Gönderi
‘Bu fâni âlemde özgür düşünce bir yanılsamadır’
Tarih...
İlkokuldan bu yana bize öğretilen, anlatılan, ezberletilen tarih...
Çocukluğumuzdan beri öğrendiğimiz her şey, bize izletilen bir tiyatro gibiydi. Yanyana dizilmiş tahta sandalyelere sıralanmışız, sahne sahne tarih geçiyordu önümüzden. Savaşlar, ölümler, yıkılan, yakılan kentler, ülkeler arası antlaşmalar, anlaşmazlıklar, taht kavgaları, sonra göstermelik, geçici ve aldatıcı barış dönemleri, sonra tekrar savaşlar, savaşlar, savaşlar...
Bu göz aldatan, yoran ve inciten tarih anlatılarının ezberletildiği, tiyatro misali izletildiği nesillerdeniz.
Ezber çocuklarıyız.
Öyle olmamız istendi.
Derken aramızdan bazıları -benim üniversite yıllarıma denk düşüyor- o tahta sandalyeden kıpırdanıp başımızı kaldırdık. Daha bir dikkatli bakmaya başladık bu kanla yazılmış dünya tarihini sahneleyen, amatör, beceriksiz güruhun oynadığı hoyrat oyunlara.
Benim gibi, başını kaldıran diğerlerinin de zihinlerinde birer şimşek çaktı.
Ve sonra araştırdık, okuduk, bilenlerle görüştük, bizim gördüğümüz gözle sahneyi gören var mı merak ettik. (Hatırlıyorum, üniversite yıllarımda bir hayli takmıştım bu konuya, üzerine onlarca kitap okuyup, gecelerce kafa patlatmışlığım vardır)
O sandalyelerden kalkmak şart olmuştu!
Kalkıp sahneye ilerledik, oyuncuların, dekorun, sahnenin ayrıntılarını daha yakından inceledik.
Ne mi gördük?
Kağıttan dekorlar, derme çatma sahne ve iplerle yönetilen oyuncular...
Tarih bundan mı ibaretti?!
Evet, tarih bundan ibaretti.
Ama henüz bitmemişti; sahne arkasını görmemiştik henüz! Daha onlarca kitaplar okuyup, güvenilir kaynakları yalayıp yutmalıydık, bilgimizi sağlam zeminlere dayandırmalıydık. Okuduğumuz hiçbir şeye inanmamalıydık.
Sahne arkası.
Koca dünyanın tarihini, bir avuç elin yazdığını kim bilebilirdi?
Arkada nice planlar döndüğünü, aklın hayalin alamayacağı yüzyıllık planlar üzerine kurulu enternasyonel bir sistem, das kapital maşasıyla yönetilen bir kaos düzeni olduğunu, bizim ise bu kaosta ateşe atılan bir çıradan başka bir şey olmadığımızı kim bilebilirdi?!
O yüzden, siz de sandalyelerinizden kalkın, zihninizin sınırlarını zorlayın, ve gidin o sahne arkasına.
Bana bilmediğim pek bir şey söyleyemese ve gösterdiği kaynakları fazlasıyla yetersiz bulsam da bu konuya doğru pencereden bakan bir kitap olduğunu düşündüğüm bu kitapta tapınak şövalyelerinden, günümüz masonik örgütlere, Kennedy suiskastinden, Karındeşen Jack cinayetlerine, 11 Eylül olayından, binlerce insanın öldüğü Oklohama patlamasına, Osmanlı’daki yeraltı örgütlerden İttihak ve Terraki cemiyetine, Ferdinand’ın öldürülmesinden Fransız ihtilâline kadar tarihe yön veren bir çok olayın sahne arkasındaki kanlı senaryoları bulacaksınız.
Dünyada tahminimizden çok daha az yer kaplıyoruz.
Ve özgür düşünce?
‘Bu fâni âlemde özgür düşünce bir yanılsamadır.’
··
50 views
Harika bir inceleme olmuş elinize gönlünüze sağlık 👍
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.