Kitabın ana kahramanı Herkül, 19.yy. başlarında Königsberg'de bir genelevde biçimsiz ve şekilsiz olarak, aynı zamanda sağır ve dilsiz olarak doğmuştur. Herkül’ün, hilkat garibesi gibi olmasının yanında, onun insanların aklından ve kalbinden geçenleri hissedebilme gibi çok özel bir yeteneği vardır. Ancak hem görüntüsü hem de sahip olduğu bu özel yetenek, onun yıllarca insanlar tarafından fiziksel ve psikolojik işkencelere maruz kalmasına sebep olacaktır. Tımarhaneye kapatılacak, kilise tarafından şeytan tarafından zapt edildiği düşünülecek, birçok testten geçirilecektir. Herkül’ün bütün bu acımasızlıklara büyük bir sabırla katlanabilmesinin yegâne sebebi ise, onunla aynı gün ve aynı evde doğan, onu içten bir şekilde seven güzeller güzeli Henriette’ye olan aşkıdır. Henriette'nin, ergenlik çağına gelip, ilk müşterisine sunulmasıyla başlayan olaylar zinciri iki aşığı birbirinden ayırmıştır. Herkül, yıllarca aşkına kavuşma isteğiyle hayata tutunmuştur. Yıllar sonra bu iki aşık birbirine kavuşsa da Henriette’nin trajik ölümü ile Herkül’ün içinde bir yerlerde saklı olan öfke ve nefret ortaya çıkmış, öç alma duygusu ile şiddete dönüşmüştür. Herkül’ün, kin dolu bambaşka birine dönüşmesi, insanı hayal kırıklığına uğratsa da, tüm yaşanılanları dikkate alıp empati yaptığınızda onu yargılamanın ne kadar doğru olduğuna emin olamıyorsunuz. Neyse ki, romanın sonuna doğru nefret tekrar sevgiye dönüşüyor da içiniz rahat ediyor. Ben kitabı beğendim ve gerçekten çok heyecanla okudum. Anlatılanlar kurgu olsa da insana acaba dedirten cinsten. Adeta bir fantastik bir hikâye okuyor, mistik bir dizi ya da film izliyor gibi hissettiren sürükleyici bir roman. Kitap hakkında genelde olumlu bir düşünceye sahip olsam da , kitabın sonunu biraz daha farklı bekliyordum sanırım.

Bir Garip Aşk ÖyküsüCarl-Johan Vallgren · Metis Yayıncılık · 2019589 okunma

·

21 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

nurdanileokumakeyfi