim. Ün, para, kazanılan konumlar, sınıf yükselmesi gibi kavramlar pek çok insanın gözünü boyamaya devam ediyor. Bunları çıkarcılık ve ikiyüzlülük gibi günümüzün hastalıkları eklenince, insan, akıldız ve doymak bilmek bilmeyen bir ZOMBİye dönüşüyor. Öylelerine sadece zavallı diyebiliyoruz, duygularımız değişiyor ve onlardan ilk müsait durakta uzaklaşıyoruz. Para ve şöhret, insanoğlunun nasıl değişebileceğini, sonsuz ve kocaman evrende yine insanoğlunun bir kum tanesinden daha önemsiz olduğunu kanıtlamak için yeryüzüne gönderilen nimetler belki de... Ya da Pandora'nın kutusunda, umuttan önce çıkan son silahlar... Bu belirttiğim konunun analizini, Martin Eden üzerinden layıkıyla yerine getiriyor Jack London...
1940'lı yılların Kaliforniya'sına odaklanıyoruz. Martin Eden ablasının odasını kiralayan bir genç ve geçimini denizden sağlıyor. Pek bir bilgisi ve eğitimi yok, kol kuvveti onun tek yeteneği... Ancak üniversite öğrencisi ve kendisinden büyük Ruth ile tanışınca hayata bakışı değişiyor. Aralarında sınıf farkı olsa da Martin'in kalbi kanatlanıyor ve Ruth'a büyük bir aşkla bağlanıyor. Değişim burada başlıyor ve Martin kitap okuma tutkusu kazanıyor, kendisini geliştiriyor. Ruth, ilk başta Martin'in bu aşkını kullansa ve kadınlık gururu okşansa da genç adamın gelişimine kayıtsız kalamıyor ve kendisini böyle seven adama karşı aşka kapılıyor. Martin, yaşamını devam ettirebilmek için çalışmaya karşı, kendi ideallerine tutunuyor. Okumanın verdiği yararla hikayeler, şiirler ve triloglar yazmaya başlıyor. Büyük yoksulluk ve açlık çekse de umudunu asla kaybetmiyor. Bu yolda kendiisne inanmayan aşkını kaybetse de bekliyor ve muradına eriyor. Ancak para, ona aradığı mutluluğu getirmiyor. Sınıf atladığı için etrafındaki herkes, Ruth ve ailesi de dahil ona ikiyüzlü davranıyor. Martin bundan aşırı mutsuz ve haklı serzenişleri var. Umudunu kesmediği şey de onu mutlu edemiyor. Anlamını, dengesini kaybediyor ve kaçınılmaza doğru sürükleniyor.
·
22 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.